Altı yıl önce, 25 Mayıs 2018’de, bilmem kaçıncı kez basılan, çalışanları defalarca tutuklanan gazetemize yeni bir isim konusunda tartışırken, umutlu bir başlangıç olsun diye düşünmüş, Türkiye ve Ortadoğu halklarının ortak isteğini iki kelimeye dökmüştük: Yeni Yaşam!
Sıfırdan başlamamıştık o gün; hiç sıfırdan başlamayız biz. Ufkumuz geniş, arkamız kale gibi, durumumuz hep kudretlidir. Bizim yaşadıklarımızın yüzde birini yaşasa bırakın gazete çıkarmayı, nefes alıp vermeyi bile beceremeyecek akbabalar ne derse desin, biz gözaltı hücrelerindeyken ertesi günkü nüshamızın bayilere ulaşacağından emin olan bir gazeteciler kuşağıyız. Çünkü bir zincirin ucuna ekleniriz her zaman; bir halka koparsa hemen yenisinin devreye gireceğini biliriz.
Bizden öncekiler vardır; sırtımızı o tarihe yaslarız. Apê Musa’dan Gurbetelli Ersöz’e, Nagihan’a, Kadri’ye kadar uzanan o uzun listedeki insanlar, sadece şehitlerimiz değil, aynı zamanda el aldıklarımız, mesleği ve hayatı öğrendiklerimizdir.
Bizden sonrakiler vardır; elimizi o geleceğe uzatırız. Her vurduklarında bir daha ayağa kalkamayacağımız düşünülür ama işte o enerji yeniden dipten gelir, ilk gazetenin ilk sayısının bayilere dağıldığı günlerde henüz ana rahmine bile düşmemiş çocuklarımız, ışıltılarıyla önümüze öyle bir düşerler ki, insan yorulmaya utanır.
Biz halkız çünkü. Halkla birlikte varız. Halkın gücünü tankla topla kırmak, ona diz çöktürmek nasıl mümkün değilse, onun sesini hapisle, kurşunla susturmak da mümkün değildir.
Altı yıl geçmiş aradan ama biz aslında altı yaşında bir çocuk değil, yüz yirmi altı yaşında koca bir çınarız. Mikdad Midhat Bedirhan’ın, Kahire’de o ilk gazetenin ilk sayısını eline aldığında duyduğu kâğıt ve mürekkep kokusu, o gün bugündür burnumuzun direğini sızlatır. Biz o sevdanın sevdalısı, o yolun yolcusuyuz. Hakikatin peşinde, halkın hizmetinde yürüyoruz, yürümeye devam edeceğiz
Kutlu olsun altıncı yaşımız.
Halkla ve hakikatle nice yıllara!
Yeni Yaşam