Katherine Bayford
Dugin’e yönelik suikast girişimi, Rusya’nın ne kadar az anlaşıldığını gösteriyor
20 Ağustos Cumartesi günü saat 21:30’da Alexander Dugin’in kızı Darya, aracına yerleştirilen bombayla öldürüldü. Babası muhtemelen amaçlanan hedefti – Alexander Dugin, Darya’nın içinde öldüğü araçta seyahat ediyor olmalıydı. Saldırının sorumluluğunu kimse üstlenmedi.
Dugin’in neden hedef alındığına dair çeşitli spekülasyonlar söz konusudur. Ukrayna saldırıyla ilgisi olduğunu şiddetle reddetti; Zelenski’nin bir danışmanı, dün akşam bir televizyon yayınında yaptığı açıklamada: “Ukrayna’nın bununla kesinlikle hiçbir ilgisi yok çünkü biz Rusya gibi bir kriminal devlet ya da bu konuda terörist devlet değiliz” dedi.
The Independent’a göre, Alexander Dugin Putin’in “manevi rehberi” olarak en iyi şekilde betimlenir. The Sun, onu Ukrayna’nın işgalinin arkasındaki “beyin” olarak nitelendirdi. MailOnline bir adım daha ileri gitti -Dugin, Putin’in “en yakın yardımcısı”ndan daha az değil.
Her makale, filozofun bireysel fotoğrafları ve başkanın bireysel fotoğraflarıyla birlikte sergilenir. Putin ve Dugin’in birlikte fotoğrafları yok çünkü ikisi hiç tanışmadı.
Rus devletinin Dugin’le sadece ara sıra yararlı olabileceği durumlarda kullandıkları soğuk bir ilişkisi var. 2014 yılında, düşünürün Jeopolitikanın Temelleri adlı kitabı, Genelkurmay Akademisi’nin okuma listesine dahil edildi -ama Putin, “Halk Cumhuriyetleri”nin doğrudan ilhakına karar verdiğinde, Dugin’in mistik yayılmacılık alametifarikası artık davaya yardımcı olmuyordu ve daha önce biriktirdiği küçük iyilik ve etkiden hızla düşmesine neden oldu.
2017 yılına gelindiğinde Dugin, cumhurbaşkanını açıkça eleştirdi -o yıl gerçekleştirilen bir söyleşide-, tutarsız bir dünya görüşüne sahip olduğu için Putin’le alay etti: “Bence o bile ne dediğini anlamıyor çünkü şimdi liberal, şimdi muhafazakâr; şimdi egemenlik için, şimdi küreselleşme için ve şimdi küreselleşmeye karşı”.
2022 itibariyle Dugin’in Kremlin’le kişisel ya da profesyonel bir bağlantısı yoktur. Dugin birkaç yıl önce, “gücün çeperinde durduğumu düşünenlerin” haklı olduğunu belirtti: “Benim etkim yok. Kimseyi tanımıyorum, hiç kimseyi görmedim, sadece kitaplarımı yazıyorum ve bir Rus düşünürüm, başka bir şey değil. Ben kitap yazarım, birileri okur.”
Dugin’in Kremlin düşünüşü üzerindeki etkisi asgari düzeyde olsa da, hâlihazırdaki savaş çabaları üzerindeki etkisi yoktur. Dugin işgali destekliyor mu? Kesinlikle. Ama onun bunu dikte ettiğini -kendi isteğiyle gerçekleştiğini ya da yazılarından esinlendiğini- düşünmek saçma. Dugin’in Kremlin’in fiili işleyişi ve siyasası üzerindeki etkisi yok ve onun Rasputin tipi bir şahsiyet olarak çalıştığı ve Putin’in dış siyasasını dikte ettirdiği iddiaları fantezilerden ibaret. Çoğu Rus, kızı gözünün önünde öldürülene kadar düşünürün adını duymamış olacak.
Dugin, çevrimiçi, alternatif sağcı çevrelerde, anaakım bir Rus yorumcu olarak şimdiye kadar olduğundan çok daha fazla çekiş gücü kazandı ve şu anda Henry Kissinger’dan ziyade Nick Land’le karşılaştırılabilir bir rol oynuyor. Dugin’in Rusya’nın dış siyasasını dikte ettiğini öne sürmek, Curtis Yarvin’in gizlice Rishi Sunak’a tavsiyede bulunduğunu iddia etmekle eşdeğerdir.
Batı’nın Rusya anlayışı, neredeyse değersiz olma noktasına geriledi. Rusya’nın ne olduğunu ve neye (ve kime) inandığını net bir şekilde değerlendirmeden, onunla ilgili net bir strateji formüle edemeyiz. Dugin’i kimin öldürmeye çalıştığı hakkında çok az bilinen enformasyon ve birbiriyle çelişen birçok olası gerekçeyle, belki de başlamak için en güvenli yer, onun ne olmadığıdır.
*dunyadanceviri. wordpress.com’dan alınan bu yazı S. Erdem Türközü tarafından çevrilmiştir.