2020 yılı bütçesinin askeri ve güvenliğe endeksli olduğunu belirten Ekonomist Alp Altınörs, ‘Doğrudan doğruya savaş politikalarına bağlı olan bir sermaye grubu yaratılıyor. Ülkede barış havası oluşsa ilk karşı çıkacak grup bunlardır’ dedi
2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe taslağı Meclis’e sunuldu. Mezopotamya Ajansı’ndan Diren Yurtsever’e değerlendirmelerde bulunan Ekonomist Alp Altınörs, 2020 yılı bütçe taslağında savunma giderlerindeki artışa dikkati çekti.
Altınörs, ekonomide derin sorunların yaşadığı koşullarda bütçe tasarısının üretken bir ekonominin kurulması ve sosyal hizmetlerin geliştirilmesi yönünde hazırlanması gerektiğini söyledi. Ancak tersi bir durumun yaşandığını belirten Altınörs, 2020 yılı bütçesinin askeri ve güvenliğe endeksli olduğunu vurguladı. Bu yönüyle 2020 yılı bütçesini “militarist ve savaş” bütçesi olarak tanımlayan Altınörs, “Savunma harcamaları 101 milyardan 141 milyara yükselmiş” dedi.
‘Savaş meşrulaştırılıyor’
Savunma harcamalarındaki artışın önümüzdeki yıl ve daha sonraki yılda artış olabileceği öngörüsünde bulunan Altınörs, “Türkiye’nin tabi ki en önemlisi can kaybı olmak üzere ama ekonomik anlamda da adete bir dipsiz kuyu gibi Türkiye’nin kaynaklarını yutan bir savaş süreciyle karşı karşıyayız. Savaş politikalarıyla meşrulaştıran bir askeri bütçe, savaş bütçesi gerçekliği ile karşı karşıyayız. MİT’in bütçesinin iki katına çıkarıldığını görüyoruz. 1,1 milyar TL’den 2,3 milyar TL’ye arttırıldığını görüyoruz. Milli Savunma Başkanlığı bütçesinde çok ciddi bir artış görüyoruz” şeklinde konuştu.
‘Bütçe sınıfta kaldı’
Bütçede savaşa ayrılan payın hacminin tam olarak hesaplanamadığını belirten Altınörs, “Örneğin Cumhurbaşkanlığı bütçesi 3 milyar TL. Bu tam olarak nereye harcanacak onu bilemiyoruz. Çünkü işin içinde örtülü ödenek var. Birçok örtülü faaliyetin buradan yapıldığını da biliyoruz. Gerçek anlamda şeffaf bir bütçe yok ve müzakereci bir bütçe süreci yaşamıyoruz. Bu bütçe ekonominin durumuna çare olur mu? İşsizliğe, eğitim ve sağlık sistemindeki sorunlara çözüm olur mu diye baktığımızda eğitim, sağlık alanlarında yapılan artışlar cüzi düzeylerde. Savaş bütçesine yapıldığı gibi bir artış yok. Bu anlamıyla bütçe sınıfta kalıyor” dedi.
‘MİT personel mi aldı?’
Altınörs, savunma hacminde özellikle Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) personel giderlerindeki artışa dikkat çekti. Altınörs, “MİT’e çok fazla personel mi alındı yoksa Suriye’de bir takım gruplar (Suriye Milli Ordusu) doğrudan doğruya MİT tarafından mı finanse ediliyor?” diye sordu.
Altınörs, şöyle devam etti: “Bir de bunlar yaşamını yitirdiği zaman ‘şehit’ mertebesinde sayılıyor ve bu kişilerin ailelerine de harcama yapılıyor. Sayıları yüz bini bulduğu ifade ediliyor. Bu devasa bir kaynak. Bu gruplar Suriye’de tükenmiş duruma gelmişken AKP iktidarının desteği ve fonlamasıyla yeniden hayata döndüler. Buradan ciddi bir mali kaynağın oraya aktarıldığını öngörmek sır değil. Ama tam olarak ne kadar, hangi maddenin altına giriyor bunlar şeffaf değil. Çünkü gayri resmi ilişkiler var. Tahminimizce MİT üzerinden bu ilişkiler kuruluyor.”
‘Kaynaklar savunmaya gidiyor’
Çözüm sürecinde bütçeden askeri harcamalara ayrılan payın daha az olduğunu hatırlatan Altınörs, “Savaştan artan kaynağı eğitime, sağlığa, çalışma güvenliğine, iş istihdamına harcayabiliyorsunuz. Ama Türkiye ‘bu kriz karşısında ekonomik anlamda istihdam nasıl yaratırım, sosyal hakları nasıl genişletirim’ diyen bir iktidar tarafından yönetilmiyor. ‘Ben kendi iktidarımı için savaş politikalarıyla nasıl koruyabilirim’ diyen bir iktidar tarafından Türkiye yönetiliyor. Kriz derinleştikçe ülke kaynakları askeri harcamalara gidiyor. Toplum yaşamında bu işsizlik, hastanedeki kuyruk, üniversite mezunu gençlerin kendi alanlarında istihdam edilmemesi şeklinde hissediliyor” ifadelerini kullandı.
‘Yandaş sermaya barışa karşı’
Altınörs, askeri ve güvenlik harcamalarıyla kendi çevresindeki sermaye gruplarını da desteklediğini belirterek, şunları söyledi: “Ürettiklerini iç pazarda satamayan sermaye grupları İçişleri Bakanlığı ihale açtığı zaman rahatlıkla satabiliyor. Bu ihaleleri genelde iktidara yakın gruplar alıyor Cumhurbaşkanlığı 2023 yılında 6 milyar dolarlık cirosu olan savunma sanayiyi 4 yılda 24 milyar dolara çıkartmayı hedefliyor. Toplumun kaynaklarının bu şekilde aktarılıyor. Doğrudan doğruya savaş politikalarına bağlı olan bir sermaye grubu yaratılıyor. Ne kadar çok o ülke savaşırsa o kadar çok kazanan bir sektörde yaratılıyor. BMC gibi Bayraktar gibi hükümetin kanatları altında gelişen yeni bir özel sektör oluşturuyorlar. Bu sektör geliştikçe bir lobi grubu da oluşturuluyor. Türkiye’de barış politikalarını geliştirmek isteyen bir siyaset iklimi oluşsa en başta bunlar karşı çıkar. Çünkü çatışmasızlık olduğu zaman askeri yatırımlar azalacak bu gruplar kar edemeyecek.”