Kürtler ulusal ve demokratik hakları için verdikler mücadelelerde er meydanında yenilmediler. Onların yenilgilerinin ana nedenleri iç ihanet ve diplomasi alanındaki zayıflıkları oldu
Yusuf Serhat Faik
9 Temmuz 1937 tarihinde Koçgiri ve Dersim hareketinin öncülerinden Alişer efendi, hayat ve mücadele arkadaşı Zerife Xanım Tujik Bavo (Sultan dağı) eteklerindeki Palaxine mevkiindeki mağaralarında Zeynel Tope (Kope), Vartnikli Efendi ve beraberindekiler tarafından şehit edilmişti. Dr. Nuri Dersimi’ye göre Palxine’deki mağaraya gelenlerin arasında Rayber (Rehber) de vardır. Mehmet Yürek (Kovara Bir-Alişer Efendi) Rayber’in Zeynel ve Efendiyi Mezikede beklediğini anlatır.
Şair, ozan, diplomat…
Alişer Efendi, 1882 yılında İmranlı’ya bağlı Azğer köyünde doğar. Ovacık (Zerenik)’teki nüfus kayıtlarına göre Tc tarafından kendisine “Datlı” soyismi verilmiştir. Nüfus kayıtlarına göre ölüm sebebi “Devlet ve yerli işbirlikçiler tarafından katledildi” ibaresidir. Dr. Nuri Dersimi, Evin Çiçek ve Mehmet Bayrak’a göre Hesenanlıdır. Mehmet Yürek ise onun İbikler’den olduğunu söyler. Hangi aşiretten olursa olsun Alişer Efendi bir Kürt yurtseveri, halk önderidir. Şairdir, ozandır, hekimdir, öğretmendir, diplomattır. Anadilinin yanında Fransızca, Türkçe, Arapça’yı bilen ender Kürt aydınlarınlarından birisidir.
Şairdir; Kürtçe ve Türkçe şiirleri vardır. Ozandır; saz çalar, sazı ile birlikte söylediği dörtlüklerle halkı bilinçlendirmeye çalışır. Hekimdir; dağlardan topladığı bitkilerle ilaç yapar, insanları tedavi eder. Öğretmendir; köylerde çocuklara ders verir. Diplomattır; Koçgiri milli harekatı öncesinde Ruslar ve Ermenilerle ilişkiye geçip Sewas, Meleti, Erzincan, Dersim yöresinde özerk bir Kürdistan kurmaya çalışır. Ancak onun da nihai amacı bağımsız Kürdistandır.
İç ihanet
Kürtler ulusal ve demokratik hakları için verdikler mücadelelerde er meydanında yenilmediler. Onların yenilgilerinin ana nedenleri iç ihanet ve diplomasi alanındaki zayıflıkları oldu. Kürtler, 19. yüzyılın ortalarından itibaren bugüne kadar hep iç ihanetler sonucu ulusal ve demokratik mücadelelerinde başarılı olamadılar. Baban emiri A. Rahman Paşa kardeşinin ihaneti sonucunda Osmanlı’ya yenildi. Bedirxan Paşa’yı arkasından hançerleyen yeğeni Yezdani Şer idi. 1925 Kürt Milli Hareketi Şeyh Sait’in bacanağı Binbaşı Kasım, o zamanki Xormek ve Lolan aşireti ile diğer suni aşiretlerin ihanetleri sonucunda yenildi, Agirî, Koçgiri, Dersim milli hareketleri de iç ihanetler sonucu yenilgiye uğradı. İhanet edenler görevleri bittiğinde ya sömürgeciler tarafından katledildiler ya da tarihin çöplüğüne atıldılar.
Koçgiri idaresi
Alişer Efendi (Dersimliler onu böyle isimlendiriyorlardı) eğitimini Sewas’ta tamamladıktan sonra İbolar aşireti reisi Mustafa Paşa’nın yanında danışmanlık ve katiplik yaptı. 1902 yılında Osmanlı yönetiminin düzenlediği plan sonucu, güç sahibi olması dikkate alınarak Sewas valiliğinin davetine gittiğinde burada zehirlenerek öldürüldü. Mustafa Paşa’nın şahadetinden sonra çocukları Alişan ve Haydar beylerin vasiliğini üzerine alan Alişer bey onlar adına Koçgiri’nin idaresini yürüttü. Bu nedenle de Koçgiri aşiretleri arasında saygın bir isme sahip oldu. Aşiretler arası diyaloğ ve birliğin sağlanmasında etkinliği tartışılmazdı.
