Türkiye’nin kimyasal silah kullanması Alman Federal Meclis’i gündemine taşındı, Dışişleri Bakanı Müsteşarı Andreas Michaelis’e göre, ‘soruşturmayı gerektirecek bir şey yok’
Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’nde devam eden saldırılarında kimyasal silah kullanmasına uluslararası alanda tepkiler sürüyor. Tüm çağrı ve eylemlere rağmen Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) sessizliğini korusa da özellikle sol partiler konuyu hükümetlerinin gündemine taşımaya devam ediyor.
Federal Meclis gündemine taşındı
Geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına ilişkin rapor hazırlayan Atom Savaşına Karşı Uluslararası Doktorlar Birliği (IPPNW) acilen bağımsız bir soruşturma talep etse de henüz bir adım atılmış değil.
IPNNW raporu ve çağrısını Alman Federal Meclisi’nin gündemine taşıyan Sol Parti Milletvekili Ali Al-Dailami, Olof Scholz başbakanlığındaki Federal Hükümet’e “OPCW’nin bir üyesi olarak Almanya bu konuda bir soruşturma talep edecek mi” sorusunu yöneltti.
Bilgileri yokmuş
Sol Parti’nin Federal Meclis grubunda savunma politikaları sözcüsü olan Dailami’nin sorusuna Dışişleri Bakanı Müsteşarı Andreas Michaelis verdiği yanıtta, IPPNW’nin raporu ile Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın geçtiğimiz yıl yaptığı göz yaşartıcı bomba kullanıldığına dair açıklamasının kendilerince de bilindiğini belirterek, “Ancak hükümetin bu konuda kendi kaynaklarından elde ettiği başka bir bilgi yoktur” iddiasında bulundu.
OPCW karar verir dedi
29 Nisan 1997’de Kimyasal Silahları Yasaklama Anlaşması’nı imzalayan Türkiye’nin o dönem envanterinde herhangi bir kimyasal silah olmadığını deklare ettiğini hatırlatan Michaelis, “Anlaşmaya uyulup uyulmadığına OPCW karar verir ve Türkiye bu taraf ülke olarak bu organizasyonun izleme mekanizması içindedir” dedi. Michaelis IPPNW’nin soruşturma talebine ilişkin ise, “Federal Hükümet’e göre halihazırda böyle bir soruşturmayı gerektiren bir durum ortada yok” dedi.
İlk defa destek vermiyor
Dışişlerin bakanın bu açıklaması Berlin yönetiminin Türkiye’nin işlediği suçlarını gizleme ve destek vermek olarak yorumlanırken, daha önce de birçok kez Kürtlere karşı saldırılarda Almanya bizzat kimyasal silah ve gazları satarak Türkiye’ye destek vermişti.
Geçtiğimiz yıllarda Dersim’de katliamında kullanılan zehir gazlar olan Chloracetophenon ve İperit ve bu gazları bombalara koymaya yarayacak otomatik tesisatları Türkiye’nin Almanya’dan aldığı belgeleriyle ortaya çıkmıştı.
Yine Irak devleti de 1960’lı yılların başından itibaren Başur devrimini bastırmak için sürekli kimyasal silahlara ve zehirli gazlara başvurmuş ve Saddam Hüseyin rejimi Alman firmalarının yardımıyla kimyasal silah üretmeye başlamış yine bunları başta Halepçe’de olmak üzere birçok kez Kürt halkına karşı kullanmıştı.
Almanya’da faaliyet yürüten “Water Engineering Trading” firması dönemin Irak devletine “civatalama” tekniğini göndermiş, böylelikle Halepçe’ye ölüm yağdıran 20 bombanın ağzı hatasız şekilde kapatıldı. Bayernli otomotiv parçası üreten W.E.T. firması ise 7 milyon Mark değerinde bombaların kılıfını ve ateşleme sistemini Saddam Hüseyin rejimine sattmış ve gazları elde etmek için de Hessen’deki Karl Kolb firması kimyasal madde ve laboratuvar malzemesi üretmişti.
Uluslararası bağımsız kuruluşlar, Halepçe’ye atılan kimyasal bombaların üretiminde Alman firmalarının en az yüzde 52 oranında payı olduğunu rapor ederken, 1990’da Federal Meclis’te araştırma komisyonun kurulması istendi. Ancak dönemin Helmut Kohl hükümeti olayları hasıraltı etmişti.
HABER MERKEZİ