HDP yönetimindeki belediyelere atanan kayyumlara tepki gösteren siyasi parti ve STÖ temsilcileri, “AKP iktidarı seçimle alamadığını devlet gücünü kullanarak, zorbalıkla elde etmeye çalışıyor. Kaldı ki, yönelim sadece HDP’ye değil tüm muhalefetedir” dedi
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) yönetiminde 3’ü büyükşehir olmak üzere 16 belediyesine atanan kayyumlara karşı siyasi parti ve Sivili Toplum Örgütlerinin (STÖ) tepkisi devam ediyor. STÖ’ler AKP’nin kayyum atamalarla aslında tüm muhalefete yöneldiğini ve muhalefetin birlikte hareket etmesi gerektiğine dikkat çekti.
30 Ekim 2014 yılında Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında Kürtlere ve demokrasi güçlerine karşı alınan “Çöktürme planı” kararının kayyumlarla devam ettirildiğini ifade eden Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, “AKP- MHP iktidar bloğu, faşist rejimin inşasını kayyumlarla hızlandırmaya çalışıyor” dedi. Batıdaki faşizmle doğudaki sömürgecilik aynı madalyonun iki farklı yüzü olduğunu ifade eden Yüce, “Yapmamız gereken faşizm tehlikesini bertaraf etmek ve sömürgeci saldırganlığı durdurmaktır. Bunun için de bir yandan en geniş demokrasi güçlerini yan yana getirecek taktik ve pratikler geliştirirken, diğer yandan da karşı tarafı zayıflatacak, dağıtacak taktikler geliştirmeliyiz“ diye konuştu.
‘İktidar kaybettiği belediyeleri almak için yapmayacağı şey yoktur’
Kayyumlarla halkın iradesinin yok saydığını belirten Halklevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş da iktidarın kayyum atamalarıyla iki şeyi elde etmek istediğini söyledi. Bunlardan ilkinin, kendisine karşı birleşen muhalefet blokunu bölmek olduğunu belirten Aktaş, iktidarın hedeflediği ikinci şeyin ise sınırsız bir yağma düzeninin devamını sağlamak olduğunu söyledi. Muhalefetin iktidar bloku karşısında birleştiğinde iktidarı geriletebildiğini sözlerine ekleyen Aktaş, “Yapmamız gereken şey ‘amasız, fakatsız’ bir şekilde atanan kayyumların bir irade ve hak gaspı olduğunu göstermek ve sadece HDP’li belediyelerle sınırlı kalmayacağını söylemektir. Buna uygun olarak hareket etmek bugün için oldukça önemlidir. Bundan kaynaklı kaybettiği belediyeleri bir şekilde geri almak için, iktidarına uyumlu hale getirmek için yapmayacağı şey yoktur. Ve bu uğurda halkları birbirine düşmanlaştırmaktan, faşist uygulamaları kullanmaktan çekinmeyeceğini de defalarca deneyimledik. Ve elbette inanıyoruz ki bu saldırının üstesinden gelecek bir halk iradesi muhakkak açığa çıkacaktır” diye konuştu.
‘Siyaset yapma hakkı, propaganda serbestisi iktidarın tehdidi altında’
Kayyum atamalarının Kürt halkının, dil, kimlik, siyasi statü gibi demokratik taleplerini hiç bir koşulda tanımayacağının ilanı olduğunu belirten Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan da,“HDP’ye dönük baskılar ile Hükümetin Kürt halkının taleplerine yönelik alacağı tutumu göstermektedir. Bir yönüyle de Suriye politikasında girdiği çıkmazların üzerini kayyum politikalarıyla kapatmanın hesabı içinde olduğunu söyleyebiliriz” dedi. Gürkan, “AKP iktidarı seçimle alamadığını devlet gücünü kullanarak, zorbalıkla elde etmeye çalışıyor. Kaldı ki, yönelim sadece HDP’ye değil tüm muhalefetedir” diyerek “Diğer taraftan İmamoğlu’na yönelik tehditler, İstanbul’un İzmir’in kaynaklarına el koymak üzere yapılan düzenlemeler, çıkarılmaya çalışılan yasalar iktidarın yol haritasını açıkça ortaya koymaktadır” dedi. Kayyumları sadece belediyelere yönelik uygulamalar olarak da görmemek gerektiğini vurgulayan Gürkan, “İşçilerin grev ve örgütlenme hakları, TİS hakları dahil hiçbir hakkın kullanılmasına müsamaha göstermeyeceğini çok defa gösterdi iktidar. Siyaset yapma hakkı, propaganda serbestisi iktidarın tehdidi altındadır. Bu nedenle kayyum politikasını Erdoğan ve AKP’sinin kurmaya çalıştığı siyasi rejimin bir göstergesi olarak ele almak ve demokrasi mücadelesinin bütünlüğü içinde bir karşı koyuşu örgütlemek gerekir” ifadelerini kullandı.
‘Kürt halkının seçme ve seçilme hakkında doğrudan bir müdahale’
Kayyumların Türkiye’de bir yönetim biçimi halini aldığını ifade eden 78’liler Girişimi İstanbul Sözcüsü Yusuf Bircan da, “Diyarbakır, Mardin, Van ve diğer yerlerde belediye eşbaşkanlıklarına kayyumların atanması meselesi Kürt halkının seçme ve seçilme hakkında doğrudan bir müdahaledir. Bir yerde bir halk varsa ve varlığı kabul ediliyorsa bu halk hakları ile vardır. Kayyum halkın haklarına karşı darbe anlayışının ta kendisidir” diye konuştu.
‘CHP İktidarı meşru kılan bir noktada duruyor’
HDP Batman eski Milletvekili Mehmet Ali Aslan ise Kürtlere karşı uygulanan zulmün Meclist’e bulunan diğer muhalefet partileri tarafından meşru görüldüğünü dile getirdi. Kayyum atanan belediyelere de bu gün seçim yapılsa HDP’nin yeniden kazanacağını sözlerine ekleyen Aslan, “Seçim yapıldığında HDP’nin kazanacağını biliyorlar. Bu yüzden seçim yapmamayı tercih ediyorlar. Halk kayyum idaresinden memnun değildir” dedi. Kayyum atamalarına karşı CHP’nin iyi bir sınav veremediğini aktaran Aslan, “Ekonomik krizin sebeplerinden biri savaş bütçesinin kabarık olmasıdır. CHP savaşa imza ve destek verdi. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına da ‘evet’ diyerek, bu gün yüzlerce siyasetçinin cezaevinde olmasını sağlamıştır. Demirtaş’ın içeride olmasından tutun kayyum atamalarına kadar, KHK’lilerden tutun bugünkü savaşa kadar, CHP desteklemiştir. CHP İktidarı meşru kılan bir noktada duruyor” diye konuştu.
MA / Erdoğan Alayumat