Aralarında Prof. Norman Paech ve Nazilerin Auschwitz toplama kampından sağ kurtulan müzisyen Esther Bejarano’nun da bulunduğu 21 akademisyen ve sanatçı Almanya Başbakanı Merkel’e açık mektup yazdı. Mektupta tecridin kaldırılması için Türkiye’ye baskı yapılması istendi
DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlatılan, cezaevleri ve dünyanın birçok merkezinde devam eden açlık grevi eylemcilerinin talebine uluslararası destek sürüyor. Son olarak tecridin kaldırılması talebiyle aralarında Almanya’nın tanınmış isimlerinin bulunduğu 21 sanatçı, akademisyen ve siyasetçi, Başbakan Angela Merkel’e hitaben açık bir mektup yayınladı. Başta DTK Eşbaşkanı Leyla Güven olmak üzere açlık grevi eylemcilerinin sağlık durumlarına ilişkin kaygıların dile getirildiği mektupta, “Açlık grevi eylemlerine katılan aktivistlerin sağlıkları her geçen gün daha kötüleşiyor ve durumları kritik aşamayı çoktan geçmiş” ifadesi yer aldı. Eylemcilerin tecridin kaldırılması talebine destek verdiklerini belirten sanatçı ve akademisyenler, devamla başbakan Merkel’e şu çağrıyı yaptılar: “Türkiye’nin daha önce imzaladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bir gereği olarak Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit derhal kaldırılmalı ve Kürt sorunun barışçıl yollarla çözülmesi için bir diyalog süreci başlatılmalı. Ayrıca cezaevlerinde tutulan parlamenterler, belediye başkanları ve diğer muhaliflerin serbest bırakılması gerekiyor. “Federal Hükümet’in bu konularda en iyi müttefiklerinden birisi olan Türkiye’ye siyasi baskı yapmasını talep ediyoruz. Ayrıca Almanya Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi’ni de harekete geçirerek Türk hükümetine baskı yapılabileceğini düşünüyoruz.”
Önceki açıklama hatırlatıldı
Almanya Devlet Bakanı Michael Roth’un 16 Ocak 2019 günü Federal Hükümet adına Öcalan’ın avukatları ve ailesiyle görüşmesi için Türkiye’ye çağrıda bulunduğunu hatırlatan sanatçı ve akademisyenler, Merkel’e hitaben şu görüşleri dile getirdi: “Bu açıklamanın üzerinden birkaç ay geçmesine rağmen Federal Hükümet hiçbir pratik adım atmış değil. Sizlerden bu çağrınızın bir gereği olarak Türkiye’ye baskı yapmanızı istiyoruz.” Öcalan’ın kamuoyuna hitap etmediği sürece Türkiye’de Kürt sorununun barışçıl yollarla çözülmeyeceğini savunan Alman sanatçı ve akademisyenler, “Bu sorunun çözülmemesi de Türkiye’de binlerce insanın daha Avrupa’ya doğru yola çıkması anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı.
Auschwitz’ten kurtuldu
Mektuba imza atanlardan Esther Bejarano ismi dikkat çekiyor. 2. Dünya Savaşı sırasında sadece Almanya’nın değil, Avrupa’nın da yıkımına neden olan Nazi rejiminin yaşayan kurbanlarından birisi olan Bejarano’nun ailesi Naziler tarafından katledilmiş ve genç bir kadınken toplama kamplarına gönderilmişti. Fabrikalarda zorla çalıştırılırken Auschwitz toplama kampı’nda kız çocukları için orkestra kurarak hayata tutunmaya çalışan ve şu anda 93 yaşında olan Bejarano, Almanya’da “Bu dünyada Naziler oldukça şarkı söylemeye devam edeceğim” sözüyle tanınıyor. Bejarano, geçtiğimiz yıl da Türkiye’nin Afrin’e yönelik operasyonunun son bulmasını isteyen isimler arasında yer almıştı.
Talepler kabul edilsin
Tecridin kaldırılması talebiyle cezaevlerinde süren açlık grevi eylemlerinde yer alan isimlerden biri, Tarsus 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan kalp hastası tutuklu Hadi Elçiçek. Elçiçek, hastalığına rağmen 1 Mart’tan bu yana açlık grevinde. Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Kuşdalı köyünde yaşayan Elçiçek, köylerinin devlet güçklerinde yakılması sonucu ailesi ile birlikte 1999 yılında Adana’ya göç etmek zorunda kaldı. Aynı yıl gözaltına alınıp tutuklanan Elçiçek, 20 yıldır cezaevinde. Elçiçek, bu zamana kadar Siirt, Silifke, Eskişehir cezaevlerinde kalıp, son olarak Tarsus 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. 8 Nisan’da ailesiyle görüşen Elçiçek, kalp hastası olmasına rağmen arkadaşları açlık grevinde olduğu için 1 Mart’ta kendisinin de eyleme dahil olduğunu belirtti. Babası ile yaptıkları görüşme sırasında başlarında gardiyanların beklediğini belirten oğlu Serkan Elçiçek, görüşmelerinin kayıt altına aldığını söyledi. Elçiçek, “Evde rahat uyuyamıyoruz. Gece gündüz onları düşünüyoruz. Taleplerini sahipleniyor, bir an önce bu tecrit kaldırılsın diyoruz. Fakat gün geçtikçe ölümler artıyor. Ölümler son bulsun artık. Ölüm değil, yaşam istiyoruz” diyerek, tutukluların taleplerinin kabul edilmesi için Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulundu.
