Klasikleşmiş Nazi selamı olan Heil Hitler ifadesi, bir zamanlar Avrupa’yı avuçları içine almış Nazi ideolojisinin başat temsillerinden biriydi. Günümüzde ise Hitler’i kendine örnek alan Gladyo artığı bir partinin genel başkanı ve sözcüleri belli aralıklarla kamuoyuna “Biz HDP’nin olduğu masaya oturmayız” diye açıklamalar yapıyor.
Akşener ve avanelerinin bundan sonra söyleyeceği sözler sizce ne olabilir? Gelin birlikte birkaç tahmin yürütelim: “Biz İYİ Parti olarak HDP’lilerin bindiği uçaklara, otobüslere, tramvaylara binmeyiz! Onların geçtiği köprülerden geçmeyiz! HDP’lilerin girdiği denize zinhar girmeyiz! Sinema, tiyatro ve konserlere HDP’liler giremez!” HDP’lilerin kapılarına çarpı işareti koyabilirler. Bu yetmiyorsa kimin HDP’li olup olmadığını öğrenmek ve onlarla aynı ortamda bulunmamak için HDP’lilere sarı yıldıza benzer rozetler takabilirler. Bu da Akşener’i tatmin etmiyorsa HDP’lilere tek tip elbise giydirebilirler. Böylece kötü muamele ve şiddet eylemleri için kolayca hedeflerini seçebilirler. Son olarak HDP’liler için Bolu, Kayseri ve Trabzon’da Auschwitz’e benzer toplama kampları kurarak ne kadar üstün Türk olduklarını kanıtlayabilirler. Heil Akşener, demeyi ve sağ el parmaklarını kurt işareti yapmalarını HDP’lilere zorunlu hale getirerek faşist zihniyetlerini taçlandırabilirler.
Meral Akşener daha önce HDP meşru parti derken şimdi HDP’yi tu kaka etmeye başlayarak ne kadar tutarsız olduğunu göstermiş oldu. Son açıklamalarıyla Kürt halkı başta olma üzere tüm ezilen ve ötekileştirilenlere cüzzamlı muamelesi yapıyor. Sürekli HDP’yi terörizmle damgalayarak onu değersizleştirmeye çalışmak Akşener ve avanelerinin temel işi haline geldi. Kürtlere saldırarak, HDP ile yatıp HDP ile kalkmaya başladı. Kürtleri hor görme, Kürt siyasetçilerine karşı hoşgörüsüzlük ve aşağılama gibi pratiklerde Akşener gerçek anlamda kim olduğunu göstermektedir. HDP’ye karşı beslediği şiddetli bir nefret var ve bu nefret, aşağılama gibi pratiklerle görünürlük kazanıyor.
Yahudilerin dinlerinden, uluslarından, değerlerinden, kültürlerinden dolayı maruz kaldıkları antisemitizme ne kadar da benziyor kendini İYİ Parti adıyla yenileyen faşizmin sözcülerinin açıklamaları. Antisemitizm terimi Yahudilere karşı önyargılı olma, onlara karşı düşmanlık besleme anlamına gelir. Bu anlayış Yahudilerin inançlarından ötürü öldürülmelerine neden oldu.
Akşener’in kendini fazla yormasına gerek yok. HDP’liler onu 90’larda Tansu ÇİLLER ve Mehmet AĞAR’lı karanlık günlerinden tanıyor. Suikastlerin bir devlet politikası haline geldiği; insan hakları ve hukukun zerresinin olmadığı, Kürtlerin her türlü şiddete başvurularak katledildiği ve Akşener’in “Bu ülke için, bu milletin birliği beraberliği için bir şey yapılması gerekiyorsa yapmışımdır, sorumluluğunu da sonuna kadar alıyorum” dediği 90’lı yıllardaki rolünü kim unutacak? İkide bir çıkıp HDP’lilere cüzzamlı muamelesi yapmasına gerek yok. HDP onun nazarında ne anlama geldiğini asit kuyularından, faili belli cinayetlerden, köylerin yakılmasından ve zorunlu göçlerden biliyor. HDP’liler Akşener’in devlet-mafya-siyaset üçgeninde Abdullah ÇATLI ile oturduğu masayı çok iyi biliyor. Daha geçen günlerde Urfa yolculuğu sırasında Susurluk sanığı Sedat Bucak ile buluşmasına ne demeli?
