Geçtiğimiz gün Bakan Kurum sosyal medyada yaptığı duyuru ile iklim mücadelesi kapsamında alınan 217 kararı duyurdu. Davul zurna ile yapılan Şura’nın sonuç bildirgesi olan kararlar da her şeyin sermaye çıkarına göre olduğu anlaşılıyor
Yusuf Gürsucu / İstanbul
AKP iktidarı ‘İklim Kanunu’ hazırlığı kapsamında 21 Şubat 2022 ila 25 Şubat 2022 tarihlerinde Konya’da hazırlık toplantısı yapılan Şura’nın sonuç bildirgesi yayınlandı. Konya’da yapılan Şura’da daha önce açıklanan ‘Ulusal Katkı Beyanı (NDC) ve Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi ve Eylem Planı’ın tamamlanması amaçlanıyordu. Şura’da, Türkiye’nin iklim değişikliği vizyonunu, gelişen ve değişen koşullar çerçevesinde yeniden ele alarak ‘yeşil dönüşüm’ anlayışını ortaya koymak amacıyla gerçekleştirildiği belirtilirken, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedefleri doğrultusunda stratejik hedeflerin belirlenmesi, iklim Kanunu ve iklim konusunda geliştirilecek mevzuata katkılar ele alınmıştı.
Yeşil finansman!
İklim Şura’sının başlıca hedefi olan ‘yeşil finansman ve karbon fiyatlama’ alanında toplam 7 toplantı gerçekleştirilirken, yapılan ‘Uluslararası Finansman Paneli’nde Türkiye’de yeşil finansman kaynakları ve etkin kullanımı, finansman kaynaklarının ve araçlarının çeşitlendirilmesi, finansal sektör ve sürdürelebilirlik konular konuşuldu. Aynı günkü bir diğer toplantı ise Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyonu hedefi ve yeşil kalkınma politikası üzerine olurken, iklim zirvelerinin ‘tek’ hedefi olan ‘emisyon ticareti’ biricik hedef olarak Şura’da tartışıldı.
Kurum’dan gelen ‘müjde’
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişimi Bakanı olan Murat Kurum, geçtiğimiz gün sosyal medya da yaptığı paylaşımda, “Hayatımızın her boyutunu kuşatan alanlar da dönüşümü gerçekleştireceğiz” sözleriyle sonuç bildirgesinin ‘müjdesini’ verdi. Kararların uygulanması noktasında bir takvim içermeyen ve iklim kriziyle mücadelede ‘yol haritası’ olarak nitelendirilen sonuç bildirgesinin Şura’da alınan 217 kararı kapsadığını belirten Bakan Kurum, “İklim Uyumlu Şehirler, İklim Dostu Tarım, Kuraklık Eylem Planı, Çevreci ve Temiz Ulaşım Ağı, Yeşil Enerji, Yeşil Ekonomi ve İklim Eğitimi ve emisyon ticareti ile karbonun fiyatlandırılması gibi başlıklar öne çıkıyor.
Yeni avanta yolları
Yayınlanan kararların 76’sını ulaştırma, sanayi, tarım, yutak alanlar, atıkların azaltılması; 34’ünü bilim ve teknoloji; 21’ini yeşil finansman ve karbon fiyatlama; 20’sini iklim değişikliğine uyum; 24’ünü yerel yönetimler; 42’sini de sağlık, eğitim, adil geçiş, iklim adaleti ve iklim göçü başlıklarından oluştuğu görüldü. Kömür yakımı ve termik santrallerden çıkışı içerecek her hangi bir başlkı raporda yer almazken, doğalgaz ve nükleer de üretimlerin arttırılmasının yer alması dikkat çekici. Konya’da davullu zurnalı yapılan İklim Şurası’nın tek hedefi ‘yeşil finansman ve karbon fiyatlama’ ile İklim zirvelerinin de ‘tek’ hedefi olan ‘emisyon ticareti’ başlıklarıydı. Türkiye’nin Paris iklim Anlaşmasını imzalamasında biricik motivasyonu neyse şuranın amacı da aynıydı; yeni avanta yolları yaratmak.
Banka uyardı AKP yaptı!
Karbon vergisinin uygulandığı ülkelerdeki şirketler, üretim faaliyetlerinde sebep oldukları sera gazı emisyonlarının ve çevreye verdikleri zararın tazminatı olarak belirlenen vergi miktarını ödemekle yükümlü tutuluyor. Karbon vergisi, ETS’den farklı olarak devletin karbon fiyatını ve piyasadaki emisyonların miktarını belirlediği bir sistem olarak ele alınıyor. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, geçtiğimiz yaz Türkiye’deki işletmeleri CBAM kapsamında yıllık 750 milyon euroya kadar ek masraflarla karşılaşabilecekleri konusunda uyarmış ve AKP iktidarını da Paris Anlaşması’nı onaylamaya, emisyon ticareti sistemi kurmaya ve net sıfır emisyon hedefleri belirlemeye çağırırken, AKP iktidarı denileni hemen gündemine aldı.
İklim zirveleri algı için!
Avrupa merkezli iklim çalışmaları yapan E3G adlı düşünce kuruluşu, 2015’teki Paris Anlaşması hedefinin yeni kömür santrali projelerinin dünya genelinde yüzde 76 azaltılması kararına karşın bu taahhütlerin hayata geçirilmediğini gösteren veriler yayınlanmıştı. Kömürden çıkmak yerine kömürlü santrallerin artış gösterdiği ve ne son Ukrayna Rusya savaşı sürecinde Avrupa kömüre geri dönerken Nükleeri ve doğalgazı ‘yeşil’ sınıfına alması dikkat çekerken Türkiye’nin de eli rahat biçimde aynı çizgide hareket ederken ‘iklimle’ mücadele ediliyormuş algısı yaratılmaya çalışılırken, kapitalist ülkelerin zirvelerde aldığı kararlardan doğan yükümlülükleri ‘karbon vergisi’ üzerinden halklara ödetme peşinde.