Bir an önce adım atılsın
Urfa’nın Suruç ilçesinde yaşayan Aslan ailesinin evlerine 19 Ekim 2018’de yapılan baskında Fevzi Aslan, Mehmet Haşim Aslan, Ömer Aslan, Kasım Aslan, Halil Aslan ve kuzenleri Şerif Aslan gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Urfa T Tipi Cezaevi’ne bulunan Aslan ailesi bireyleri 45 gündür tecridin kaldırılması için açlık grevinde. Fevzi, Mehmet, Ömer, Kasım, Halil’in babası Mehmet Aslan (76), 5 oğlu ve yeğeni Şerif Aslan’ın haksız bir şekilde 6 aydır cezaevinde tutulduklarını söyledi. Aslan, cezaevi şartlarının kötü olduğunu, bu şartlar yetmezmiş gibi çocuklarının açlık grevinde olduğunu ve durumlarının kötüye gittiğini söyledi. Söz konusu Kürtler olduğunda herkesin kör ve sağır olduğunu ifade eden Aslan, “Benim çocuklarım zulme karşı mücadele ediyorlar. Benim çocuklarım ve diğer Kürt çocuklarının istekleri belli. Adalet istiyorlar. Ancak, devlet Kürtlere ihanet ediyor. Benim gözlerimin önünde torunlarıma ve çocuklarıma işkence yaptılar. Şimdi de hepsi açlık grevinde” dedi. Aslan yetkililerin adım atmasını istedi. Aslan, süren açlık grevlerinin öncüsü olan Leyla Güven’in de durumuna dikkat çekerek, “Bu zulme Leyla da dayanamadı” dedi. Aslan zulmü kabul etmediklerini söyledi.
‘Yasaları uygulayın’
İnsan hakları savunucuları hem Leyla Güven hem de tutuklu eylemcilerinin bir kısmının hayati risk sınırını açmış olmaları nedeniyle kaygılı. TİHV, İHD ve KHK ile kapatılan ÇHD İzmir şube yöneticileri, cezaevlerinde daha fazla ölümlerin yaşanmaması için Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kaldırılması gerektiğini belirtti. TİHV Temsilcisi Coşkun Üsterci, açlık grevi eylemleri ile bir “insanlık dramı” yaşanmasına rağmen, Adalet Bakanlığı ve siyasi iktidarın buna sessiz kaldığını ifade etti. Üsterci, “Açlık grevlerinin temel amacı, mutlak izolosyona son verilmesi. Bütün mahpuslar için evrensel düzeyde olan görüşme hakkının bir an önce sağlanması gerekir” dedi. İHD Şube Yöneticisi Nizamettin Aktaş da, açlık grevi eylemcilerinin 21. yüzyılda “yaşam için ölümü” seçmeleri üzerinde durdu. Devletin artık kendi hukukuna uyması gerektiğini belirten Aktaş, devletin politikaları ile insan hakları savucularına adeta deli gömleği giydirdiğini ifade etti. Aktaş, “Açlık grevlerine giren insanlar uluslararası hukukta ve mevcut Türkiye hukukunda yazılı olan güvencelerini savundukları için bedenlerini açlık grevine yatırdılar. Bu zulümdür. Bizim yapabileceğimiz devlete; ‘yasalarına uy’ demektir” dedi. Türkiye’de geçmişte açlık grevlerine giren insanların ciddi bedeller ödediğini hatırlatan ÇHD Şube Başkanı Serdar Gültekin ise, yeni bedeller ödenmesinin önüne geçmek için açlık grevi eylemcilerinin talebinin bir an önce kabul edilmesi gerektiğini kaydetti.
Vazgeçmeyeceğiz
Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan İsmail Kocaman, 16 Ocak’tan bu yana PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevinde. 2015’ten beri tutuklu olan Kocaman’a, “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 10 yıl 3 ay hapis cezası verildi. 4 Nisan’da ailesiyle görüşen Kocaman, “Haklı talebimizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bedeli ne olursa olsun tecrit kaldırılana kadar eylemimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Halkımız ve duyarlı kamuoyu sesimize ses olsun. Haklı taleplerimizi haykırsın” dedi. Oğlunun ve grevdeki tutukluların kilo kaybettiğini dile getiren baba Hasan Kocaman, “Tutuklu aileleri olarak bir araya gelerek, sesimizi yükselteceğiz. Cezaevlerinde tabutların çıkmasını istemiyoruz. Ölümler son bulsun. Yeter artık” ifadelerini kullandı. Yetkilileri, tutukluların talebini kabul etmeye çağıran Kocaman, “Gerekirse adliye önünde, bakanlıklarda insanların ölmemesi için taleplerimizi dile getireceğiz. Tutuklu aileleri olarak ne gerekiyorsa yapacağız. Sesimizi yükselteceğiz. Çocuklarımızın talebinin arkasındayız, seslerine ses olacağız” diye konuştu.
