Dr. Hayri Hazargöl
Türkiye sürekli darbelerin yapıldığı bir ülke haline gelmiş. Tayyip Erdoğan-Bahçeli yastığa başlarını koyarak sabah nasıl bir darbe yapacaklarını düşünüyorlar. Erdoğan-Bahçeli darbe liderleri haline gelmişlerdir. Bir gün işçilere, bir gün öğrencilere, bir gün kadınlara, bir gün hukukçulara, bir gün siyasetçilere, bir gün öğretmenlere darbe yapıyorlar. Artık her kararları ve uygulamaları bir darbe niteliğindedir. Herhalde darbelerle 2023 dedikleri sistemlerini oturtmak istiyorlar.
Dikkat edilirse Tayyip Erdoğan ve Bahçeli bir yılda 5-10 defa darbe tehdidinden söz etmiştir. İktidarı biraz eleştiren olursa hemen darbecilikle suçlanıyor. 2020 yılında kaç kişinin, kaç kurumun darbecilikle suçlandığını bile akla getiremiyoruz. O kadar çok darbe çağrısı var, sözünü duyduk ki, sayısını unutuyoruz. Anlaşılıyor ki, 15 Temmuz gibi kendi darbelerini yapmak için sık sık bir darbe gündemi yaratıyorlar. En son bazı amirallerin boğazlar düzenini belirleyen Montrö Sözleşmesi için yaptıkları açıklama bir darbe çağrısı olarak görüldü. Böyle bir darbe teşebbüsü olduğuna göre bunu bastırmak için karşı darbelerini yapmaları gerekmektedir. Zaten bu amirallere 15 Temmuz darbe girişimi ile ilişkili kişilere yapılan muamele yapılmaktaymış. Özcesi mal bulmuş mağribi gibi bu amirallerin açıklamasına sarılmışlardır. Bu açıklamayı da Allah’ın bir lütfu gibi görmektedirler. Artık iktidarın herkesi kuyruğuna takacağı bir gündemi olmuştur. Nitekim yandaş medya ve yazarlara amirallerin açıklamasını köpürtme görevi verilmiştir.
Amirallerin açıklamaları önceki darbe gündemlerinden uzun süreceği anlaşılıyor. Ancak bu darbe gündemi bu iktidarı kurtaramaz. Çünkü Türkiye halkı artık bu darbe gündemlerine de şerbetli hale gelmiştir. Aslında Aziz Nesin yaşasaydı; birkaç tane darbe öyküsü yazardı. Türkiye’nin hem hakiki hem de düzmece darbe yapmada rekor sahibi ülke olduğunu bir güzel yazıya döktürürdü. Aslında Devlet Bahçeli-Erdoğan ikilisi Zübükzade İbrahim Efendi gibi artık öykülerin konusu olacak hale gelmişlerdir. Her gün bir değil birkaç öykü malzemesi sunmaktadırlar. Belki de bu iktidar Aziz Nesin gibi yeni usta öykü yazarlarının çıkmasına vesile olur. Belki de tek hayırlı rolleri de bu olur.
Türkiye’de darbeciler var. Bunlar da Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan’dır. PKK lideri Abdullah Öcalan 2013-2014 yılında Kürt sorunu çözülmediği müddetçe Türkiye’de darbe mekaniği işler demişti. Nitekim Kürt sorunu çözülmediği için darbe mekanizması harekete geçmiştir. Bunlar içinde en etkili ise 20 Temmuz’da gerçekleşen AKP-MHP darbesidir. Kürt sorunu çözülmediği müddetçe Türkiye’de sorunlar çözülmez; bu da yeni darbeleri tetikler. Kuşkusuz Türkiye’de artık 1960, 71 ve 1980 gibi darbeler gerçekleşmez. Ancak biçim değiştirerek devam eder. Nitekim AKP-MHP iktidarı da şimdi bu biçim değiştirmiş darbeciliğin odağıdır. Örneğin kim İstanbul Sözleşmesi’nin darbe olmadığını söyleyebilir! Zaten Meclis’e getirilen torba yasaların çoğunluğu da darbe niteliğindedir.
Darbe karşıtı olanlar demokrasi ister, Kürt sorununun çözümünü ister. Kürt sorunu çözüldüğünde Türkiye’de demokratikleşme sağlanır, darbe mekaniği de parçalanır. Darbenin panzehri demokrasidir. Halkın örgütlü demokratik toplum olarak güçlü olduğu hiçbir yerde darbe gerçekleşemez. Şu anda darbe karşıtı olduğunu söyleyenlerin %90’ı darbe karşıtı değildir. Çünkü mevcut iktidarın demokrasi karşıtlığına, düşmanlığına karşı çıkmıyorlar.
15 Temmuz darbe girişimi olduğunda -ki bu darbe girişiminin gerçek yüzü tam netleşmemiştir- çeşitli çevreler ve demokratik güçler eğer darbelere karşıysanız, darbelerin kökünü kurutmak istiyorsanız demokratikleşme doğrultusunda adım atın, çağrısı yapmıştır. Peki Tayyip Erdoğan, AKP ve kankası Devlet Bahçeli ne yapmışlardır? 20 Temmuz darbesini gerçekleştirmişlerdir. Hala da 20 Temmuz darbesiyle iktidara gelen darbeciler her gün yeni darbelerle iktidarını sürdürüyorlar.
Amirallerin bildirisi de yeni darbeler için kullanılmak istenmektedir. Bu nedenle tüm siyasi güçler ve demokrasi güçleri AKP-MHP’den gelecek yeni darbelere hazır olmalıdır. Daha doğrusu bir araya gelerek, demokrasi ittifakı kurarak AKP-MHP ittifakından gelecek yeni darbelere karşı koymalıdırlar. Demokrasi ittifakı ile AKP-MHP iktidarı düşürülmeden Türkiye’de yeni darbelerle karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır.