HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, İsrail ile ticaret hacminin arttığını hatırlattı ve AKP’nin Filistin politikasını eleştirdi. Temelli, ‘İsrail’in Filistin’e ördüğü duvarlar Türkiye’den giden çimento ile yapıldı’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş İl Örgütü, “Özgürlükte ısrarcı, mücadele de kararlıyız” sloganıyla 3. Olağan Kongresi’ni yaptı. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli de kongreye katıldı.
Burada yaptığı konuşmada AKP’nin İsrail devleti ile içine girdiği ticari anlaşmaları ve ticaret hacmini eleştirdi.
Temelli, ‘İsrail Filistin’e büyük büyük duvarlar örüyor. Hani bizim sınıra örülen duvarlar var ya ondan da yüksek duvarlar örüyorlar. Filistin halkı o duvarların arkasında aç, yoksul, İsrail devletinin şiddetine maruz kalıyor. O betonlar nasıl örülüyor derseniz. Türkiye’de giden çimento ile örülüyor. AKP iktidarı döneminde İsrail ile ticaret hacmi 10 kat artmış. ‘Çimento satıyoruz, para kazanıyoruz’ diyorlar.’ dedi
Kongrede İl Eşbaşkanı Aynur Saruca’nın kısa konuşması ardından Eş Genel Başkan Sezai Temelli konuşmaya başladı.
Konuşmasına il örgütünde çalışan ve emek veren herkese teşekkür etmekle başlayan Temelli, seçilecek yeni yönetime başarılar diledi. HDP’nin büyük kongresinin büyük bir değişim ve dönüşüm sürecine tanıklık edeceğini dile getiren Temelli, Ankara’da on binlerin yan yana gelerek, HDP’nin direnişini ortaya koyacağını söyledi.
Sezai Temelli’nin konuşmasından satır başları şöyle:
“Geçen hafta gerçekleştirdiğimiz konferansta bir kararlılığı hep beraber dile getirdik. Dedik ki şimdi demokrasi ittifakı zamanı. Bu gidişatı durduracak olan şey bir demokrasi ittifakıdır. Neden mi? Çünkü herkes bu iktidardan muzdarip, herkes itirazını dile getiriyor, herkes değişim istiyor. Bu nasıl olacak, demokrasi ittifakı ile olacak. Farklı yerlerdeki tüm mücadeleleri bu siyasetle bu özlemle buluşturacağız. Bu mücadele zemininde yan yana geleceğiz, mücadelemizi örgütleyeceğiz demokrasi ittifakını ayağa kaldıracağız. İktidara öyle yürüyeceğiz.
‘Bu sistem zorba’
Çünkü Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi, uydurma sistemdir. Uydurma olduğu için de zorbalıkla ayakta duruyor. Şiddetle, zulümle ayakta duruyor. Elindeki şiddet mekanizmaları yetmemiş şimdi koruculuğu modernize ediyor, kentlere taşıyor, bekçiliği getiriyor.
Bekçilerin beline silah takacak, mahallelerde terör estirecek. Tıpkı korucuların Kürdistan’da estirdiği terör gibi. Bu terörü kentlere, mahallelere, sokaklara taşıyacak. Çünkü Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi zorba sistemidir. Bu zorba sistemi sözde kolluk gücü, özde paramiliter güçlerle ayakta tutmaya çalışacak.
O yüzden bu sistem yıkılmalıdır. O yüzden yerel demokrasi ile güçlendirilmiş parlamenter sisteme bir an önce geçilmelidir. Eğer bunu başaramazsak bu zorbalık her yeri kaplamaya devam edecek. O yüzden yeni bir iktidara ihtiyaç var, HDP iktidarına ihtiyaç var.
Demokratik Cumhuriyet vurgusu
Adalet için istiyoruz, bütün meselelerimizi çözmek için istiyoruz. Toplumsal, siyasi barış için, iktisadi barış için istiyoruz. Eğer bunları var edemezsek bu kayyımcı cumhuriyet ayakta durmaya devam eder. Buna son vermenin yolu cumhuriyeti demokratikleştirmekten geçiyor. Bunu var etmenin yolu demokratik ulus anlayışından geçiyor. Bunu var etmenin yolu radikal demokrasi mücadelesinden geçiyor.
Demokratik çözümden, demokratik anayasadan geçiyor. Bu yüzden de biz bu fikriyatı örgütlemeli ve iktidara taşımalıyız. Halkın ihtiyacı, toplumun özlemi budur. Bunu var etmeye çalışıyoruz. Demokratik çözüm, onurlu bir barış, demokratik cumhuriyet için mücadeleyi yükseltiyoruz.
Bu mücadeleyi de tabii ki bu fikriyat etrafında ilmek ilmek örmeye devam ediyoruz. Nerede olursak olalım bu mücadeleyi bu amaçla büyütüyoruz
‘Tecrit bu hukuk sisteminin adı’
Bu ülkenin öncelikle ihtiyaç duyduğu şey adalettir. Bu ülkede hukuk yok, adalet yok, yargı yok. Buna dur demenin zamanı gelmiştir. En büyük adaletsizlik tecrittir. Bu ülkede mutlak tecrit var. Tecridin olduğu yerde adaleti var etmek mümkün değildir, adaletten bahsetmek mümkün değildir.
Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit bir hukuk sistemidir. Bu hukuk sistemi; hukuk devletini, insan haklarını, temel hakları yok sayan OHAL’in hukuk sistemidir. Bütün referansını tecritten alır. O yüzden de tecrit son bulmalıdır. Tecrit son bulmadığı sürece bu ülkede insan hakları daha kötüye gidecektir. Zaten öyle olmadı mı? Son 5 yıla bakın.
Betona gömdüler
Bunlar insanların ekmeğine, aşına çökmüş bir iktidardır. Tüm kaynakları Saray’ın saadeti için, yandaş müteahhitleri için harcarlar. Şu Muş Devlet Hastanesi’ne gidin bir tane uzman doktor bulamazsınız. Nerede bu sağlığa ayrılan kaynaklar? Şehir hastanelerinde yani betonlarda. Betona gömdüler bütün kaynakları, hasta garantisi verdiler, insanları hasta ettiler. Durum budur. Bu iktidarın aslında karnesi budur.
Bu iktidardan bu yüzden kurtulmak zorundayız. Muş’un, Kürt halkının yoksulluğunu son vermek istiyorsak bu iktidardan kurtulmalıyız. Kentimizi biz yönetmeliyiz. Halklar, emekçiler, kadınlar yönetmeli. Kendi hakları ve ihtiyaçları için ortak zenginliği hakça, adaletçe paylaşacak bir düzen kurmalıdır.
Deprem vergileri tartışması
Elazığ depremi geliyorum dedi geldi. İstanbul depremi de geliyorum diyor. 99 Kocaeli depreminden sonra ilave vergiler alındı. Bu vergiler için dendi ki buradan bir kaynak yaratacağız, deprem bölgelerinde yapacağımız. Yatırımlarla büyük felaketlerin önüne geçeceğiz.
Şimdi çıkıyor millete ahkam kesiyor, ‘Kaynağı nerede kullanmak gerekiyorsa orada kullandık’ diyor. İşte Elazığ bunu gösterdi. Yarın İstanbul da bunu gösterecek.
Van da bunu göstermişti. Van depremi ile mücadele etmiş, o depremden sonra kenti ayağa kaldırmış! Bekir Kaya’yı Silivri’ye gönderiyorsun o kaynakları Saray’a harcıyorsun. Yalan söylüyorsun. Halkın kaynaklarını hiçbir zaman toplumun gerçek ihtiyaçları için kullanmadınız.
Diyanet İşleri Başkanı’nın söylemeleri
Durum çok vahim. Diyanet İşleri Başkanı çıkıp, ‘Deprem kıyametin alıştırmasıdır’ diyor. Bu ülkenin inananlarıyla dalga geçiyor. Böyle bir ayet mi var? Sen ne biçim bir insansın ki böyle bir uydurma açıklama yapıyorsun. TOKİ çalışıyor faizlerle ilgili fetva veriyor, deprem oluyor Saray’ı kurtarmak peşinde. Erdoğan Ankara’ya Saray yaptı ya Diyanet İşleri Başkanı da kendisini şeyhülislam sanıyor. Osmanlı’da da böyleymiş, saray ne kadar sıkışsa halka verirler fetvayı kendileri götürürler sefayı.
‘İsrail ile ticaret hacmi artıyor’
Şimdi Filistin halkına sahip çıktılar. Bu konuda da ahkam kesiyorlar. Biliyor musunuz İsrail devleti Filistinlileri gettolara mahkum ediyor, duvarların içinde yaşamaya mahkum ediyor. Büyük büyük duvarlar örüyor. Hani bizim sınıra örülen duvarlar var ya ondan da yüksek duvarlar örüyorlar.
Filistin halkı o duvarların arkasında aç, yoksul, İsrail devletinin şiddetine maruz kalıyor. O betonlar nasıl örülüyor derseniz. Türkiye’de giden çimento ile örülüyor. AKP iktidarı döneminde İsrail ile ticaret hacmi 10 kat artmış. ‘Çimento satıyoruz, para kazanıyoruz’ diyorlar. İşte o çimento ile o duvarlar örülüyor. Madem sen İsrail devletini kınıyorsun o zaman İsrail ile tüm anlaşmaları askıya al.
Tamamıyla göz boyama. Geçmişte Mavi Marmara’da olduğu gibi bugün de aynı göz boyamayı devam ettiriyorlar.
İdlib’de yaşananlar
Libya’da çözümün nereden geçeceği belli ama çeteler üzerinden kışkırtma peşinde bir dış politika var. Suriye’de, Serekaniye’de, Afrin’de yapılan tüm vahşet ortada. İdlib meselesi şimdi önümüzde. İdlib için gözyaşı döküyor. Kim müsebbibi? El Nusra’yı kim destekledi? IŞİD çetelerini kim destekledi? O çetelerden ÖSO’ları, SMO’ları kim yarattı? Böyle dış politika olmaz.
HDP olarak bizim dış politika ilkemiz Türkiye’de demokrasi, bütün komşularımızda demokrasiden geçer. Böyle bir dış politikayı var etmek için de bir an önce bu iktidardan kurtulmalıyız.
Temelli’nin konuşması ardından tek liste ile gidilen seçimde HDP İl Eşbaşkanlığı’na Sibel Genç ve Abdulbarih Yiğit seçildi
Haber Merkezi