20 yıllık AKP iktidarı döneminde 978 kişi cezaevlerinde yaşamını yitirdi. Tahliye edildikten sonra yaşamını yitiren 80 yaşındaki Kazım Kalbişen’in torunu ve avukatı Beritan Kalbişen, ‘Bir hastadan mahpus yaratan sistem var’ dedi
Ağır sağlık sorunlarına karşı yaşam mücadelesi veren hasta tutuklular, ölüm eşiğinde olmasına rağmen Adli Tıp Kurumları’nın (ATK) verdiği raporlar nedeniyle tahliye edilmiyor. Birçok tutuklu savcılık, ATK ve hastane üçgeninde ölüme mahkum edilirken, birçok tutuklu da tahliye olduktan kısa bir süre sonra yaşamını yitiriyor. Yüzde yüz engelli raporuna rağmen tutuklanan 80 yaşındaki Kazım Kalbişen de ölüm aşamasında tahliye edildi.
Muş’un Malazgirt ilçesine bağlı Tetergazî köyünde yaşayan Kalbişen, hakkında “örgüte yardım etmek” iddiasıyla açılan dava kapsamında 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Kalbişen’in cezası, 78 yaşında olduğu 4 Haziran 2020’de Yargıtay tarafından onandı. Kalbişen, 3 Temmuz 2020 tarihinde evinin bulunduğu Gebze’de gözaltına alınmak istendiği sırada fenalaşması üzerine hastaneye kaldırıldı. Kalbişen’in hastanede tedavi altında olduğu sürede cezanın ertelenmesi için yapılan başvurular reddedildi. İleri derecede kalp hastalığı, KOAH, hipertansiyon rahatsızlığı bulunan ve hastalıklarından dolayı yüzde yüz engelli raporu olan Kalbişen, polis baskısıyla taburcu edilerek 10 Temmuz 2020’de cezaevine götürüldü. ATK’nin verdiği rapor sonucu 7 Eylül 2020’de cezası 2 yıl ertelenen Kalbişen, 24 Temmuz’da yaşamını yitirdi.
Kalbişen’in hem torunu hem de avukatı olan Beritan Kalbişen, dedesinin yaşadıklarını ve hasta tutuklulara yönelik hukuksuzlukları MA’dan Eylem Akdağ’a anlattı.
3 cezaevi ve 17 saat işkence
Dedesinin 2013 yılından bu yana felç, KOAH, hipertansiyon, kalp yetmezliği gibi birçok hastalığının olduğunu kaydeden Kalbişen, 2015 yılında da yüzde yüz engelli raporu verildiğini söyledi. Bu rapora rağmen Yargıtay’ın hapis cezasını onadığını dile getiren Kalbişen, “Temmuz ayına geldiklerinde dedemi almaya çalıştılar ancak kolluk gelince dedem fenalaştı. Ardından Gebze Fatih Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Bir hafta yoğun bakımda kaldı. Değerleri çok düşmüştü. Bir hafta kaldığı sürece kolluk sürekli yanındaydı. Kolluk ‘Alalım hapishaneye götürelim, bizden çıksın mantığıyla’ yaklaşıyordu. Alelacele bizden de gizlenerek hemen taburcu edildi. Ambulansla Fatih Hastanesi’nden Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ne götürüldü. Kocaeli Cezaevi İnfaz Kurumu dedemi kabul etmedi, ‘Bu mahpusu alamayız’ dedi. Sonrasında Kocaeli 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürdüler. Tabi bunların arasında baya bir mesafe var. Ve dedem sürekli ambulansla oradan oraya gönderildi. ‘Her gören ne işi var burada’ diyordu. Dedemin sol tarafı tamamıyla felç ve ambulansta da onu sabitlemek için ayağından kelepçeliyorlardı. Sonrasında Kocaeli 2 No’lu da almadı. Kocaeli 1 No’lu T Tipi’ne koydular ve sonrasında ise İzmit Seka Devlet Hastanesi’ne sevk ettiler. Buranın mahkum koğuşunda kaldı. Yaklaşık 17 saatlik işkence bu şekildeydi. Politik tutuklu olması nedeniyle ağır işkencelere maruz bırakıldı. Adeta ölüme davetiye gönderdiler o süre boyunca” diye belirtti.
Tahliye edildi ama…
3 aylık mahkum koğuşunda kaldığı süre içerisinde de ATK süreçlerinin başladığını kaydeden Kalbişen, “En nihayetinde tahliye kararı gelmeden yoğun bakıma kaldırıldı. Dedem tahliye edildi ama taburcu edilmedi. Belki de hasta mahpusların durumunu özetleyen şey bu. Taburcu edilmemiş hastaların tutukluluğa mahkum edilmesi. 1 hafta boyunca yoğun bakımda tek başına kaldı, yanında refakatçiye izin verilmedi. Bir hafta sonrasında 15 kilo vermiş bir şekilde taburcu edildi. Kendini toparlaması 2-3 ayı buldu” diye anlattı.
Kalbişen, hasta tutukluların ölüme terk edilmesine karşı toplumun ses yükseltmesi gerektiğini vurguladı.
978 tutuklu yaşamını yitirdi
Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yer alan habere göre Türkiye Cezaevlerinde toplam 314 bin 502 tutuklu ve hükümlü var. İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) göre ise 604’ü ağır olmak üzere en az bin 605’i hasta ve cezaevlerinde kalamayacak durumda. Hasta tutsakların birçoğu hijyenik koşullar olmadığı, yeterli beslenemediği ya da tedavisi engellendiği için yaşamını yitiriyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den beri gözaltı ve cezaevlerinde toplamda 978 kişi sağlığa erişim hakkının gasp edilmesi, hak ihlallerine karşı başlatılan açlık grevleri, ölüm oruçları sonucu ya da ‘intihar etti’ denilerek yaşamını yitirdi. Yıllara göre cezaevinde çeşitli nedenlerle yaşamını yitirenlerin bilançosu sırasıyla şöyle: 2002: 31, 2003: 20, 2004: 32, 2005: 18, 2006: 17, 2007: 6, 2008: 46, 2009: 42, 2010: 41, 2011: 41, 2012: 83, 2013: 33, 2014: 50, 2015: 227, 2016: 21, 2017: 22, 2018: 28, 2019: 70, 2020: 60, 2021: 52, 2022: 35
DİYARBAKIR