AKP iktidarının yaptığı tüm mega proje bedelleri dolar ya da euro üzerinden ihale edildi. Kamu özel İşbirliği (KÖİ) ile yapılan otoyollar ve havalimalarında yolcu garantisi, şehir hastanelerinde hasta garantisi verilirken, yine bu garantiler dolar ya da euro üzerinden belirlendi. Bu işleri yapan şirketlerin tamamı ise ‘yerli-milli’ şirketlerden oluşmasına karşın, bu ‘milliyetçi’ güruha ihalelerin TL üzerinden yapılmamasının nedeni TL’nin sürekli değer kaybetmesinden kaynaklı. Bu şirketlerin iktidarın kol kanat gerdiği şirketler olması ise bu uygulama ile bu şirketlere her türlü yöntemin kullanılarak halktan çalınanların aktarılma işleminin yapıldığını söylemek gerekiyor.
Bu ‘yerli ve milli’ şirketlerin talebini haklı bulup ihaleleri döviz üzerinden yapan iktidar, asgari ücrette yaşanan kayıpları döviz kuru üzerinden ortaya koyan hesaplamalara çemkirirken, ‘dolarla mı maaş alıyorlar’ diye de anlamsız bir cümle kurarak halkı ikna edebileceğini düşünüyor olmalı. Halkın alım gücü her geçen gün düşerken, bu durumun başlıca nedenlerinden birisinin TL’nin sürekli değersizleşmesi olduğunu her gün yaşayarak görmekteyiz.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘maaşlar dolarla mı alınıyor’ ifadelerine bozulmasının nedeni, geçen yılbaşı belirlenen ücretle bu yıl belirlenen ücretin dolar üzerinden kıyaslanmasıydı. Peki dolardan vazgeçelim ve farklı bir kıyaslama yapalım. Geçen yılbaşında belirlenen açlık sınırındaki asgari ücretle 2280 ekmek alınırken, yeni belirlenen asgari ücretle 1417 adet ekmek alınabiliyor olması arasındaki belirgin farka Erdoğan ne der bilmiyoruz, fakat bu kıyaslamanın işçiyi nasıl yoksullaştırıldığının açık kanıtı olduğunu da haykırmak gerekiyor.
Hayatın gerçeklerini yaşayan işçiler ve yoksul halklar neler yaşadıklarının çok farkında. Erdoğan’ın yaptığı vurgulara kim inanır bilinmez, ancak geçim mücadelesi veren her kişi nezdinde vurguların hiçbir karşılığı ve değeri yok.
Diğer yandan CHP’nin G. Başkanı Kılıçdaroğlu’nun belirlenen asgari ücrete açık desteği dikkat çekici. Kılıçdaroğlu, ‘iktidar enflasyonla mücadele ederse bu ücret işçiye nefes aldırır’ sözleriyle eğer AKP’yi desteklemeyi amaçlamıyorsa sermaye adına çok sevindiğini göstermektedir. İşçiler ne nefesi alacakmış? Bugünden itibaren hiçbir şeye zam gelmese bile yüzde 40’lara varan bir yoksulluk zaten ortaya çıkmış durumda. Ekmek hesabı tek başına bu gerçeği açıkça göstermeye yeterken Kılıçdaroğlu’nun söylemi manidar bir durum.
Bu anlayışa sahip olan CHP’nin başını çektiği ve adına ‘millet ittifakı’ denilen oluşumdan medet umabilmemiz münkün mü? İşçi nefes alacakmış! ‘Geç bunları’ diye biz söz vardır bilirsiniz. Evet sayın Kılıçdaroğlu geç bunları, ne sana ne etrafında topladıklarına ne de mevcut iktidara inanacak halde değiliz, yoksulluğu yaşayanlar her şeyin farkında ve bu farkındalık geçmişe göre çok daha genişlemiş durumda.
Ayrıca, Türk-İş’in işçi sınıfına ihanetlerle dolu tarihinin sermayenin emek sömürüsünü dizginsizce sürdürmesini sağlamak üzerine yazıldığını bir kez daha gördük. Türk-İş temsilcisinin asgari ücret açıklamasındaki konuşmasında, ‘takdir Cumhurbaşkanımızındır sözleri’ bir ihanet kaydı olarak yine tarihe kayıt edilecektir.
Berthol Brecht’in “Ama ekmek satılmadı eskisinden ucuza? Tersine günden güne arttı şehirlerde yoksulluk” dizelerindeki acı gerçek değişmeden devam ediyor ve bu durum bizlerin yani işçilerin ve yoksul halkların asla kaderi olamaz ve olmamalı…