‘Çocuklarımıza sahip çıkmalıyız’
İHD Batman Şubesi’nde düzenlenen nöbet eylemine katılan tutuklu aileleri ve insan hakları savunucuları, açlık grevi eylemcilerinin durumlarının kritik aşamayı çoktan aştığını ifade ederek, herkesi daha fazla mücadele etmeye çağırdı. Çocuğu Yekta Savaş Delil’in 2 yıldır Tarsus T Tipi Cezaevi’nde olduğunu dile getiren Gülnur Delil, “Çocuklarımızın isteği öyle çok büyük değil, sadece yasalara uyulmasıdır” dedi. Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde 43 gündür açlık grevinde olan Savaş Altun’un annesi Peyruza Altun da, evlatlarının şahsi bir talebinin olmadığına vurgu yaparak, mücadelelerinin halkların özgürlüğü için olduğunu söyledi. Altun, şunları kaydetti: “Bu çocuklar, bu halkın çocuklarıdır, onlara sahip çıkmalıyız. Onların mücadelesine, dilimize, kültürümüze, geleceğimize sahip çıkmalıyız.” Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 9 yıldır tutuklu olan Adnan Yiğittekin’in annesi Fatima Yiğittekin de çocuğu tutuklanırken 18 yaşında olduğunu hatırlatarak, “Anneler artık ağlamasın diyorsak, o zaman onlar için mücadele etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. Açlık grevi eylemcilerinin talebinin hukuki olduğunu belirten İHD Batman Şubesi Eşbaşkanı Devran Yıldız ise, Türkiye’deki hukuk sisteminin işletilmesiyle bu sorunun ortadan kalkacağını söyledi.
Af Örgütü ile görüştüler
İsveç’in başkenti Stockholm’de tecridin kaldırılması için açlık grevinde olan eylemciler Uluslararası Af Örgütü’nü ziyaret ederek örgütün yöneticilerinden Ami Hedenborg ve Maja Aberg’le görüştü. 4 kişiden oluşan heyet, Leyla Güven’in başlattığı ve 7 bin tutuklunun katılmasıyla kitleselleşen açlık grevleri ve tecrit hakkında bilgi verdi. Heyet, Af Örgütü yöneticilerinden tecridin kaldırılması için girişimde bulunmalarını istedi. Maja Aberg, konuyu İsveç Dışişleri Bakanlığı yetkililerine, Af Örgütü merkez yöneticileri ve Türkiye masasına ileteceklerini, açlık grevlerinin örgütün yayın organında yer alması için girişimde bulunacaklarını söyledi. Toplantının bitiminden sonra konuşan Af Örgütü Basın Sözcüsü Ami Hedeborg, Türkiye’deki gelişmelerin oldukça kaygı verici olduğunu ve giderek kötüleştiğini söyledi.
İki eylemci hastaneye kaldırıldı
Tecride karşı 119 gündür Fransa’nın Strasbourg kentinde açlık grevinde olan KCDK-E Eşbaşkanı Yüksel Koç ile avukat Deniz Sürgüt, dün öğleden sonra rahatsızlandı. Koç ve Sürgüt, eylem alanına gelen sağlık görevlilerince muayene edildikten sonra hastaneye kaldırıldı. Eylemcileri başından bu yana takip eden Dr. Fahrettin Gülşen, Yüksel Koç’ta daha önce üst solunum yollarında iltihaplanma olduğunu ve kendisinin tedaviyi reddetmesi nedeniyle bu durumun akciğer ve kalbi zorladığını söyledi. Son yapılan kontrollerde Koç’ta kalp-ritim bozukluğu tespit edildiğini söyleyen Dr. Gülşen, ayrıca akciğerinde pnömoni belirtilerine rastladıklarını belirtti. Bu sorunların yaşamsal ve ciddi bir belirtiler olduğunu söyleyen Dr. Gülşen, bundan dolayı Koç’un hastaneye kaldırıldığını dile getirdi. Deniz Sürgüt’ün ise son bir haftadan bu yana ciddi kas ve kemik ağrılarının olduğunu söyleyen Gülşen, “Bu ağrılar kendisini ciddi biçimde rahatsız etmişti. Bu ağrılara bağlı olarak ciddi uykusuzluk, mide bulantısı ve baş dönmeleri de vuku bulunca kendisinin hastaneye kaldırılmasını uygun gördük” dedi.
HABER MERKEZİ