Lider ülke ilanı
AKP iktidarının ‘yeşil’ süslemeli yeni ticari alanların peşine düşerek ‘emisyon ticaretini’ yüceltmesi durdukları yer açısından doğru bir adım. Bu ‘doğru’ adım çerçevesinde bir araya gelen, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, bakanlıktaki ikili görüşme sonrası yapılan ‘AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı’nın ardından ortak basın toplantısı düzenlemişler ve Bakan Kurum bu konuda lider ülke olacaklarını ilan etmişti.
‘Yeşil finansman’
Bakan Kurum basın toplantısında, “Yapacağımız İklim Kanunu ile 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda adımlarımızı atacağız. Sektörlerimize finansal desteklerin de içinde olduğu, yine emisyon ticaret sistemi ile karbon fiyatlandırma sistemiyle de kirletenin ödediği, az kirletenin ödüllendirildiği bir süreci yürütüyor olacağız” dedi. Kurum, “Yeşil finansmanın artırılması, yeşil yatırımlarla bu noktada buluşması için de Türkiye’nin yeşil taksonomisini oluşturuyoruz. Projelerimize desteğini ve iş birliğini artırması gerektiğini de değerli dostuma ifade ettik” diye belirtmişti.
—
Kapitalizm ömürünü uzatma peşinde!
Kapitalist birikim sürecinin bir parçası olarak oluşturulan karbon piyasaları, kapitalizmin yarattığı iklim sorununu karbonun fiyatlandırılması yoluyla ölçülebilir bir şeye indirgeyerek çözülebileceğini iddia ederken, aslında sermaye için yeni bir pazar alanı yaratıldı. Yaratılan bu pazar ise zirveler eliyle tüm dünyaya dayatılmaya devam ediliyor. Bu yolla insanlığın ve yaşamın tüm bileşenlerinin temel elementlerinden biri olan temiz hava karbon-emisyon ticareti yoluyla bir meta haline getiriliyor. Bugüne kadar metalaştırılamamış ve yaşamın elinde kalan tek doğal müşterek olan atmosferimiz yeni adımlarla piyasalaşıyor.
Net sıfır emisyon!
İklim zirvelerinin başlıca hedefi olan Net Sıfır Emisyon, kapitalizmin büyüme sürecinin önemli kilometre taşlarından biri olarak gündeme geldi. Bu hedefi daha iyi anlamak için bir örnek gerekli. Yatağan Termik Santrali ‘hibrit’ üretime geçeceği ve bu amaçla güneş tarlası oluşturacağını duyurmuştu. Net sıfır emisyon; karbonla üretim yapanı ‘kirleten öder’ bağlamında vergiye tabi tutarken, Yatağan patronunun ‘güneş enerjisi’ santralini kurmasıyla ödüllendiriyor. Ortaya konan ‘net sıfır emisyon’ hedefi cezanın ödülle karşılanması ile kirletenin kirletmeyenden kredi satın almasını düzenleyen ve kirletirken kazanmaya devam edilen ticari bir mekanizmadan başkaca bir şey değildir. “Yenilenebilir’ enerji yatırımlarının büyütülmesi halinde, enerji ihtiyacının buradan karşılanmasıyla iklim değişimi önlenir” yalanına inanmak için ya kapitalizmin ne olduğunu bilmiyor olmak ya da kapitalizmin hizmetinde bulunmak gerekiyor.
Emisyon ticareti
İklim kriziyle mücadele etmek ve İklim Yasası’nın gereklerini yerine getirmek amacıyla olduğu iddia edilen, ‘Emisyon Ticaret Sistemi’ (ETS) ve karbon vergisi Avrupa Birliği’nin iklimle mücadele planlarının temelini oluşturuyor. Karbon fiyatlandırması için tanımlanan iki farklı piyasa aracı olan karbon vergisi ve emisyon ticaret sistemi, halihazırda birçok ülkede uygulanıyor ve bu iki piyasa aracı birbirlerini tamamlayıcı nitelik taşırken, AB’nin çevre politikasının en temel ilkesi olan, ’kirleten öder’ mekanizması ise tüm ülkelerde uygulamaya sokularak sermayeye yeni birikim alanları yaratılırken, iktidar tarafından açıklanan Şura sonuç bildirgesi de aynı amacı taşıyor.
Her şey yalan!
İklim değişimi, dünya da yaşanan ekolojik krizin sadece sonuçlarından biri olduğu gerçeği unutulmamalı. Bir yandan doğal alanlar; madenlere, tarım alanları; endüstriye, tüm sular; enerjiye bağlanma süreci aralıksız sürerken, iklim masalları eşliğinde kapitalizm nihayete ermiş olan ömrünü uzatmak ve bu süreçte halkları da yedeklemek esas amaçlarıdır. Kapitalizmin aşırı üretimleri ne yolla sürdürülürse sürdürülsün hammadde deposu olarak gördüğü ve başkaca bir değer yüklemediği doğanın sömürüsü asla ortadan kalmayacağı gibi bu durumda insan dahil tüm canlıların yaşam hakkı yok edilmeye aralıksız devam edilecek. Ayrıca bugün net sıfır emisyon, emisyon ticareti, karbon fiyatlandırılması gibi uygulamalar sermayenin çıkarlarına olan uygulamalar olduğu çok net görülürken, ne ekolojik krize ne de iklim krizine hiçbir yararı olmayacağı ise bilinen acı gerçek.