Aydın, Ege bölgesinde 14 Mayıs açısından en kritik yerlerden biri. 2018’de haksızlık sonucu HDP’nin kaçırdığı vekilliği, şimdi Yeşil Sol Parti istiyor. Ama bu kez, onunla yetinmeyip rövanş tam olsun diye ikincisini de istiyorlar
M. Ender Öndeş
“Bu sıradan bir seçim değil…” Her yerde, her konuşmada söylenen artık bu. Erdoğan dahil bütün siyasal aktörler tarafından tekrarlanıyor belki bu cümle ama en çok Yeşil Sol konuşmacılarının ağzında gerçek yerini buluyor. Çünkü artık herkes, bu seçimin nasıl kader belirleyici bir rolü olduğunu biliyor, fark ediyor. Kuşadası’ndan başlayan büro açılışlarında da en çok bu sözü duyuyoruz. Israrla, çalışma, çalışma, daha çok çalışma vurgulanıyor. Aydın ilçelerinde Kürtlerin dışında sol cenahtan da bir hayli insan var. Manisa’daki ful Kürt manzara gibi değil. Bazı tanıdıklara da rastlıyorum arada; yıllardır görmediğim insanlar ve Yeşil Sol açılışına gelmişler. Kuşadası konvoyunda TİP de var bu arada, EMEP de var.
O seçim bu seçim
Oradan geçtiğimiz Söke tarafında ise eskiden belediye olup sonra Büyükşehir’e bağlanan Soğucak beldesine gidiyoruz. Soğucak, geçen yıllarda belediyeyi HDP’nin kazandığı çok özel bir yer. Ramazan nedeniyle gündüz gözü çok insan yok belki ama ısrarlı oluşları görülüyor. “O seçim bu seçim” diyorlar. 2018’de 68 bin oy alan HDP çok az oyla kaçırmış vekilliği, böyle bir yer Aydın ve böyle bir kilitlenme var insanlarda. 2018’deki haksızlık bilemiş herkesi ve bu kez rövanş almak istiyorlar. Hatta yetmiyor, Aydın adayı HDP Sözcüsü Ebru Günay kürsüden “Rojin’i de almadan gitmem” diyor. Rojin, ikinci sıra adayı ve Yeşil Sol elini yükseltip onu da Meclis’e göndermek istiyor. “Gazeteci misin” diye soran bir yaşlı amcaya yeni partiyi soruyorum, evrenin sırrını açıklar gibi “Yeşildir, ağaçtır, iyidir” diye üç kelimeyle özetliyor durumu. Bir başkası ise bana soruyor, “bu böyle gider mi” diye. Soru soran benim oysa.
Açılışlardan sonra geldiğimiz merkezde, Eşbaşkan Mithat Sancar’ın katılacağı halk buluşmasının hazırlıkları sürdürülüyor. Giydirilmiş araç, bütün gün caddeleri şenlendirirken, merkezdeki Zafer Meydanı’nda stant açılıyor. İktidarın bütün o ırkçı kışkırtma ve yaygarasına karşın aslında her şey sakin sakin yürüyor. Ankara kürsülerindeki gerilim, halk arasında görülmüyor pek.
Mardin’den Aydın’a…
Arada fırsat bulup Ebru Günay ile konuşuyor ve Mardin’den gelip Aydın’da çalışmanın nasıl bir duygu olduğunu soruyorum. Alıştığını söylüyor ve şöyle anlatıyor: “Mardin çok özgünlükleri olan, farklı kimliklerin kültürlerin yaşadığı bir kentti. İnsan orada farklı inançlar ve kimliklerle bir arada olmaya alışıyor. O yüzden Aydın’a geldiğimde elbette farklılıklar var ama şunu farkediyor insan; 90’lar sonrası savaşla birlikte göç edip gelen ciddi bir Kürt kitlesi var burada. Dolayısıyla bu, o işin yabancılık kısmını çözüyor, çok ayrıksı gelmiyor insana. Ayrıca, Mardin’in kendisi bir tarım kentiydi, Aydın da aynı şekilde tarım kenti. Yani üç aşağı beş yukarı sorunları biliyorum ama tabii daha kampanya yeni başladı, zaman içerisinde de daha tanıdığım bir yere dönüşecek Aydın.”
