AKP Politik İslamcı bir parti. Başlarda gerçek niyetini gizledi. Politik İslam, 1920’li, 1930’lu yıllarda İngiliz Oryantalistleri tarafından peydahlandı. Amaç, Müslüman coğrafyasındaki anti-kolonlayist, anti-emperyalist, ulusçu, demokratik-sosyalist akımların ve hareketlerin önünü kesmekti. İlk meyvesini Hint yarım-kıtasının Hindistan-Pakistan olarak bölünmesinde verdi… Şimdilerde de emperyalizm hesabına devletleri çökertmenin bir aracı işlevi görüyor. Politik İslam’ın bir toplum projesi yoktur. Dünyayı anlamaktan acizdirler. Laikliğin, demokrasinin, bilimin, sanatın, insanlığın ürettiği ilerici kültürün, kadınların iflah olmaz düşmanı, karanlıkçı, yüzü geleceğe değil, geçmişe dönük bir siyasi harekettir… Taliban’ın dini liderlerden biri, Fransız gazetecinin, “programınız-perspektifiniz nedir, sorunların üstesinden nasıl gelmeyi düşünüyorsunuz” sorusuna, ‘biz insanları öteki dünyaya hazırlıyoruz’ demişti… Söyledikleri ne olursa olsun, yaptıkları ülkelerin varını-yoğunu utanmazca yağmalamak-yağmalatmak, talan etmek, yok etmektir… Aslında bu yazının başlığı AKP’yi anlama kılavuzu da olabilirdi…
- Eski Türkiye: İyi ve güzel olan ne varsa biz yaptık. Biz gelmeden önce hiçbir şey yoktu.
- Milli irade: Bizim iktidarımızla halk iradesi gerçeklik kazandı.
- Yerli ve Milli: Ülkenin varı-yoğu yabancı sermayeye peşkeş çekilmişken, yerlilik ve millilik söyleminin bir karşılığı olabilir mi? Velhasıl gerçek dünyada hiçbir karşılığı olmayan hamasetten başka bir şey değil…
- İmara açma: Verimli toprakları konut, ticaret ve sanayi tesisi kurmak için tarım dışına çıkarmak, betonlamak, asfaltlamak… Ülkenin geleceğini karartmak…
- Turizme açma: Deniz sahillerindeki verimli topraklar üzerine lüks oteller, turistik tesisler inşa etmek.
- Kentsel dönüşüm: Kent yağma ve talanı.
- Sağlıkta dönüşüm: Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, bir kamu hizmeti olmaktan çıkarılması, hastanelerin birer kapitalist işletmeye dönüştürülmesi… ‘Paran kadar’ sağlık demek…
- İmar barışı: İmar yasasına aykırı yapılmış, kaçak, çürük, depreme dayanaksız binalara ‘sağlam’ mührü basmak.
- Varlık barışı: Uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı, vb. yasa ve ahlak dışı yollarla elde edilen paraya ‘itibar’ kazandırmak… Ona ‘milli ekonomiye kazandırmak’ da deniyor…
- Dindar ve kindar gençlik: Toplumun öteki yarısına düşman dinci gençlik.
- ÇED raporu gerekli değildir: AdıÇevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği olan bakanlığın doğa katliamının önünü sonuna kadar açması… Varlık nedenine ihanet etmesi…
- Acele kamulaştırma: insanların toprağına devletin el koyup, sermaye sahiplerine hediye etmesi…
- Ticari sır: Yolsuzluğun/hırsızlığın araştırılmasının, soruşturulmasının önünü kesme bahanesi…
- Helâl gıda: Dinci ticaret erbabının pazar payını büyütmek, palazlandırmak üzere uydurulmuş bir hamaset… Helal sertifikası damgası olan yiyecek ve içecekler…
- KKM (Kur Korumalı Mevduat): Yoksullardan toplanan vergileri zenginlere, para babalarına aktarmak.
- Faiz sebep, enflasyon neticedir: Sermaye sınıfına ve iktidar çevresine kamu kaynaklarını transfer etmek, dinci- gerici taifenin oyunu garantilemek üzere yapılan kapitalist ekonomik mantığa mugayir iktisat politikası tercihi…
- Halkımızı hiçbir zaman enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyiz: AKP’li siyasetçilerin dillerine doladığı kuyruklu yalan… Fakat bu sadece AKP’nin değil, geride kalan dönemde de tüm iktidar sözcülerinin ve politikacıların değişmez sloganı…
- AKP-MHP oylarıyla reddedildi: İçeriği ne olursa olsun, muhalefet partilerinin kanun tekliflerinin, araştırma önerilerinin mutlak surette reddedilmesi. Mesela, okullarda yoksul ailelerin çocuklarına bir öğün yemek verilmesi teklifi gibi… Reddedilme gerekçesi muhalefetten gelmiş olması…
- Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla: Saraydan habersiz hiçbir şey yapamama hali… Mesela orman yangını, sel, deprem gibi acil durumlarda bile müdahale etmek için sarayın talimatını beklemek…
- Bir gece ansızın gelebiliriz: Cumhurbaşkanının daha çok iç kamuoyuna yönelik dış tehdidi…
- İtibardan tasarruf olmaz: Başta Saray olmak üzere, iktidar cenahının yaptığı israfçı harcamaların gerekli ve vazgeçilmez sayılması…
- Türkiye Varlık Fonu (TVF): Ziraat Bankası, Botaş, PTT, BİST, Türksat, Eti Maden, Çaykur, Borsa İstanbul, vb. Türkiye Varlık Fonu’na devredilerek denetim dışına çıkarılması… Tuhaf bir özelleştirme… Aslında Yeni Osmanlıcı AKP’nin bir manipülasyonu… Osmanlı İmparatorluğu’nda iki türlü hazine vardı: Hazine-i Hassa ve Hazine-i Hümayun. Hazine-i Hassa padişahın özel hazinesiydi. Padişah o hazineyi istediği gibi kullanırdı. Ebette Hazine-i Hümayun da Padişaha bağlıydı ama Vezir-i Azam tarafından yönetilirdi… Varlık Fonu’yla Hazine-i Hassa’nın bir versiyonunu devreye sokmak istedikleri anlaşılıyor.
- Dünya bizi kıskanıyor: Aslında refah ve bolluk denizinde yüzen Türkiye’nin dünyanın geri kalanı tarafından kıskanılmaması mümkün değildir. Asgari ücret 5.500 TL, açlık sınırının 7.785 TL, yoksulluk sınırının 25.365 TL ve mutfak enflasyonunun da %137 olduğu, cezaevlerinin gazeteciler, muhalif siyasetçilerle dolu olduğu, yolsuzluğun, ahlaksızlığın, kanunsuzluğun, keyfiliğin istisna değil kural olduğu bir ülkeyi kıskanmamak mümkün mü?