Alişer ile bir diyalog…
1914 yılında Rusların Erzincan’a kadar gelmeleri üzerine onlarla ilişkiye geçerek Koçgiri, Erzincan, Meleti ve Dersim’de özerk bir Kürt yönetiminin oluşması için çalışmalarda bulundu. 1918 yılında Kürt Teali Cemiyeti ile ilişkilendi. İstanbul’a giden Haydar bey, Kürt Teali Cemiyeti’ne üye olmuştu. Cemiyetin şubelerinin Koçgiri’de açılması ve teşkilatlandırılmasında Dr. Nuri Dersimi ve Haydar bey ile birlikte yer aldı. 1920 yılında Ankara’da TBMM’nin kurulmasından sonra hem Ankara’ya hem de İstanbul hükümetine mesafeli kaldı. Doğan Munzuroğlu Alişer ve Zarife Xanım’ın anısına yazdığı “Dağlara Secere Yazan Adam” yazısında şunları yazar: “Öndeki atın üzerinde Alişer’in yeğeni vardı. Uzun boylu, güzel giyimli biri idi. 40 yaşlarında idi. Belindeki tabancası dışında üzerinde silahı yoktu. İkinci atlı Zerife çapraz silahlı idi. Omuzunda mavzer vardı. Geleneksel kiyafetli uzun boylu, güzel bir kadındı. Yüzü yuvarlak, gözleri büyüktü. Üçüncü atlı Alişer idi orta boylu, hafif sarı sakallı, güler yüzlü kendine özgüveni olan alçak gönüllü bir edası vardı.” (Mehmet Bayrak, Koçgiri İsyanı Alişer ve Zarife- Bitlisname). Alişer bey ve Zerife Xanım bu geziler sırasında 1925 Kürt Milli harekatında idam edilecek olan Dersim mebusu Hasan Hayri bey ile karşılaşır. Aralarında şu konuşma geçer.
Hasan Hayri Bey;
“Bizim Türklerden ayrılmamız imkansızdır. İslam dini bizi birleştirmektedir. Yedi düvele karşı savaşan bir müslüman topluluktan ayrılığı savunmak, Ehlibeyt davasından yana olanlara yakışmaz.
Kaldı ki Kemal paşa Kürtlerin kendi ananeleriyle yaşamasından yanadır. Birlikte mücadele edersek bize otonomi hakkı tanınacaktır. Kemal paşa her fırsatta bize bunu hatırlatmaktadır. Öyle olmasaydı Meclis’te Kürt kıyafeti ile dolaşmamızı ister miydi? Colikzade Nuri Dersimi ezelden beridir Kürdistan’ın bağımsızlığı peşinde. Bu dava Dersim’i mahvetmek demektir. Colikzade’yi çok severim ama fikrine katılmıyorum. Kürt halkı bağımsız bir devlete hazır değil. Aramızda aşiret, mezhep gibi nedenlerden dolayı husumet var. Milli birlik bile oluşturamıyoruz. Halkın aydınlanması zaman alacak”.(Doğan Munzuroğlu, Dağlara Secere Yazan Adam, Kalan Yayınları 2008 sahife:12)
Sözü Alişer efendi alır;
“Ağalar, demir tavında dövülür. Osmanlı hanedanlığından birçok milli devlet çıktı. Çağ milli ayaklanmalar çağıdır. Kürtler milli benliğe sahip değil de Türkler çok mu sahip? Allah’ın izni keremi ile biz de akıllı davranırsak bu çağdan bir milli devlet olarak çıkarız. Siyasette acımak yoktur, akıl vardır. Biz kimseden bir şey almıyoruz. Her milletin hak telakki ettiğini talep ediyoruz. Hasan Hayri efendinin söylediği belki başka toplum için doğrudur. Ama İttihat Terakki’nin mirasçılarıyla çuvala girilmez. Hayri efendinin Cumhuriyet’e bunca hizmetinden sonra korkarım ki benim gibi bir asi ile Hayri efendinin sonu aynı olsun. Bunlar için en iyi Kürt ölü Kürt’tür (agy) (Mehmet Bayrak agy).
Hayri beyin son sözü
Alişer efendinin kehaneti doğru çıktı. Cumhuriyete o kadar hizmetine karşın Dersim mebusu Hasan Hayri bey 1925’te idam sehpasında canını vermekten kurtulamadı. Son sözü de “Hasan Hayri de Kürdistan şehitlerine katılıyor. Yaşasın hür ve müstakil Kürdistan” oldu. Alişer efendi ise iç hainler tarafından 9 Temmuz 1937’de Palaxine mıntıkasındaki mağarada Zerife hatun ile birlikte şehit edildi.
Bu görüşmede yine M. Bayrak’ın anlatımlarına göre Zerife, Baytar Nuri, Feratu aşiretinden Cemşid, Axuşan aşiretinden bir pir ve Hasan Hayri bey vardı. Görüşme bittiğinde Zerife Xanım, Alişer’e dönerek “Hevalê mın anlaşılan o ki hepimizin kendi doğruları var. Belli ki herkes kendi yolunda gidecek. Dileğim o ki ileride karşılaşacağımız yer Dersim’in selameti olsun. Biz kendi yolumuzda yürüyelim. Kanaatımca bu tartışmanın devamında bir fayda yoktur. Gelecek erken davrananın olacaktır. Bizim daha yürüyecek yolumuz var, kalk gidelim.” (Mehmet Bayrak agy).
