Altılı Masa’nın mutabakat metninin dayanaktan yoksun olduğunu söyleyen siyaset bilimci Eren Aksoyoğlu, HDP’nin adaylık restini bu berraklaşmaya ulaşma çabası olarak gördüğünü söyledi
Millet İttifakı, 30 Ocak’ta tüm genel başkanların katılımıyla yapılan ortak toplantıda “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”ni açıkladı. İktidara gelmeleri durumunda vadettikleri hükümet programının en somut örneği olduğu belirtilen “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”nde yer alan ve almayan başlıklar üzerine tartışmalar sürüyor. İttifak bileşenleri tarafından “Krizden kurtuluş reçetesi” olarak ifade edilen başlıklar bir “restorasyon projesi” olduğu ifade ediliyor.
Siyaset bilimci Eren Aksoyoğlu ile Millet İttifakı’nın deklare ettiği mutabakat metninin yanı sıra Altılı Masa içerisindeki uyuşmazlıklar, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçimlerdeki misyonu Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
Kürt kadın inanç gibi konuların irdelenmemiş
Millet ittifakın metnini değerlendiren Aksoyoğlu, ittifak sistemi partiler siyasetinden çok uzak olduğu için herhangi bir partiyle özdeş bir felsefi temel de bu metinde oluşmadığını söyledi. Aksoyoğlu, altı partinin adalet, demokrasi, hukuk gibi ortaklaştığı temel konular üzerinde bir başlangıç bölümü olması, bu bağlamda da Kürt, kadın, inanç gibi konuların irdelenmesi sağlayabilecekken metnin bundn yoksun olduğunu söyledi. Türkiye’de beliren sorunlara çözüm önerileri birbiri ucuna eklenmiş bir metin olduğuna işaret eden Aksoyoğlu, toplumun bütün kesimlerini temsil edenlerle, akademisyenlerle çalıştaylar düzenleyerek bir metnin hazırlanması daha kapsayıcı olacağını ancak böyle bir yöntem izlenmediğini söyledi.
Metin seçmen bloklarında heyecan yaratmadı
Büyük seçmen bloklarında heyecan yaratması için farklı mecralarda, farklı şekillerde dolaşıma sokulması gerektiğine inandığını söyleyen Aksoyoğlu, “Elimizde bir metin ve bu metnin yorumcular tarafından iğdiş edilmesi dışında pek bir şey yok. Bütün bunlara rağmen Ortak Mutabakat Metni’ndekilerin dörtte biri yapılsa, Türkiye için büyük bir rahatlama sağlayacağı açık. Buradaki ironik durum ise Altılı Masanın uygulamak için bu metni yazmaktan imtina ettiği kişilere sıklıkla gitmek zorunda kalacak olması” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu adaylığı yüksek
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını yüksek olasılık verdiğini ifade eden Aksoyoğlu, “Sürecin başından beri bir şüphemi koruyorum. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nu korumak için bir kalkan gibi önünde duruyor olmalı. Bu yüzden biz başından Kılıçdaroğlu’nu bir adım önde ama İmamoğlu’nu da onun bir adım gerisinde gördük. Çünkü bu tek başına bir adaylık değil. Cumhuriyetin ikinci yüzyılının başında Ankara’nın yeniden inşasından CHP’nin yeniden kurulmasına kadar çok fazla katmanı olan bir süreç” dedi.
Ülkücüler neden CHP etrafında konumlandı
Hem Cumhuriyet hem de CHP açısından kritik sorunun; “Neden bu kadar çok ülkücü Kılıçdaroğlu’nun çevresine konumlandı?” sorusu olduğuna dikkat çeken Aksoyoğlu, Dolayısıyla bu iç içe siyaset İYİ Parti Lideri Akşener’in de CHP’den koparacağı bir parçaya doğru onu götürüyor. Çünkü Akşener’in bugünkü siyaseti onu hem CHP seçmeninde rasyonel karar alan bir kurtarıcı pozisyona götürüyor hem de “CHP ülkücülerinin” tercihlerini zorluyor. Sinan Ateş olayından sonra MHP teşkilatlarından uzaklaşanların ekmeğini kim yiyecek, esas mesele burada yatıyor. Üstelik bütün bunların yanında Cumhurbaşkanı adaylığının belirlenmesinden sonra kabinenin belirlenmesi de var. Akşener bu pazarlık için elini sıkı tutuyor” dedi.
