Varlığın zaman ve mekân içerisinde kendisini oluştururken ortaya çıkardığı maddi ve manevi birikimler ve ürettiği değerlerin tümüne kültür demek mümkündür. Kültür aynı zamanda varlığın anlamıdır.
Varlığı sadece madde olarak göremeyiz. Varlık sürekli bir devriye halidir. Zaman ve mekân içerisinde varlığı oluşturan bir bilinç söz konusudur. Toplumları harekete geçiren, yürüyüşü başlatan, kültürü oluşturan bir bilinç ve toplumsallık söz konusudur. Günümüzde kapitalist modernist sistem devlete rağmen varlığını devam ettiren rıza toplumu süreklerine, özelde ise Alevi zihin dünyasına ait bilinci yok sayarak kontrol altına almaya çalışıyor.
AKP hükümetinin sözde Alevi açılımı ile ilgili “Bin beş yüz elli sekiz Alevi kurumu gezildi. Bu kurumların istemleri doğrultusunda bir çalışma yapıldı” söylemlerinde bulundular. Özellikle İçişleri Bakanı bu söylemi her fırsatta dile getirdi. Bu söyleminde neyi amaçlıyordu? “Alevi dernek hattı istedi biz verdik? Aleviler ‘dedelere’ maaş istedi. İstemler hususunda ortaklaştık” demeye getirdi. İstemler gerekçelendirilirken niceliksel değerlerin ısrarla dile getirilmesi; Alevi toplumunun nesne haline getirilmek isteniyor olmasıdır. Yani toplum zaman ve mekan içerisindeki oluşturduğu değerleri ile yoksa, nesneleştirilmişse toplumsal varlık da yoktur. Alevi toplumunu salt sayısal değerlerle, niceliksel olarak ele almak Alevi toplumunu yığın olarak görmektir. Bir toplumu oluşturan canlar nesne olarak kabul edilirse, sürü gibi ele alınırsa, sadece niceliksel değerlerle ifade edilirse; toplumun binlerce yıllık hafızası, hakikati yok sayılıyor, kabul edilmiyor demektir. Alevi toplumu yığın değildir.
Toplumu nesneleştirmek eril aklın ürünüdür. Nesneleşmiş toplumda kadın özne olarak yoktur. Kadının özne olarak varlık göstermediği bir toplumda hakikat ne kadar görünür olur? Alevi kültürünün temeli ana kadın kültürüdür. Bu kültürün egemen zihniyetin kültür bakanlığına bağlanması ana kadın kültürü üzerinde erkek zihnini inşa etmektir.
Alevi kültürünün temelinde binlerce yıllık Aryenik bir damar vardır. İnsanlığa, toplumsallığa, neolitik topluma ait kavram ve kuramlar bu toplumun zihin dünyasının kodlarını taşımaktadır. Bu damar özü itibariyle kültüreldir, rıza toplumu kültürüdür. Bu kültürü egemen zihniyetin kültürüne bağlamak, Alevi inancındaki kültürel direniş damarını kontrol altına almaktır. Bütün bunlara rağmen Alevilere yönelik bir açılım söz konusu ise bu dernek hattının, Alevileri temsil ettiğini söyleyen bürokratik, orta sınıfın kazanımı değil; toplumun direnişini engellemek içindir, bu zerre toplumun kazanımıdır.
Alevi kültüründe insanlığın, komünalitenin temel değerleri gizlidir. Alevilere, Alevi kurumlarına düşen temel görev; bu değerlerle yeniden bağ kurmak, ikrarlaşmak bu değerleri günümüz dünyasının gelişimi ile sentezlemek, rıza toplumu manifestosunu güncellemektir. Bu güncelleme aynı zamanda egemen zihniyetin demokratik teamüllere esnek hale gelmesinin yolunu da açacaktır. Tarihsel yaşanmışlık göstermiştir ki, Alevi toplumu devletlere rağmen varlığını devam ettirmiştir. Kaba bir devlet karşıtlığından ziyade kabul ve red ölçüleri esas alınmıştır. Devlet, eşit ve özgür yurttaş olarak Alevileri kabul ettiği oranda Aleviler de devleti kabul etmiştir.
Alevi kültürünün temelinde hakikat ve özgürlük arayışı vardır. Bu arayış ikrar ve rızalığı esas alan bir arayıştır. Aleviler hakikat ve özgürlüğe secde etmişlerdir. Yanlış kurgulanmış bir yaşamda hakikat yitiminin olduğunu bilmeleri gerekir. Özgür yaşam ancak ruhsal ve zihinsel olarak anlam bütünlüğüne erişmekle sağlanır. Anlamlı yaşam ancak böyle olur. “İyi, güzel, özgür ve doğru” yaşam erdemli yaşamdır.
Alevi kültürünün temelinde farklılıkların ikrarlı birliği esastır. Farklılıkların birliği adil bir anlayış olduğu gibi ahlaki ve politik bir anlayışı da içinde barındırıyor. Bu ilke eşitlik ilkesinin temelini de oluşturuyor. Alevilerin “eşit yurttaşlık” talepleri kültürel ve fiziki katliamların bir daha olmayacağı, bunun için Aleviliğin muhatap alınması, tanımlanmaması, gerekli altyapının oluşturulması gerekiyor. Kültürel ve fiziki katliamların devam edilmesi demek “eşit yurttaşlık” talebinin karşılığının olmayacağı anlamına gelir.
Bir toplum yok edilmek isteniyorsa önce o toplumun demokratik kültürü yıkıma uğratılır. Bu durumda birlik içinde hareket ederek, iktidar alanı daraltılırsa demokratik alan genişler. Alevilerin söylemleri ile elde ettikleri ters bir orantı içinde ise, talepler ve beklentilerin gerçekleşmesi ile elde edilen haklar uyuşmuyorsa sorun Alevilikte değil; Alevilerin yolda birlik olmamalarından kaynaklıdır, hakikatin sözde kalması ile ilgilidir.