Zeynel Kete
Binlerce yıllık birikimin sonucu olarak bugünlere gelen, hakikat ve özgürlük arayışını sürekli devriye eden Alevi hakikati, çeşitli entrika ve oyunlarla Türk İslam Aleviliği şekline getirilmeye çalışılıyor. Alevi hakikatine ait bütün maddi, manevi, tarihsel ve kültürel hafızaya karşı planlı bir devlet aklı görev başındadır.
Egemen durumda olan Emevi İslam anlayışı ya da Şii İslam anlayışı rıza toplumu sürekleri üzerinde her türlü egemenlikçi zihniyeti inşa ederken; Ortadoğu’da etnik olarak Kürtler, inanç olarak Êzîdiler ve Reya Heq Alevi sürekleri en fazla etkilenen topluluklardır.
Kapital İslam anlayışı genişleyip hacim kazandıkça, rıza toplumuna ait inançlar, bu inançların kavramları, ritüelleri, tarihsel bellekleri, zaman ve mekanları egemenlikçi zihniyetler tarafından adeta toplumsal ve kültürel yıkımın eşiğine getirilmiştir. Bu yıkım insanlığın bin bir emekle var ettiği, binlerce yıllık hakikat ve özgürlük arayışının birikimi olan demokratik değerlerin yok edilmesi anlamına gelir.
Kurdun, kuşun, havanın, suyun, toprağın, ateşin hatırını hak bilen Alevi zihin dünyası ister Türkiye’de, isterse komşu ulus devletlerde erkek egemenliğine dayalı inşa edilen tekçi zihniyetlerin tahakkümü ile karşı karşıya kalmıştır. Tekçi zihniyetlerde tahakküme dayalı büyüme kapitalist sistemin ekonomi yöntemidir. Bu modelin sonucunda Alevi doğası ve toplumu üzerinde söz sahibi olma hakkını kendinden görme durumu söz konusudur.
An itibariyle Alevi toplumuna, doğası ve bireyine yönelik uzun vadeli planlamalarla denetleme, komuta etme siyaseti uygulanıyor. Tekçi zihniyetin zihin kodları ile siyaset yapan iktidar ve muhalefet partileri el ele vermiş durumdalar. Söylem boyutunda demokrat olsalar da; siyaset adına Alevi toplumunu komuta etme, yön verme, hakikatini ters-yüz etme, egemene tabi kılma anlayışı, kendini ayrıcalıklı bir konumda görme anlamına gelir.
Seçimler yaklaşırken partilerin Alevi toplumuna, hakikatine yönelik yaklaşımları önemlidir. Alevi toplumu, partilerin kendi toplumsal hakikatlerine yaklaşımını, konuyla ilgili geçmiş dönemlerdeki pratiklerini esas alacaktır. Demokratik siyasetten uzak, devletin resmi kurumları tarafından geliştirilip Alevi toplumunun önüne konulmuş yeni sürüm etkinlikler Alevi toplumu açısından politika olarak kabul görmez. Toplumun rızalığına, kolektif aklına dayanmayan bir politika anlayışı ahlaki değildir.
Alevi toplumsal tarihi göstermiştir ki, Alevi toplumu son derece eşitlikçi, dayanışmacı, ortakçı, ikrar ve rızalığı, emek ve özgürlüğü esas alan, doğal toplum değerlerinin yoğun olduğu bir toplumdur. Muhalefet partileri yeni seçim sürecinde toplumu mu esas alacaklar yoksa iktidarı mı? Aleviler Cumhurbaşkanı seçiminde, iktidarın el değişiminde araç konumunda mı olacaklar, yoksa komünal, demokratik, farklılıkların tekliğini değil birliğini, emek ve özgürlüğü esas alan demokratik siyasetin yolunu mu açacaklar?
Kaos aralığının gittikçe derinleştiği bir dönemde tekçi zihniyet karşıtı oluşumlarla ikrarlaşarak, son yüzyılın muhasebesini yaparak tarihsel rolünü açığa çıkaracaklar mı? Tarihe iz bırakmak, Mansurların, Nesimilerin, Baba İshakların, Pir Sultanların, Hacı Bektaşların, Alişerlerin, Pir Sey Rızaların, Ana Naciye, Ana Sakine, Ana Fatmaların direniş ruhunu devriye ederek tarih karşısında oynayacakları rolü açığa çıkarmaları gerekiyor. Aleviler mağdur olduklarını söyledikleri sisteme alternatif olacak demokrasi güçleri ile meydan kurarak, kendilerine ait özgün bir perspektifle mi seçim sürecine girecekler yoksa sistem içi muhalefet yaparak sistemin onarılmasında etkin rol mü alacaklar?
Kaos aralığını derinleştiren, sistemin krize girmesine neden olan sorunlar sadece Alevilerle ilgili sorunlar değildir. Demokratik Alevi hareketi sistem krizine parçalı değil bütünlüklü yaklaşmalıdır. Emek, barış, demokrasi, özgürlük mücadelesi veren tüm sosyal kesimlerin, ötekilerin sorunları ve çözümleri de birbiri ile diyalektik ilişki içindedir. Alevi toplumu yaşadıklarına bakarak, sorunu yaratanların sorunun çözümü olamayacakları gibi sorunun asıl nedeni olduklarını bilerek siyaset yapmalıdır.
Her yeni örgütlenme modeli, eskinin eleştirisi üzerinde yükselir. Alevi toplumu yüzyıldır inkar, imha, tekleştirici, ötekileştirici bir zihniyetten dolayı ağırlaştırılmış toplumsal sorunlar yaşamaktadır. Demokratik siyaset Alevi inancına, zihin dünyasına, toplumsal tarihine uzak bir anlayış değildir. Cem erkanı Alevi toplumunun en büyük meclisidir. Hak meclisi, kırklar meclisi aynı zamanda sorunların konuşulup çözüm üretilen rızalık meydanıdır. Bütün Alevi süreklerinin gönül birleyerek, cem meclisinde bir araya gelip, geçmiş yüzyılın eleştirisini yapmaları kendilerine yol açacaktır. “Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Alevilerin beklentileri” konusunda istemlerin net bir şekilde deklare etmeleri gerekiyor.