Ekonomik kriz ve Kovid-19’ün etkisiyle yıl içinde 2 bin 417 doktor yurtdışına gitti, 650 ilaca temin zorlaştı ve en az 398 şiddet vakası yaşandı
Dünya genelinde 100 bini aşkın insanın yaşamını yitirmesine neden olan koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerinin sürdüğü bir yılı daha geride bıraktık. Salgının etkisiyle sağlık alanındaki sorunlar bu yıl da devam etti. Sağlık hizmetlerinde nitelik düştü, hastanelerde yetersiz personel nedeniyle tedavi hizmetleri aksadı, sağlıkçılara dönük şiddet ve mobbing arttı. Yine sağlık personellerinin maruz kaldığı aşırı ve düzensiz çalışma koşulları sağlık sorunu ve iş güvenliği başta olmak üzere birçok sorunla yol açtı. Pandemi etkisinin yanı sıra ekonomik krizin de derinleşmesiyle birlikte ayrıca hastaneler malzemesiz kaldı, birçok ilaca ulaşım zorlaştı ve acil ameliyatlar dahi yapılamadı.
650 ilaç piyasada yok
Yıl içinde sağlık alanında yaşanan sorunların başında ilaç ve ekipman yetersizliği geldi. Döviz kurlarındaki artış ve hammaddede dışa bağımlı olunması nedeniyle yaşanan ilaç sıkıntısı gündemden düşmedi. Ağrı kesici, ateş düşürücü, antibiyotik, tansiyon, kanser ve kan sulandırıcı gibi 650’den fazla ilacın temininde sıkıntı yaşandı. Bakanlık, buna karşı sadece “eczane ve depoları denetleme” adımı attı. Türkiye’de 10 bine yakın Talasemi hastası bulunurken, hastaların en sık kullandığı ilaç 2021 yılının Ekim ayından bu yana temin edilemiyor. Diğer ilaçlara ulaşımda halen ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Ekipmanlar yok
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) 39 ilçede 480 eczacıyla yaptığı araştırmaya göre, eczacıların yüzde 99,6’sı ilaç tedarikinde güçlük çekiyor. Yüzde 26,3’ü ilacın yanı sıra, tıbbi ekipman bulmada da sıkıntı yaşıyor. Yıl içerisinde tıbbi malzeme yetersizliği sebebiyle bazı ameliyatlar yapılamadı. Kadın doğumdan onkolojiye, genel cerrahiden KBB’ye, çocuk yan daldan erişkin iç hastalıklara kadar birçok branşta ekipman eksikliği nedeniyle ciddi sorunlar yaşandı.
Beyin göçü yaşanıyor
Ağır çalışma koşullarına maruz kalan sağlıkçılar ya istifa yolunu seçti ya da özel hastanelerde iş bulma arayışına girdi. İstifa eden sağlıkçıların büyük bir bölümü de yurt dışına gitmeyi tercih etti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 11 Kasım’da yaptığı açıklamaya göre 2022 yılında 2 bin 239 uzman hekim ve bin 955 hekim istifa etti. Türk Tabipler Birliği (TTB) verilerine göre ise, 2022’nin ilk 11 ayında yurtdışına giden doktor sayısı 2 bin 417 oldu. Yaşanan istifalar, yetersiz olan personel sayısını daha da düşürdü. Buna bağlı olarak birçok hastanede kimi bölümler kapanma noktasına geldi.
‘Reform’ adı altında ihlal
Sağlık Bakanlığı, yaşanan sorunların önüne geçmek amacıyla “Beyaz Reform” adı altında kimi değişiklik ve düzenlemelere gitti. Ancak bu durum sağlık emekçilerini bölen ve mağduriyeti arttıran bir durumu beraberinde getirdi. Reform kapsamında yayımlanan “Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği”nin kapsamı dışında bırakılan kurum doktorları için Sağlık Bakanlığı tarafından hâlâ bir düzenleme yapılmadı. Kamu kurum ve kuruluşları, Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT), mahalli idareler ve mediko sosyal hizmetlerde görev yapan ve özlük hakları açısından farklı statülere tabi olarak çalışmakta olan kurum doktorları ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde ve üniversite hastanelerinde çalışan doktorlar arasında gelir farkı daha da arttı. 26 Nisan 2022 tarihinde yayınlanan yeni yönetmelikle, kamu hastanelerinde çalışan radyoloji teknisyenlerinin yıllık izin haklarına ek olarak tanınan 1 aylık ilave sağlık izinleri (Şua izni hakkı) kaldırıldı. Görüntüleme birimlerinde çalışan sağlık emekçilerine bunun yerine performansa dayalı izin hakkı getirildi.
