AKP iktidarı, Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 yılında cezaevlerinde işkenceyi arttırdı. Bu baskı dışarıda çocuklarını kaybeden ailelere de yapılırken, onlarca gazeteci de hukuksuz şekilde cezaevinde. AKP’nin insanlık dışı işkencelere başvuran Esat Oktay Yıldıray’ın ismini bir okula vermesi, 2023’ün özeti oldu
AKP-MHP iktidarı, her yıl olduğu gibi 2023 yılında da Kürtlere karşı geliştirdiği özel savaş politikasıyla ayakta kalmaya çalıştı. Gerek cezaevlerinde yaşananlar olsun, gerek yaşanılanları duyuran gazeteciler olsun saldırmaya devam etti. Ancak ne gazetecileri susturabildi ne de cezaevlerinde yaşanılan işkencelere karşı direnen tutsakları.
2023 yılında cezaevlerinde hak ihlalleri her geçen gün arttı. Cumhuriyetin 100. yılında neredeyse fiziksel, psikolojik baskı ve işkencenin olmadığı tek bir gün bile olmadı. Tutsakların haber alma hakkından, tahliyelerine, içtikleri suya, aldıkları havaya kadar müdahale edildi, tüm hakları gasp edildi. Tutsaklar özellikle aileleriyle görüşmesin diye uzak cezaevlerine sevk edildi, bu cezaevi yolları tutsak ailelerine ölüm oldu. AKP’nin Amed zindanında insanlık tarihinin en büyük işkencelerine imza atan Esat Oktay Yıldıray’ın ismini bir okula vermesi, 2023’ün nasıl geçtiğinin de göstergesi oldu.
Yollar ölüm oldu
“Kürt annesini görmesin” deyimi AKP iktidarı tarafından her defasında pratik olarak karşımıza çıktı. Tutsak aileleri cezaevine gidiş yollarında ömürlerini geçirdi, hala da geçiriyor. Baskı, hak ihlalleri, keyfi ve işkenceye varan uygulamalarla gündemde olan cezaevlerinde, tutuklulara yönelik bir cezalandırma yöntemi olarak tüm yıl devam etti. Tutuksakların uzak kentlerdeki cezaevlerine sevk edilmeleriyle aileleri de cezalandırılıyor. Ekonomik olarak zorlandıkları için uzak kentlere görüşe gidemeyen ailelerin yaşadıkları mağduriyete birde trafik kazaları ekleniyor.
18 Ağustos’ta Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan oğlunun ziyaretine giden Garibe Aslan, cezaevi dönüşünde meydana gelen kazada yaşamını yitirdi. 23 Ağustos’ta ise Bayburt M Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Fecriye Benek’in ailesi görüş için cezaevine giderken Meletî’de kaza yaptı. Mersin’den Bayburt’a giderken meydana gelen kazada Benek’in kardeşleri Emine Özgür ve Meryem Benek yaralandı.
Bir işkence yöntemi: Kutu içinde cenaze
Yıllarca kaybettikleri çocuklarının mezarı olsun diye bir haber bekleyen aileler, AKP iktidarının türlü işkencelesiyle bu yıl da karşılaştı. ATK’nin işkencesiyle başlayan bu süreç daha sonra tüm raporlar çıkmasına rağmen cenazelerin kimsesizler mezarlığına gömülmesiyle sürüyor. Yıllar geçtikten sonra da cenazeler kargoyla bir kutu içerisinde ailelere teslim ediliyor. Agit İpek, Yılmaz Uzun, Güler Özbay, Hakan Aslan ve son olarak da Menfiyat Elçiçek’in cenazeleri bir kutu içerisinde ailelerine teslim edildi. Bu cenazelerin defin işlemleri de türlü engellemelerle karşılaşılarak gerçekleşti. Cami imamının getirilmemesi, cenaze aracı verilmemesi, abluka altında defin buna sadece birkaç örnek olarak karşımızda duruyor. Aileler bunun bir işkence yöntemi olduğunu söyleyerek, mücadeleye devam edeceklerini vurguluyor.
