Habib Eksik*
Son dönemde ortaya çıkan ve küresel bir salgına yani pandemiye yol açan koronavirüs belasını bile AKP bir lütufa dönüştürmek istiyor.
AKP’nin iktidara geldiği 18 yıl boyunca kapitalist sistemin en acımasız düzeyini uyguladığı alanların başında sağlık geliyor.
Öyle ki AKP gelir gelmez tarihte birçok soruna derman olmuş kurumsal olarak insanlığın ortak malı olan Dr. Refik Saydam Hıfzısıha Enstitüsü’nü kapattı. Oysa bu enstitüde verem, çiçek, kızamık gibi bulaşıcı birçok hastalığa karşı aşı üretilmişti ve üretiliyordu. Yine AKP iktidarı SSK hastanelerine ilaç sağlayan SSK İlaç Fabrikası’nı kâr ediyor olmasına rağmen kapattı. Peki AKP bu kurumları niçin kapattı ve yerine hangi kurumları kurdu?
İşte tam da burada şu soruları sormak lazım:
1- Dr. Refik Saydam Hıfzısıha Enstitüsü kapatıldıktan sonra Türkiye’ye aşıları hangi ülkelerin firmaları satıyor ve bu firmaların disbitürü hangi firmalardır? Bu firmaların komisyoncuları kimlerdir ve bu kişilerin AKP ile bağlantıları nedir?
2- SSK İlaç Fabrikası kime satıldı? Bu kişinin AKP iktidarı ile ilişkisi nedir?
3- Türkiye’yi bir ilaç pazarı cenneti olarak gören neredeyse %90’ı yabancı olan Türkiye’ye ilaç satan firmaların temsilcileri, disbitürleri kimlerdir? İskontoculuk, komisyonculuk yapan kişilerin iktidarla bağı nedir?
Bu soruların cevapları alındığı zaman bugün büyük bir salgınla karşı karşıya kalan halkımızın bu şekilde yetersiz önlemlere maruz kalmasının nedenleri de bulunmuş olur.
AKP iktidarı hiçbir zaman insan sağlığını öncelemedi. Sürekli ilaç lobilerini, şirketlerini zengin etmek için var gücüyle halkımızın sağlığını yok etmeye çalıştı. Çünkü AKP’nin sağlık politikası “hasta et sonra da tedavi et ve lobilere böylece para kazandır” üzerine kuruludur. Sağlığı piyasacı bir gözle görüp ticari bir metaya dönüştürüp halkı sonuna kadar sömürme yoluna gitmiştir. Güya sürekli eleştirdiği dış güçlere bu lobiler üzerinden para kazandırıp kendi bekasını böylece sürdürme yolunu seçti. Hiçbir zaman halk sağlığını öncelik olarak görmedi. Türkiye’deki insanların adeta olabildiğince sağlığını bozup Türkiye’yi bir ilaç, aşı ve tıbbi cihaz pazarı haline dönüştürdü. Evet tıbbi cihaz pazarı da yaptı, şehir hastaneleri projeleri ile yıllardır mükemmel iş çıkaran hastaneleri kapatıp işlevsiz, ulaşılmaz, devasa maliyetli şehir hastaneleri inşaa etti. Bu hastanelere bu tıbbi cihaz satan firmalardan bir sürü gereksiz kullanılmayan, aşırı pahalı cihazlar aldı. Unutmayın bu cihazları almakla kurtulamazsınız; bu cihazların bakımı, sarf malzemeleri süreklilik arz eder tıpkı 3. Boğaz Köprüsü gibi sürekli bu firmalara para ödersiniz birileri de bu ihalelerden iskonto ve komisyon alır.
İşte AKP iktidarı sağlığı her geçen gün böyle yok etti, liyakatsız yandaş kişilerle yönettiği hastaneleri maalesef bu salgın dönemlerine hazırlayamadı. Anlaşılan o ki AKP bu krizin ağır geçeceğini ve sağlık olarak altından kalkamayacağını gördüğü için vakaları saklıyor, ölümleri sakladıkları da söyleniyor. Yani şeffaf davranmıyor ve buzdağını görmek için yeterli düzeyde test yapmıyor. Zaten liyakatsiz bir şekilde atanan yandaş candaş AKP yöneticileri de sus pus olmuşlar. AKP yetersizliğinin farkına varıp toplumun sağlığını önceleyen gerçek bilim insanlarının bu süreci şeffaf bir şekilde yürütmesi gerekirken, maalesef dönüp ironik bir şekilde sürekli yaptığı gibi aynı yöntemi deneyen AKP havuz medyası sayesinde bu krizi de kendi bekaları için bir lütufa dönüştürmeye çalışıyor. Ama görünen o ki AKP iktidarının durumu Şener Şen ile İlyas Salman’ın oynadığı meşhur BANKER BİLO filmine dönüşecek. Sürekli Bilo’yu kandıran Maho Ağa en son Bilo’dan okkalı tokatı yer. Sanırım bu halk da bu defa Maho Ağa’ya tokatını vuracak ve sağlığını hiçe sayanlara gereken dersi verip tarihin çöp sepetine gönderecektir.
Son olarak bu süreci halkımızın özgücü ile yeni dayanışma modelleriyle ve gerekmedikçe evde kalarak ve özellikle hijyene önem verip enfeksiyon bulaşma zincirini kırarak yenecektir.
Gerekmedikçe sokağa çıkmayın; Evde Kalın kendinizin, ailenizin ve toplumumuzun sağlığını koruyun.
Unutmayalım ki bir halkın özgürlük mücadelesini bir koronavirüs alt edemez.
21. yüzyıl Ortadoğu halklarının demokratik cumhuriyeti oluşturacağı yüzyıl olacaktır.
Bu Süreci Birlikte Mutlaka başaracağız.
*Iğdır HDP Milletvekili