Zeynel Kete
Siyasetle ilgili tanımlamalar yapılırken iktidar ve devlet eksenli tanımlamaların dışında, toplumsallığı ve özgürlüğü esas alan tanımlamalar da mevcuttur. Çoğu zaman devlet eksenli akıl söylem boyutunda toplumcu bir algı oluştursa da; esas itibariyle iktidar, baskı, kontrol, denetleme, gözetleme, tahakküm, yasa gibi temel kavramlardan oluşmaktadır.
Demokratik siyaset anlayışında ise rızalık, özgürlük, demokrasi, paylaşım, komün, açıklık, anlamak, farklılıkların birliği gibi kavramlar esas alınır.
Son dönemlerde sık sık gündeme gelen “Demokrasi İttifakı” tanımına toplum eksenli siyaset mantığı ile bakmak gerekiyor. Demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir perspektifle ikrarlaşmak kriz ve kaos aralığında kurtuluşun ve uzun erimli bir mücadele birliğinin de yolunu açabilir. İttifaka ikrar verenlerin kendi kimliklerini derinlemesine yaşamaları, her türlü baskıya alan bırakmamaları, anlamlı ve hakikatli bir yaşamı esas almaları tekçi ve baskıcı bir anlayıştan kurtulmalarının da yolunu açacaktır.
Alevi inancında yetmiş iki alemin birliği ilkesi; farklılıkların ikrarlı duruşunu simgeler. Farklılıkları tekleştiren değil, farklılığın hem evrenin hem de toplumun bir özelliği olduğu hakikatini ifade eder. Yetmiş iki alemin birliği anlamlı ve hakikatli bir birliktir. Eğer anlamlı ve hakikatli bir birlik oluşmazsa özgürlükten bahsedilemez. Bundan dolayıdır Alevi zihin dünyasında ikrarlaşmak anlamlı ve hakikatli birliği oluşturmaktır. Düzenin tekçi ve baskıcı zulmüne rıza göstermeyen bütün kesimlerin el ele vererek meydan açmaları, birlenmeleri, irilenmeleri, dirilenmeleri rıza toplumunu kurmaları üçüncü bir alanı oluşturmaktadır.
Üçüncü alan ya da Demokrasi İttifakı’nda bileşenler “birbirlerinin varlık nedenini koşullamakla kalmaz; aynı zamanda koşullara göre birbirine dönüşebilmenin gizil gücünü de taşırlar.” Gizil gücü açığa çıkarmak pazarlık yapmak, kendini dayatmak, mutlak hakim olmak şeklinde refleksler göstermekle ortaya çıkmaz. “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” söylemi tam da Demokrasi İttifakı’nın düsturunu anlatır.
Üçüncü Yol resmi ideolojinin tedrisatını esas alan ikili bloklar halinde görünür olan, karşıtlığı derinleştiren, siyasette iktidarcı, tekçi aklı esas alan, farklılıkları tekleştiren anlayışın dışında bir seçenektir. Baba İshak, Şeyh Bedrettin, Halaç-ı Mansur, Börklüce gibi hakikat ve özgürlük arayışçıları kendi dönemlerinde Üçüncü Yol’u temsil etmişlerdir. Temel duruşları ve hakikat arayışları rıza toplumu çizgisidir. Bu çizgi farklılıkların ikrarlı birliğini esas alır ki, bu birlik demokratik siyasetin temelini oluşturur. An itibariyle böyle bir birlik demokratik Türkiye’nin temelini oluştururken; devletin demokratik teamüllere karşı esnek hale gelmesinin yolunu da açar.
Üçüncü Yol siyaseti rıza toplumunu (demokratik toplum) esas alan bir anlayışı ifade eder. Bu anlayış da farklılıkları reddeden, yok sayan, susturan, iktidarın ve resmi ideolojinin farklılıklara karşı kullandığı bütün argümanlara ve asimileye karşı toplumsal hakikat ile bütünleşmektir. Kaynaştırıcı ve bütünleştiricidir; ortak ruh hali, ortak bilinç oluşturur. Demokratik toplumu oluşturan bileşenleri güçsüzleştirme, köksüzleştirme, direncini kırmayı esas alan anlayışa karşı birlikte varoluşun siyasetidir.
Alevi toplumunun kültürel direniş hattı ve tarihsel hafızası devamlı üçüncü alanı esas almıştır. Üçüncü şıkkın imkansızlığı ilkesi Alevilerin hakikat arayışında rağbet etmedikleri bir şıktır. Alevi sürekleri çözümsüz değildir; tarihsel hakikat, kültürel direniş damarı, rıza toplumu perspektifi çaredir. Aleviler hile ile oluşturulan “çağdaş, uygar, ilerici, laik” gibi söylemleri bir asimilasyon aracı olarak bilmeliler.