Roma imparatorluğunda bütün askerler profesyoneldi ve 25 yıl boyunca paralı hizmet görüyordu. Sezar ve imparatorluk döneminde 6 bin kişilik özel askeri kuvvetlere “lejyon” deniliyordu. Fransa’da 10 Mart 1831’de Louis-Philippe döneminde kurulan piyade birliklerine “lejyon” adı verildi. Daha sonraki süreçte Fransa’nın deniz aşırı sömürgelerinde görev yapan yabancı uyruklu ve paralı askerlerden oluşan özel birliklere “yabancı lejyon” denildi. Fransız subaylar tarafından yönetilen, özel eğitimli ve kıyafetli askerlerden oluşan bu birlikler, Cezayir’in bağımsızlık savaşında gaddarlıklarıyla ünlendi. Cezayirli savaşçıların başlarını kesip, ağızlarına kestikleri cinsel organlarını vererek poz veren lejyonlar, bölgede dehşet saçtı. En son Körfez Savaşı’nda kullanılan ve hala 52 milletten 8 bin civarındaki Fransız lejyonu birçok ülkeye model teşkil etti.
Baş kesmek sadece Fransız lejyonlara özgü değildi. İngilizlerin Nepalli Gurka birlikleri de ellerindeki palalarla düşmanların başlarını kesiyordu. ABD’nin Blackwater (Kara su) denen lejyonerleri de Irak’ta işkence ve katliamlar yaptı. Irak ve Suriye’de IŞİD militanları da aynı yolu izledi. Lejyonlardan ve İslam’ın ilk yıllarındaki gelenekten etkilenerek kafa kesmeyi sürdüren IŞİD, İslam cihadı için dünyanın her ülkesinden militan devşirdi. Onlara yüksek maaş, çok kadınla evlilik ve Müslüman olmayan kadınlara cinsel tecavüz hakkı verdi. Onlara cennet vaat ederek birçok militanı canlı bomba olarak kullandı.
ABD’de askeri eğitimli sivil personel ve mühimmat donanımına sahip olan ilk askeri özel güvenlik şirketi Blackwater ise, Pakistan’dan Irak’a, Somali’den Lüblan’a, Suriye’den Türkiye’ye kadar birçok ülkede faaliyet gösteren lejyon tipi bir örgütlenme. 1997’de kurulan ve yaptığı işkence ve katliamlar nedeniyle kısa zamanda yıpranan Blackwater, imaj yenileyerek adını “Academi” yaptı. Şu anda ABD’nin açık ya da gizli siyasi müdahalelerini yaptığı her ülkede faaliyet sürdürüyor. Türkiye’de 2012’de kurulan SADAT (Uluslararası Savunma Danışmanlık Ticaret Şirketi), Blackwater benzeri askeri eğitim veren ve eski TSK mensupları tarafından yönetilen Türkiye’nin ilk ve tek şirketi. SADAT, sivillere askeri ve iç güvenlik eğitimi veriyor ve iktidara milis yetiştiriyor. SADAT’ın kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olan Em. Tuğ. Adnan Tanrıverdi aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlığını yapıyor.
2011’den başlayan Suriye iç savaşında sınır kapılarını açarak Suriyeli mültecileri kabul eden AKP, kısa zaman sonra bu savaşın asli unsuru oldu. Erdoğan, BOP’un eş başkanı sıfatıyla ABD’nin bölgedeki politikalarını hayata geçirmeye başladı. ABD ile Suriye mültecileri için önce “eğit-donat-savaştır” projesine katılan AKP, bu projenin başarısız olması üzerine İhvan’ın koruyuculuğunu üstlenerek her türlü maddi ve manevi destek verdi. Bu süreçte mültecilerden devşirdiği Selefi militanları eğiterek, modern silahlarla donatarak ve yüksek maaşa bağlayarak Türk komutanların emrinde bir tür lejyon birlikleri haline getirdi. Onları Suriye rejimine ve Kuzey Suriye’deki Kürt örgütlerine karşı savaşa sevk etti.
AKP bu yabancı lejyonu Cerablus’ta, Afrin’de, İdlib’de ve Suriye Milli Ordusu adıyla yeniden örgütleyerek Rojava harekatında kullandı. Bu lejyonun bir bölümünü gizlice Libya’ya gönderdikten sonra, İhvancı ve cihatçı Sarrac’ın Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle “Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması” ve “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Anlaşması” imzaladı. Libya’nın 2/3’ni elinde bulunduran Hafter liderliğindeki Ulusal Kurtuluş Ordusu’na karşı Sarrac’ın yardım talebini kabul ederek Libya’ya askeri yardım göndermeye karar vermesinin ardından şimdi de resmi kanallardan gönderecek. Dün Meclis’ten geçen ve son yılların en geniş kapsamlı tezkeresi olan Libya Tezkeresi’ne göre, Libya’ya gönderilecek “askeri gücün sınır, kapsam, miktar ve zamanını” Cumhurbaşkanı belirleyecek..
Son dönemde “ulusal beka” propagandasıyla her yıl (2017, 2018, 2019) Türkiye’yi bir savaşa sokan ve bu savaşlardan beslenerek iktidarını korumaya çalışan AKP, 2020’ye de yeni bir savaşla girdi. Üstelik Kore Savaş’ından beri ilk kez denizaşırı bir ülkenin iç savaşına katılmaya karar verdi. Bölge ülkelerin ve müttefiklerin uyarılarını dikkate almayan AKP bu kez ağır bir bedel ödeyecek. Bizim de 2020 yılı boyunca barış, demokrasi, özgürlük ve adalet şiarları dilimizden düşmeyecek!..