Eski AKP’li Özdağ, post-modern darbe olarak nitelenen 28 Şubat’ı sık sık eleştiren AKP’nin 28 Şubat’ı tersinden tekrar ettiğini söyledi
AKP’yi iktidara taşıyan sürecin kritik noktalarından biri olarak görülen 28 Şubat post-modern darbeyi değerlendiren AKP Manisa eski Milletvekili Selçuk Özdağ, iktidarı 28 Şubat’ı tekrar etmekle suçladı. Özdağ, iktidarı tüm sorumluluğu başkasına yıkarak kurtulmaya çalışmakla da eleştirdi.
İktidar sorunun kaynağı
Eski AKP’li Milletvekili Selçuk Özdağ, iktidarların vazifesinin mazeret üretmek olmadığını belirtti. “28 Şubat bize baskı siyasetinin ne kadar kötü olduğunu göstermişti, o tecrübe bize en demokrat, en özgür, en insan haklarına saygılı düzeni kurdurmayı sağlamalıydı. Ama 28 Şubat tersinden tekrar edildi. Sorumlu siyaset bir problem ortaya çıktığında nerede hata yaptık diye düşünür. Batı’da böyledir. Bizde siyasetçi kendini la yüsel görür, kendine hata, kusur yakıştırmaz” diyen Özdağ, “Nerede hata yaptım yerine ‘Bize komplo kurdular’ diyerek sorumluluğu görünmez odaklara yükler. Bu zihniyet biçimi aslında sorun çözmekten kaçma biçimidir. Problem çözücü değil, problem biriktiricidir. Geldiğimiz noktanın birinci, belki de biricik sebebi budur” ifadesini kullandı.
‘Asıl felaket budur’
Özdağ, “Ne yazık ki parti sistemimiz doğruları konuşmaya el vermez, özgür düşünmeye kapalıdır. Biraz şahsiyet belirtisi gösteren kendini kapı önünde bulur. Partiler kışla gibi, mensupları asker gibi görülür. Bu da siyasetçinin her geçen gün profilinin düşmesine neden olur. Ortada kalite olmayınca da siyasetçi çözüme değil dalkavukluğa yönelir. Türkiye son otuz yılda büyük tecrübeler yaşadı. 28 Şubat’ta toplumun bir kesimi ezildi. Vatandaşın kararlılığı 28 Şubat’ı püskürttü. Ardından o günün mağdurları iktidar oldu. Bu defa toplumun başka kesimleri mağdur edilmeye başlandı. Halbuki ders alınmalı değil miydi? 28 Şubat bize baskı siyasetinin ne kadar kötü olduğunu göstermişti, o tecrübe bize en demokrat, en özgür, en insan haklarına saygılı düzeni kurdurmayı sağlamalıydı. Ama 28 Şubat tersinden tekrar edildi… Bizi kabileleştiren, bizi bizle dövüştüren hiçbir siyaset meşru değildir. Kavga eden bir toplum problemlerini çözemez. Hele orada hakemlik yapabilecek bir hukuk ve yargı düzeni yoksa o ülkenin sonu felakettir. Şu yaşadıklarımızdan siyasetten bağımsız bir yargı, din haline getirilmemiş bir parti anlayışı ve liderlere insanüstü vasıflar isnat etmeyen bir siyaset biçiminin gerekliliğini çıkaramamışsak yaşadıklarımızdan hiç ders almamışız demektir. İşte asıl felaket budur!” dedi.
HABER MERKEZİ