101 Aksaçlı’nın demokrasi ittifakı çağrısı yaptığı bildiriye destek veren siyasi parti temsilcileri, çağrıya uygun bir pratiğin sergilenmesi gerektiğini belirterek, imzacılara kimi önerilerde bulundu.
Aydın, yazar, şair, gazeteci ve sanatçıların da aralarında bulunduğu 101 Aksaçlı tarafından 21 Temmuz’da yayınlanan bildiride, ülkenin içerisinde bulunduğu kötü koşullardan kaynaklı herkesin risk altında olduğu belirtilerek, başta gençler olmak üzere toplumun her kesimine “demokrasi ittifakında buluşma” çağrısı yapıldı. Toplumun birçok kesimi tarafından olumlu karşılanan bildiriyi siyasi parti temsilcileri, Mezpotamya Ajansı’ndan Naci Kaya ile konuştu.
‘Bu bildiriyle rejim teşhir edilmiştir’
Yeşiller ve Sol Gelecek Parti Eş Sözcüsü Sinan Tutal, değişik kesimler tarafından hazırlanan bildirinin önemine değinerek, bu bildirilerin ilk olarak 12 Eylül 1980 darbesine karşı “Aydınlar Dilekçesi” ile başladığını hatırlattı. 12 Eylül darbesine karşı hazırlanan dilekçenin o dönemde de ciddi ses getirdiğine dikkati çeken Tutal, bu tarz bildirilerin “baskıcı rejimleri teşhir etme anlamı” teşkil ettiğini belirtti. “Bu nedenle ‘Aksaçlı’ların bildirisi sivil görünümlü totaliter AKP rejimini teşhir etmek için önemli bir örnektir” diyen Tutal, “Bildiriye çok değişik kesimlerden insanların imza atması da aslında ülkemizdeki demokrasi açlığının ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu gösteriyor. Mevcut iktidarın askeri diktatörlüğünü aratmayan siyasi çizgisi değişik kesimlerin itirazı bildiriyi daha da anlamlı kılıyor” diye konuştu.
Çözümün anahtarı HDP’de
Söz konusu bildirinin aynı zamanda AKP yönetimine karşı biriken öfkeyi de gösterdiğini söyleyen Tutal, “Bu tepkinin de yalnızca tanımış insanlarca değil, toplumun genelinin sahip çıkması gereken talepler olarak görüyoruz” dedi. Bildirideki “demokrasi ittifakı” çağrısını da değinen Tutal, “Demokrasi ittifakı yerel seçimlerde bir şekilde gerçekleşmiştir. Büyükşehir belediyelerinin AKP elinden alınıp, CHP’ye geçmesinin anahtarı demokrasi ittifakıdır. Bu da HDP’nin mücadelesi ile mümkün olmuştu. Bundan sonraki süreçte de demokrasi ittifakına daha çok ihtiyaç var. Aydınlar ve yazarlar yerel seçimlerde gerçekleşmiş ve başarıya ulaşmış olan demokrasi ittifakının önümüzdeki dönemde de daha da genişleyerek büyümesine işaret ediyor” şeklinde konuştu.
ESP: Bildiri çıkmaza karşı bir arayışın çağrısıdır
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü ise, bildiriyi ülkenin içinde olduğu çıkmaza karşı bir “arayış” çabası olduğunu söyledi. Bildirinin bazı yönlerinin tartışılması gerektiğini dile getiren Tümüklü, “Demokrasi ittifakı çağrısı önemli ama daha somut ve daha sonuç alıcı olmalıydı. Sonuçta demokrasi ittifakının muhatabı kim? Çok net bir şekilde bunun muhatabı Kürtler. Bunun muhatabı İstanbul Sözleşmesiyle geleceği güvencesizleştirilmeye çalışılan kadın mücadelesi. Muhatabı Türkiye ve Kürdistan’da adalet arayışında olan değişik kesimler, ekonomik krizlerle boğuşan işçi sınıfı ve geleceği belirsizleştirilen gençler. Bu anlamıyla belirsiz çağrılardan ziyade daha somut alıcı çağrılar yapmak önemli” değerlendirmesinde bulundu.
