Aladağ yurt faciasının devam eden duruşmasında söz alan avukat Can Atalay, “Davanın başından beri delil karartmak dışında bir şey yapmayan Aladağ Belediye Başkanlığı, 11 Aralık 2018 günü yazısıyla yangının meydana geldiği yurdun herhangi bir suretle ruhsatlı olmadığı bildirilmiştir” dedi.
Adana’nın Aladağ ilçesinde, 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 22 öğrencinin de yaralandığı yurt faciasına ilişkin dava bugün yeniden Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkemeler arasında gidip gelen yurt davasının 8’inci duruşmasına tutuksuz 18 sanık ve avukatları ile faciadan çocuklarını kaybeden aileler, Adana Barosu ve Sosyal Haklar Derneği’ne (SHD) bağlı avukatlar katıldı. Davaya çok sayıda kişi ise izleyici olarak katıldı. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada SHD ve Adana Barosu avukatları, yargılamanın “taksirle öldürme” iddiasıyla değil “olası kasıtla öldürme” şeklinde yapılmasını istedi.
‘Barolardan davaya yeniden müdahillik talebi’
Dosyaya dair yayın yasağının getirilmesini isteyen İlçe eski Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş’ın avukatı müvekkilinin hukuki olarak olaydan sorumlu olmadığını savundu. Sanık avukatları yangının bilirkişi raporunda TEDAŞ’ın sorumluluğunda olan ana panodan çıktığı iddiasını sürdürdü. Bilirkişi raporuna göre, TEDAŞ’ın asli kusurlu. Mağdur ailelerden Yunus Demircioğlu ise, eski lçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş, hakkında şikayetleri olduğunu belirterek adaletin yerini bulmasını istedi. Adana ve İzmir baroları ise, davaya yeniden müdahillik talebinde bulundu.
‘Aladağ Belediyesi delilleri karartıyor’
Duruşmalar boyunca gelen bilirkişi raporlarını değerlendiren Aladağlı ailelerin avukatı Can Atalay da, Ağustos ayında hazırlanan kusur derecelendirmesi yapan rapora dayanarak sanıklar hakkında tahliye kararı verildiğini anımsattı. Bilirkişi Ulvi Avcıata’nın Ağustos ayında hazırladığı raporun detaylarına dikkat çeken Atalay, mahkemenin bu raporu değerlendirmeden bir karara varmayacağının altını çizdi. Raporda, bilirkişinin dosyaya giren yurt ruhsatının başka bir yurda ait olduğunu tespit ettiğine dikkat çeken Atalay, “Bunu davanın başından beri delil karartmak dışında bir şey yapmayan Aladağ Belediyesi’nin Adana 3’üncü İdare Mahkemesine verdiği ifadede söylüyor. Aladağ Belediye Başkanlığının 11 Aralık 2018 günü yazısıyla yangının meydana geldiği yurdun herhangi bir suretle ruhsatlı olmadığı bildirilmiştir” diye belirtti.
Yeni bir bilirkişi raporu alınsın
Yurdun aynı zamanda bir işyeri olduğunu anlatan Atalay, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4’üncü Maddesi ile ilgili yükümlülüğünü yerine getirmediği için dernek ve yurt yönetiminin sorumlu olduğuna değindi. Atalay, “Gerekli tedbirleri almamışlar. 70’lerde yapılan yurt kaloriferle ısıtılması beklenirken binanın ısınması elektrik aksamına yüklenmiştir. Elektrik projesi yok. Kaçak akım rolesi yok” diye konuştu. Sanıkların sorumluluklarını yerine getirmediği için 11’i kız çocuğu, 12 yurttaşın göz göre göre ölmesine ilişkin tedbir almayan sanıklar ilgili hukuki nitelendirmede bulunarak yeni bilirkişi raporu almasını isteyen Atalay, “Bu dosya Ağustos raporu ile hükme gidemez. Bu kadar ağır bir olaya delil gizleyen sanıkların durumu takdirinizdir” diye savunma yaptı.
‘Binada yangın algılama sistemi yok’
Ocak 2017’de hazırlanan bilirkişi raporunda yangının kaynağının bakımsız ve yetersiz elektrik kaynağından kaynaklandığını aktaran Atalay, şöyle devam etti: “Kablolarda kısa devreden kaynaklandığı görülüyor. Yanıcı malzemelerin kullanıldığı binada yangın hızla yayılıyor. Sigorta kutusundaki arktan çıktığı belirtiliyor. Binada yangın algılama sistemi yok. Binada yangın söndürme cihazları bulunmuyor, tatbikat yapılmıyor. Çatıda bulunan ahşap malzemenin yönetmeliğe uygun olmadığı. Belediyede kız öğrenci yurduna dönüştürüldüğüne dair hiç bir belge yok. PVC yangını büyütmez ama zehirlenmeye neden olur. Kaçak akım rölesi olsaydı yangının çıkmayacağı tespit edildi.” Türk Medeni Kanunu 339’uncu Maddesine göre çocuklarını yurda vermesi ile aralarında bir sözleşmenin bağıtlanmış olduğunu ifade eden Atalay, çocukları menfaatini gözetmesi gereken sanıkların olası kasıtla öldürmeden, bu madde olmuyorsa ihmali davranışla öldürmeden ceza alması gerektiğini vurguladı. Sanık avukatları ise savunmalarında, “Yurt açmak için belediyenin yetki ve tasarrufu yok. Ortada kaçak yurt yoktur. Milli Eğitim’den gelen yazılar bunu gösterir. Binanın 3’üncü katı yoktur. Kalorifer tesisatı olan bir kaç binadan birisi. Dağıtım şirketi sorumludur” diyerek TEDAŞ’ı suçladılar. İddia makamı ise; “Dosyada zaten birden fazla bilirkişi olduğundan, katılan vekillerinin yeniden bilirkişi raporu alınması talebinin reddine karar verilmesini talep ediyorum” dedi.
Mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.
HABER MERKEZİ