Tutsakları ölüme sürüklediler
AKP-MHP iktidarının özel savaş politikası, cezaevlerinde siyasi tutsaklar için de sürdürülüyor. Neredeyse her cezaevinde tutsaklar üzerinde tecrit, baskı, işkence artıyor. Hasta tutsaklar ya tedavi edilmediği için daha kötüye gidiyor ya da “cezaevinde öldü” denilmesin diye ölüm döşeğinde tahliye ediliyor.
Son olarak Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutsak bulunan 30 yıllık ağır hasta tutsak Cemal Tanhan’da ölüme sürüklendi. Tüm başvurulara ve tepkilere rağmen Tanhan ölüm döşeğinde tahliye edildi ve kaldırıldığı hastade 43 gün sonra hayatını kaybetti.
İlk değil
Cemal Tanhan, ölüm döşeğinde tahliye edilen ilk hasta tutsak değil. Ağır hasta tutuklu Abdulhalim Kırtay, 30 yıllık tutukluluğun ardından ölüm döşeğindeyken 22 Mart 2022’de tahliye edilmişti. Tahliye olduktan 51 gün sonra ise sabah yaşamını yitirdi. 39 yaşındaki hasta tutuklu Turgay Deniz’de tahliye olduktan kısa bir süre sonr yaşamını yitirdi. Hasta tutsak Nevzat Çapkın tahliye olduktan 8 ay sonra yaşamını yitirdi. Cezaevlerinde hala yüzlerce hasta tutsak tahliye olmayı bekliyor.
Gazetecilerin adliye mesaisi
Türkiye’de 2023 yılı gazeteciler açısından yine kötü geçen bir yıl oldu. Her ne kadar yıl içerisinde cezaevinde bulunan bazı gazeteciler tahliye olmuşsa da adeta “yerleri boş kalmasın” dercesine yeni gazetecilerin tutuklanarak cezaevine atıldı.
Son olarak 1 Kasım günü yaptığı bir haber gerekçe gösterilerek gözaltına alınan T24 yazarı gazeteci Tolga Şardan ile Özgür Gündem ile dayanışmak amacıyla nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni kampanyasına katıldığı için aldığı ceza onanan Dilşah Kocakaya tutuklandı. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ise hala 63 basın ve medya çalışanıyla birlikte cezaevinde hukuksuz bir şekilde tutuluyor.
Öte yandan gazeteciler türlü baskılara maruz bırakıldı ve haklarında soruşturmalar açıldı. Gazeteciler neredeyse yılın her günü adliye köşelerinde mesai harcadı.
Tutuklu gazeteciler
Yine DFG’nin yayınladığı rapora göre tutuklu gazetecilerin isimleri şöyle: Dicle Müftüoğlu, Ertan Çıta, Ali Aşikar, Aytekin Gezici, Baran Karadağ, Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Uzan, Batuhan Çolak, Celalettin Can, Cengiz Doğan, Çetin Çiftçi, Derya Ren, Devrim Ayık, Dilan Oynaş, Dilşah Kocakaya, Elif Akkuş, Elif Ersoy, Ercan Gün, Erdal Süsem, Erol Zavar, Ferhat Çiftçi, Furkan Güngör, Gültekin Avcı, Hasan Taşar, Hatice Duman, Hüdaverdi Yıldırım, İbrahim Karakaş, İsmail Çoban, Kadir Koç, Kenan Karavil, Mehmet Baransu, Mehmet Gündem, Melih Gasgar, Mektat Algül, Mikail Barut, Murat Çapan, Murat Verim, Mustafa Gök, Mustafa Ünal, Osman Çalık, Özden Kınık, Özlem Seyhan, Recai Morkoç.
HABER MERKEZİ