Yiğit Kürt kadını: Zerife
Zerife hanım da Alişer efendi gibi Azgér köyünden olup Alişer efendinin akrabasıdır. Onun sevgili eşi ve mücadele arkadaşıdır. Bu nedenle de birbirlerine “hevalê mın” ve “hevala mın” diye hitap ederler. Zerife de hevalı Alişer efendi gibi Kürt davasına bağlılığını, pratik yaşamında da eylemi ile ispatlamıştır. Kürt kadınları arasında milli uyanışın sağlanması için propaganda faaliyetlerini yürütmüş, onlara askeri dersler vermiş, örgütlenmelerini sağlamıştır. Uzun boylu, iri yarı yuvarlak yüzlü tam bir Kürt kadını tipine sahip yiğit bir kadındır. Çapraz fişekliğini üzerinden, tüfeğini omuzundan son nefesini verinceye kadar çıkarmamıştır. Dr. Nuri Dersimi’ye göre her yıl Dersim’e gider, propaganda çalışmalarını yapar, kadınları eğitir, aşiretler arasındaki sorunları adilane çözüme bağlardı.
Tahrifatçı subay…
Alişer Efendi 1. paylaşım savaşı sırasında yukarıda anlatığımız gibi Erzincan’a gelen Rus ordusu ile irtibata geçerek Sewas-Meleti-Dersim-Koçgiri hattında özerk bir Kürt bölgesinin kuruluşu için diplomasi çalışmaları yapmıştır. Şehadeti sırasında yaşadığı mağaradaki tüm belgeler ve tuttuğu hatıratı hain Rayber, Zeynel tarafından kesik başı ile birlikte o zaman jandarma teğmen rütbesinde olan Nazmi Sevgen’e teslim edilmiştir. Nazmi Sevgen, Alişer ve Zerife xanımın hunharca katledilişinden 13 yıl sonra Dersim harekatı ile ilgili anlatımlarında Alişer beyin Ruslarla görüşmesini çarpıtarak anlatmaktadır “Alişer’i ilk defa siyaset ve kötülük alanında (Kürtlerin ulusal demokratik haklarını savunmak sömürgeciler tarafından her zaman kötülük olarak nitelendirilir SB) Koçgiri Aşiret reisi Mustafa Paşa’nın katibi olarak görüyoruz. Dersim bölgesinde tanınması, 1.Cihan savaşında Erzincan’da Ruslarla iş yaptığı zamana rastlar. Erzincan’da Rusların et müteahiti olarak ortaya çıkan Alişer, Rus komutanlığından orduya sığır almak için 700 Türk altını, bir manga Rus askeri ve on beygir almış, Munzur dağlarını aştıktan sonra Rusların elinden hayvanlarını alıp ve askerlerden üçünü de esir alarak Dersim’e yürümüştür. Bu olay, esasen Türk düşmanı olan Erzincan’daki Rus komutanı Lahof’un büsbütün Türklere karşı harekete geçmesine neden olmuştur.”
Çarpıtma ustaları
Sömürgeciler olayları çarpıtmakta ustadırlar. Dr. Nuri Dersimi’ye göre 1914 yılında Alişer bey, Ruslarla ilişkiye geçerek Sewas -Meleti-Koçgiri-Dersim bölgesinde özerk bir Kürt bölgesi oluşturmak için çalışmalar yapmıştır. Rusların Erzincan’ı işgali sırasında bir askeri birlik ile Ovacık’a gelerek Osmanlı yönetimine son vermiş yeni bir yönetim oluşturmuştur. 1917 devriminden sonra Rus askerleri geri çekilince Alişer efendi de onlardan ayrılıp Dersim’e gelmiştir. Türk komutanı Vehip Paşa, Dersim’in önemini bildiğinden Kürtleri kazanmak için Alişer ve arkadaşlarının yeniden Koçgiri’ye dönmelerini sağlamıştır. (Bakınız Dr. Nuri Dersimi Kürdistan Tarihinde Dersim -Zel Yayıncılık sahife 184). Jan.Teğmen Nazmi Sevgen’e göre de Alişer Efendi’nin yeniden Mustafa Paşa’nın oğlu Alişan beyin katibliğini yürütmeye devam etmiştir. Yine bu tahrifatçı subayın anlatımına göre “Alişer zeki, karıştırıcı (sömürgecilere göre Kürt haklarını savunmak karıştırıcılıktır) ve cesurdur. Çok güzel Türkçe konuşur ve yazar. Siyasi ve yergi şiirleri vardır. Kendisini daima bölgenin kurtarıcısı olarak görmüştür. Onda Kürtlük fikri ve emelleri vardır. Bu nedenle büyük savaştan sonra imzalanan silah bırakışması üzerine Alişer bütün kirli ve karıştırıcı amaçlarıyla ortaya çıkmıştır”.
YARIN: Rayber, Zeynel: Sömürgecilere uşaklık yapanların ibretlik sonu…