Halk temsil istiyor
Kendi adaylığının Aydın’da nasıl karşılandığını soruyorum. Kürt illerinde sık görülen ‘yerli aday’ tartışmasını hatırlatıyorum. “Öyle olmuyor buralarda” diyor, “Çok fazla yerden insanlar geldiği için, bu bir göç yerleşikliği; dolayısıyla halkın daha çok odaklandığı nokta, kazanmak ve kendini, kendi kimliğini temsil etmek. Mesela ben, dünden beri ben burada ‘Bu defa şeytanın bacağını kıracağız’ sözünü çok duyuyorum. Geçen seçimde ittifak yasasından dolayı 68 bin oyla kaybedilmiş Aydın vekilliğimiz. Yani halkın asıl derdi şu anda, ne koşulda olursa olsun buradan bir temsiliyet çıkarmak. Sadece Aydın değil, Ege’nin diğer illeri için de böyle bir gerçeklik var.
Önemli olan fikriyat
“Aslında sol geleneğin güçlü olduğu, Kürt hareketi için de çok önemli isimlerin çıktığı yerler buralar” diyor Günay, “Mesela Rahşan Mardinli ama Kadifekale’de, İzmir’de yaşadı: Biz onu Mardinli değil, Kadifekaleli diye biliriz. Bunun gibi birçok isim var. Sol hareket için de böyle. O yüzden, halkın odaklandığı nokta kazanmak” ifadelerini kullanıyor.
Başka bir gerçeğe değiniyor sonra: “Aslında Ege bölgesinde bir yönüyle kimlikler ve kültürler arasında kışkırtılmış bir çatışma hali olsa da, ben HDP fikriyatının en çok karşılık bulduğu yerin Ege olduğunu düşünüyorum. O maya, en çok burada Yeşil Sol ile tutabilir ve tutacak. Demokratik ulus, demokratik modernite, farklı kimliklerin yanyana yaşaması dediğimiz şey, burada mümkün. Çünkü burası farklı kültürlerin bir arada yaşadığı yer. Suni çatışma alanları yaratıldı iktidar tarafından hep. O yüzden aday tartışmasından ziyade, ortak mücadele, değiştirmek dönüştürmek ortaya çıkıyor.”
Ekolojik kırım zirve yapmış
Günay daha sonra şöyle devam ediyor: “Talan, rant ve ekolojik yıkım politikalarının en çok etkili olduğu yerlerden biri burası. Aydın’da jeotermal tesisler çok ciddi bir sorun mesela. Bu bir çeşit doğa kırımı. Yine tarım işçilerinin yaşadıkları, kadın emeğinin görülmemesi, burada en çok yaşanan şeyler ve Yeşil Sol’un Üçüncü Yol siyasetinin çözüm alanları da zaten bunlar. Toplum artık iktidarın bu politikalarını çok çıplak olarak, kendi hayatından görmeye başladı. Söke ve Kuşadası’nda açılışlar gerçekleştirdik, beton yığınlarından deniz filan görünmez olmuş. Ağır çevre kirliliği var. İnsanların bunu görmezden gelmesi mümkün değil, çünkü birebir kendisi yaşıyor. İçme suyunun en pahalı olduğu kentlerden biri Aydın diyorlar mesela. Musluk suyunun güvenli olmaması da iktidarın çevre politikalarını bir sonucu aslında. İncir memleketinde incir üretiminin neredeyse yok edildiği bir durum var öte yandan. Zeytin üretimi de çok sıkıntılı. Bu da iktidara karşı öfkeyi büyütüyor ve bütün bunlara karşı gerçek mücadele yürütenin Yeşil Sol olduğu çok açık. Kürtler açısından da Kürt kimliği iktidarın en çok ırkçılığı kışkırttığı alanlardan biri. Bu konuda da Yeşil Sol etrafında odaklanan fikriyat çok önemli ve buradan bir vekil çok mümkün ve önemli.”
Sadece gettolar mı?