Yaşanan durumlarda CHP’nin çok özel bir rolü vardır
“Demokrasi ittifakı gibi sandık ittifakı çağrıları bizim gibi faşist ülkelerde güvence altında değil” diyen Tümüklü, HDP belediyelerine iki defa atanan kayyımları ve iptal edilen 31 Mart İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerini örnek gösterdi. Bildirinin, rejimin en kritik anlarında bekasını sağlayan CHP’nin “burjuva siyasetini” ve onun tarzının ıskalamasını eleştiren Tümüklü, “Bu anlamıyla ‘Aksaçlı’ların bildirisinde bu eksiklikleri özellikle vurgulamak gerekiyor. Çünkü ülkedeki faşist rejimin inşa edilmesi ve geliştirilmesinde CHP’nin çok özel bir rolü oldu” diye belirtti.
Tümüklü, şöyle devam etti: “Mevcut rejimden kurtulmanın reçetesini gençlik örgütleri ve kadınların ortak mücadelesi bize sunuyor. Demokrasi ittifakı arıyorsak; bunun yolu ve mücadelesi gençlerin ve kadınların sokak mücadelesinde görülebilir. Öbür türlüsü hep muğlaktır. Bugün için gündemimizde ne var. Türkiye’nin faşizmden kurtulması var. O zaman faşizme karşı mücadele eden herkesin bir çatı etrafında birleşik mücadelesidir. Öbür türlüsü iyi niyet çabasından öteye geçmeyen bir nokta olmayacak.”
Çağrılar bu kötü gidişatı durduramıyor
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce de, “AKP-MHP eliyle inşa edilmekte olan faşizme karşı demokrasiyi, barışı, özgürlüğü savunan bütün çabalar, bu süreçte çok daha büyük bir önem ve anlam ifade ettiği için bildiriyi destekliyoruz” dedi. Gerek siyasi partiler, gerek emek ve meslek örgütleri gerekse de aydın, yazar ve sanatçılar defaten benzer çağrılarda bulunduklarını anımsatan Yüce, çağrı yapmanın kötü gidişatı durdurmaya yetmediğini vurguladı. Yüce, “Şimdi yapmamız gereken şey bu çağrılarda işaret ettiğimiz değerleri halk içerisinde ve sokakta da savunmak olmalı. Örneğin; bu yüz imzacı keşke bir demokrasi yürüyüşü başlatabilseler. Seslendikleri bütün kesimleri bu yürüyüşe destek olmaya çağırabilseler. Ya da böyle bir demokrasi yürüyüşünün gerçekleştirilmesi için ülkenin bütün demokrasi güçlerini somut bir plan etrafında toplayacak bir çalıştaya ön ayak olsalar” diye konuştu.
Söz varsa eylemde olmalı
“Sözün özü; artık ‘çağrı’ yapmaktan ‘yapmaya’ geçmek zorunda olduğumuz kritik döneme geldik” diyen Yüce, şöyle devam etti: “Bu süreçte ya her şeyi göze alıp faşizmin ilerleyişini durduracağız ya da faşizm bir daha ses çıkartmamamız için bizleri boğacak. Esasında bunun nasıl yapılabileceğine ilişkin kadınlar haftalardır sokaklarda somut bir pratik ortaya koyuyorlar. İstanbul Sözleşmesinden geri adım atma planına karşı kadınların gösterdiği yaratıcı ve kararlı direniş toplumun bütün kesimlerine örnek olacak nitelikte. Yarın ya da bilinmez bir gelecekte değil, bugün, beklemeden, bu çağrıya uygun bir pratiği kim sergiliyorsa ona sahip çıkmak, sesimizi onun sesine katmak zorundayız. Unutmayalım ki faşizmin en sevdiği kesim ‘hele biraz bekleyelim bakalım’cılardır.”