Akşener uzlaşmaz kişileri ekarte edecek
Akşener partisine teşkilat dışından isimler getirdiğini ifade eden Aksoyoğlu, İYİ Parti lideri kabinedeki MHP teşkilatlarından geçenleri değil de, bu isimleri önereceğini söyledi. Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu gibi uzlaşmaz isimleri de ekarte edeceğine dikkat çeken Aksoyoğlu, “Akşener’in bütün bu yönelimlerinin partisini merkez sağa taşımak amacıyla yaptığını belirtenler de oluyor. Ama kanımca Akşener, içinden doğduğu ülkücü kamuoyunu bırakmayı düşünmüyor. Kana karışan bu rengin partisini berrak bırakacağını hiç sanmıyorum” dedi.
HDP artık göz ardı edilemeyecek bir aktör
Türkiye’nin büyük bir sessizlik döneminden geçtiğini bu sessizliğin getirdiği tahakkümün Cumhur’dan Millet’e doğru kaydığı yönünde bir umut dalgası oluştuğunu belirten Aksoyoğlu, ittifak sistemi siyasetinin bir berraklaşmaya ihtiyacı olduğunu, HDP’nin adaylık restini bu berraklaşmaya ulaşma çabası olarak gördüğünü söyledi.
HDP, dolayısıyla üçüncü ittifak Türkiye’yi ferahlatacak bir hamleyi gerçekleştirmekle mükellef olmalı gerektiğine inandığını söyleyen Aksoyoğlu, “İçinde bulunduğumuz siyasal düzlem, HDP’nin Millet İttifakı’na yaklaşmasına izin vermeyecek. CHP kadrolarının ve CHP seçmeninin HDP’nin yönelimlerini sıklıkla önemsediğini geçtiğimiz dönemlerden biliyoruz. Üstelik CHP yönetimi HDP’yi anlamak ve hamlelerini anlamlandırmak için gerekli temas ve müdahalelerde bulunuyor. Hatta bunu biraz daha ileriye götüreyim, HDP kadrolarının “sosyal demokrat adayı destekleme” konusundaki tavrı, CHP’nin elini çok rahatlattı. Bu yüzden HDP artık göz ardı edilemeyecek bir aktör. Bundan sonrası için yapılması gereken en önemli şey, Türkiye’yi ateşe atmayacak pozisyonları korumak olur. Zira CHP seçimleri ilk turda bitirecek bir sürecin üzerinde çalışıyor. Bunun işe yarayıp yaramayacağı şüphesiz Altılı Masa’nın tercihlerine bağlı” diye belirtti.
Ortak aday en iyi seçenek
Ortak adayın en iyi seçenek olduğuna inandığını söyleyen Aksoyoğlu, İyi Parti’nin HDP’yi uzaklaştıran hassasiyetinin altında AKP’den oy alma sanısı olduğunu söyledi. Akşener’in, Ekrem İmamoğlu’nun adını sıklıkla telaffuz ederek hem Karadeniz’den hem Kürtlerden oy alabileceğini düşündüğünü belirten Aksoyoğlu, “Yavaş bunu yapamaz ama İmamoğlu yapar. Eğer bu olursa, Akşener’in partisi de İmamoğlu’nun “Türkiye ittifakı” dediği masada olacak. Ben bu şenlikli ortamda HDP’nin nasıl göz ardı edilebileceğini merak ediyorum. Bunun yanı sıra CHP ile HDP arasındaki yakınlaşmanın kaçınılmaz olacağını düşünüyorum. Bugün fiili bir SHP’nin tam kıyısında duruyoruz. Allah sonumuzu benzetmesin; geçmişten dersler çıkaran iyi bir birliktelik olabileceğine inanıyorum” diye konuştu.
Haber: MA / Fırat Can Arslan