Bölgedeki Kürtlerin çoğunlukla getto gibi mahallelerde yaşadığını hatırlatarak Yeşil Sol’un buralarla yetinip sıkışmasının doğru olup olmadığı sorusuna da şöyle cevap veriyor Günay: “Tabii ki sadece Kürtler yetmez bize. Biz toplumun bütün sorunlarına çözüm bulma iddiasındayız. Öğrencilerden tarım ve sanayi işçilerinin sorunlarına, bütün kadınların sorunlarına çözüm bulmakta iddialıyız. Dolayısıyla Kürtleri ikna etmekle yetinemeyiz, bütün toplumsal kesimlerin desteğine ihtiyacımız var. İktidar rant ve talan politikalarını uygularken bu Türk’tür, bu Kürt’tür diye bakmıyor ve en çok rant da bu bölgede var. Ona karşı ise kendini ortaya koyan restorasyoncular var, onlar da çözümden uzak, aynı hamasi milliyetçi söylemlerle hareket ediyorlar.”
Yeşil Sol bir garantidir
Seçimin genel önemini anlatırken yerelden hareket ediyor Günay: “Aydın Belediyesi mesela altılı masadan bir partinin elinde. Ne yaptığına bakmak lazım. Hangi ırkçı politikaya karşı durduğuna ya da Aydın’ın doğasını, çevresini koruyup korumadığına bakmak lazım. Öyle bir derdi yok. Rantın el değiştirmesi söz konusu aslında. Biz hep söylüyoruz: Mesele isimlerin değişmesi değil. Gerçekten tabandan bir çözüm üreterek gelme iddiasındayız. Bu her yer için geçerli. İktidarın el değiştirmesi değil, toplumun ortak değerlerle bir arada yaşamasının önünü açmak bizim için önemli. Demokrasi mi, otoriterlik mi dediğimiz mesele de bu zaten. Toplumsal dinamiklerin yanyana mücadele zeminlerini açmazsak, anlamı yok. Bu nedenle Yeşil Sol Parti’nin Meclis’teki varlığı önemli.”
“Sorun çok basit. İktidarın ne yaptığını biliyoruz zaten. Onun karşısındaki restorasyoncu ekip var ve o ekip İyi Parti’nin ırkçı, hamasi hassasiyetlerini göre mi yoksa demokratik değerlere göre mi davranacak. Bunun dengesini sağlayacak olan, Yeşil Sol’un Meclis’te en güçlü şekilde temsilidir. Yeşil Sol demokrasinin teminatıdır derken, bunun bir karşılığı var. Bir geçiş süreci yaşanacak ve nasıl yaşanacağını bu belirleyecek. Eninde sonunda mesele (biz doğru bulmasak da) matematik noktasına geldiğinde, çözüm iddiasında olan grubu Meclis’te güçlü bir şekilde inşa etmek görevimiz.”
Bir yetmez bize!
Bu baskılamanın sadece Meclis’te yapılmasının yetmeyeceğini de söylüyor Günay ve sokağa da işaret ediyor: “Sistemsel sorunlar var. Bütün dünyada var. Ekolojik, iktisadi yıkım dünyanın her yerinde yaşanıyor. Kadın mücadelesi dünyanın her yerinde yürüyor. Dolayısıyla o mücadele hattı devam edecek elbette. Bu mücadele hattının kazanımlarını ve imkânlarını genişletmek için de 14 Mayıs önemli. Bu yüzden biz Kurdistan’da zaten aldığımız yerler var ama güçlü çıkışlar yapmak istediğimiz yerler de var ve Aydın bunlardan biri. Bu bir strateji. Yeşil Sol Türkiye’nin bütün sorunlarına çözüm iddiasında ve olabilecek en yüksek sayıda ilden de temsilci çıkarmak istiyor.”
Son olarak, kendisinin ve partinin iddiasını özetliyor: “Biz Aydın’da ikiyi hedefliyoruz, bir vekille de yetinmiyoruz. Diğer partilerin listelerine baktım. Seçilebilir yerlerde kadın yok ve biz iki kadını Yeşil Sol’dan Meclis’e göndermek istiyoruz bu sefer.”
Ve nihayet, manşeti de verip bitiriyor konuşmasını: “Almaya geldim! Kazanıp gideceğiz Aydın’dan!”