MHP’nin İYİ Parti’ye “yuvanıza dönün” demesi Akşener’i ne kadar rahatsız ediyorsa, onun HDP hakkında söyledikleri de HDP’ye gönül vermiş milyonları o kadar rahatsız ediyor. Akşener’in ne kadar İYİ Parti isimli bir yuvası varsa HDP’nin de masası var. Ama HDP’nin bulunduğu masa faşizmin, dini kendi çıkarları için kullananların, stratejik körlerin, ekonomiden anlamayanların, Çiller artıklarının ve Kemalistlerin masası değildir. HDP’nin bulunduğu masa gerçekten demokratik komünal değerlerle beslenip demokratik ulus perspektifi ile tüm sorunların çözümünü esas alan değişimi, dönüşümü isteyenlerin masasıdır. Emek ve Özgürlük İttifakı’dır.
Akşener ve avanesi gizli saklı köşelerde derin ve karanlık işler çevirirken HDP seçimlere dönük tutum ve ilkelerini bir deklarasyonla şöyle açıklamıştı: “Ne Cumhur İttifakı’nın ne Millet İttifakı’nın içindeyiz ne de bu ittifakları destekleriz.” Yani HDP “Umut biziz, Çözüm bizde” diyerek Emek ve Özgürlük İttifakı dahil en geniş Demokrasi İttifakı’yla seçimlere girecek. Hiçbir şeyin son yerel seçimlerdeki gibi olmayacağı çok açık. Belki de Akşener’in korkusu bundandır.
Akşener liberal demokrat ve uzlaşmacı görünmeye çalışsa da Kürtlere yaklaşımı gerçek kimliğini ortaya seriyor. İYİ Parti’nin allanıp pullanıp topluma sunulan maskeli MHP olduğu net bir şekilde görünüyor. MHP’nin öncülük ettiği Irkçılık İYİ Parti kimliği adı altında kılık değiştirerek günümüzde yeniden üretildi. MHP’nin faşist özü İYİ Parti’de yansımasını buluyor. Akşener’in partisi MHP’nin aşırı-milliyetçi ve faşist özünden ödün vermeyen bir partidir. Bu yüzden parti isimleri değişse de, kimliklerinden ötürü Kürtlere düşmanlıkları devam ediyor. Zihniyetleri, Kürtlere bakış açıları hiç değişmedi, değişmiyor. Çünkü siyasal ve ideolojik merkezleri birdir. Aynı damardan besleniyorlar.
Hiç çekinmeden ırkçılık yapan ve ırkçıları savunan Akşener 90’lı yıllarda hem Ağar hem de Çiller’di. Günümüzde ise hem Erdoğan hem de Bahçeli’dir. DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz için kurulan şu cümle ne kadar benzeştiklerinin, Kürtler başta olmak üzere tüm ezilenlere karşı aslında bir olduklarının ifadesi değil midir? “Huzurumuz için çalışan evlatlarımıza el kaldıranlar için acilen gerekli adımların atılmasını bekliyoruz.” Yerel seçimlerde Iğdır’da sırf HDP kazanmasın diye MHP ve AKP’ye yaptığı çağrıyı, Iğdır’da nasıl HDP’ye karşı birleştiklerini ve bu gerici güçlerin Kürt halkına ve demokrasi güçlerine düşmanlık beslediklerini, özellikle HDP’ye karşı büyük bir öfke içinde olduklarını hatırlatmaya gerek var mı? Çünkü HDP demek kan emici sömürgen sistemlerinin çökmesi demek.
Geçenlerde bir anket şirketi başkanı “HDP’nin desteklemediği bir adayın ne birinci turda ne de ikinci turda kazanma şansı yok” ifadelerini kullandı. “HDP olmadan da seçimi kazanabiliriz” söylemlerinde bulunanlar başka dünyada yaşıyor. Kim seçimleri kazanmak istiyorsa HDP ile aynı masada oturmak mecburiyetinde.