Aile hekimlerin hak kayıpları
Bakanlığın 25 Ağustos’ta yayımladığı “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği” ile aile hekimlerinin hak kayıpları daha da arttı. Yeni ödeme yönetmeliği, aile hekimlerine ek ödeme yapılmasını Anayasa Mahkemesi tarafından hukuksuz bulunan ceza puanı koşuluna bağladı. Birinci basamak sağlık hizmeti çalışanları arasında ek ödeme oranlarını ebe, hemşire, sağlık memuru, acil tıp teknisyenleri için çok düşük tutulurken, aile sağlığı merkezlerinde hizmet veren hizmetli sekreter ve diğer çalışanlarına ek ödeme verilmedi. Yönetmelikle performansa dayalı sözleşmeli çalışma düzenlemesi yapılırken, sağlık çalışanlarına sözleşme feshi tehdidi devam ediyor. Günde 46 ile 76 hasta bakma şartıyla teşvik ödemesi yapılacak olan yönetmelik, sağlık emekçileri tarafından “Müşteri memnuniyeti” anlayışı olarak nitelendiriliyor.
Sağlık çalışanlarına şiddet arttı
Sağlık çalışanlarına dönük şiddet arttı. Hastalar ve hasta yakınları tarafından saldırıya uğrayan birçok sağlık emekçisi ya yaralandı ya da hayatını kaybetti. Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) verilerine göre 2022’in 11 ayında en az 398 sağlık emekçisine fiziki saldırı gerçekleşti. Saldırıları gerçekleştiren 464 saldırgandan 198’i hakkında hiçbir işlem yapılmazken, sadece 91 saldırgan tutuklandı.
Sağlık örgütleri iktidarın hedefinde
Tüm bu sorunlara karşı mücadele veren sağlık örgütleri ise yıl boyu iktidarın hedefindeydi. İktidar, yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine, sorunları gündeme getiren meslek örgütlerini hedef aldı. İktidar, TTB’nin ismindeki “Türk” kelimesinin çıkarılması için hazırlık başlattı. Seçildikten bugüne kadar hükümet yanlısı medya tarafından hedef alınan TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, kimyasal silah kullanımına dair yaptığı değerlendirme nedeniyle tutuklandı. Fincancı iddianamesinde Merkez Konseyi’nin “amaç dışı faaliyette bulunduğu” ileri sürüldü.
SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey ile 7 sendika yöneticisi, 22 Temmuz’da “örgüt üyeliği, örgüt yönetmek ve örgüt propagandası yapmak” suçlaması kapsamında yargılandıkları davada tutuklandı. SES önceki dönem Eş Genel Başkanı Gönül Erden de aynı dava kapsamında 2021 Mayıs ayından beri tutuklu bulunuyor.
Sağlıkçılar direndi
Sağlık emekçiler, yaşananlara karşı yıl boyunca direndi. TTB ve SES başta olmak üzere birçok sağlık örgütü sokaklarda yüzlerce eylem ve etkinlik düzenledi. Aile hekimleri, bakanlığın çıkardığı yönetmeliğe karşı 17-18 Şubat tarihlerinde 2 gün iş bıraktı. TTB, 8 Şubat ve 14-15 Mart günlerinde iş bıraktı. Sağlık emekçileri, 30 Haziran-1 Temmuz, 7 Temmuz, 15 Aralık’ta kitlesel iş bırakma eylemleriyle sağlıkta yaşanan şiddet, ek ödeme sorunu, personel yetersizliği ve sağlığın ticarileştirilmesine dikkat çekti.
Kaynak: Semra Turan – Hamdullah Yağız Kesen/ İzmir-MA