İsrail Gazzelilerin üstüne bomba yağdırmayı sürdürürken, AKP-MHP yönetimi parasal ilişkiler kesmiyor. Üçüncü ülkeler üzerinden İsrail’e gemiler giderken, Ceyhan’dan petrol akıyor. İsrail çöpünün de ithal edildiği ortaya çıktı
Türkiye, başta Avrupa olmak üzere dünyanın çöpünü depolamaya devam ediyor. 2024’ün ilk 3 ayında toplam 273 bin 988 ton çöp ithal edildi. Bu çöplerin büyük kısmı Adana’ya gönderildi. Gazze’de soykırım yapan İsrail’le her türlü ticaretin durdurulması istenirken İsrail’den alınan çöpün bedeli ise 1 milyon 304 bin 565 doları buldu.
Karar gazetesinin haberine göre AKP-MHP yönetimi, Gazze’de onbinlerce kişi öldüren ve operasyonlarını sürdüren İsrail’den çöp ithal ediyor. Gazze’de soykırımı sürdüren İsrail’le her türlü ticaretin durdurulması istenirken İsrail’den alınan çöpün bedeli olarak Türkiye’nin 1 milyon 304 bin 565 dolar ödeme yaptığı vurgulandı.
Gazetenin yer verdiği Everyday Plastic ve Çevresel Soruşturma Ajansı’nın (EIA) araştırmasına göre, 2022 yılında ilk kez ortaya çıktığından beri eleştirilen çöp ticaretine son verilmedi. Araştırma kapsamında İngiltere’de takip edilen geri dönüşüm atıklarının yüzde 70’inin yakıldığı, geri kalanının ise başta Adana gibi kentlere gönderildiği tespit edildi. Türkiye, 2024’ün ilk 3 ayında dünyanın her yerinden gelen toplam 273 bin 988 ton çöpü, toplam 36 milyon 101 bin 854 dolara satın aldı.
Haberde “Everyday Plastic ve Çevresel Soruşturma Ajansı’na (EIA) bağlı gönüllüler Temmuz 2023 ve Şubat 2024’te İngiltere genelinde toplam 40 izleme cihazını (Apple AirTag) yumuşak plastik torbalar ve ambalajların içine paketleyerek Sainsbury’s ve Tesco mağazalarının önündeki toplama noktalarına bıraktı. Yumuşak plastik ambalaj atıklarının yüzde 70’inin yakıldığı tespit edildi ki bu işlemin geri dönüşümle uzaktan yakından ilgisi yok. Hatta plastik yakmak doğaya verdiği zararla iklim krizini tetikleyen bir yöntem. Atıkların geri kalanı ise yumuşak plastik atığı daha düşük değerli ürünlere dönüştüren geri dönüşüm tesislerine gönderildi. Bu atıkların çoğu Adana’ya geldi” denildi.
Dünyanın çöplüğü mü?
Dünyanın birçok yerinden gelen çöplerin Adana’ya bırakıldığı 2022’de tespit edilmiş ve hükümet, “Türkiye Avrupa’nın çöplüğü mü?” ifadesiyle eleştirilmişti. Dönemin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise kesin bir dille “plastik atık” alınmadığını, ithal edilenin “değerli ham madde” olduğunu savunmuştu. Yapılan yeni araştırmayla çöp ticaretine devam edildiği ortaya çıktı.
Kurşun geçirmez cam
Türkiye’den İsrail’e üçüncü limanlar üzerinden gemilerle ihracat yapılmayı sürdürdüğü ortaya çıkarılmıştı.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Türkiye’den İsrail’e kurşun geçirmez cam ihracatı yapıldığını da ortaya çıkarmıştı. Satışın Yunanistan üzerinden gerçekleştirildiğini kaydeden Başarır “Yer Mersin. Şirket Salt Grup, sahibi Mekin Merter Salt, AKP’nin eski il başkanı” demişti.
Teknofes’te protesto
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda düzenlenen Teknofes’te etkinliğinde 4 Ekim’de protesto edilmişti. Direniş Çadırı üyeleri protesto ederek İsrail’e petrol sevkiyatının durdurulmasını istemişti. “İsrail’le ticaret Filistin’e ihanet” sloganı atan eylemciler gözaltına alınmıştı.
Direniş Çadırı tarafından yapılan X paylaşımında “Adana’da teknofest alanında, Cumhurbaşkanının katılım gösterdiği saatlerde İsrail’le devam eden ticari ilişkileri, petrol sevkiyatını protesto eden arkadaşlarımızın eylemine sert müdahalede bulunuldu!” denilmişti. Petrol, tank gibi ölüm araçları için hayati önemde.
Kamuoyu önündeki söylem başka
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail için sık sık “terör devleti”, “terörist” gibi ifadeler kullanıyor. Erdoğan 5 Ekim 2024 günü de “Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları” programında konuşurken “Katil İsrail’im niyeti, hedefi belli. Sınırların kanla çizilmesi için sinsi plan uygulamaya konuldu. İşgal ve istila politikasını meşrulaştırmak için İsrail hükümeti her gün yeni bir mazeret üretmektedir. Hamas ve Hizbullah sadece bir bahane” demişti. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 24 Eylül’de BM Genel Kurulu’na hitap ederken şunları söylüyordu: “Hind Recep, sadece 6 yaşındaydı. Yakınlarıyla güvenli bir yer ararken araçları İsrail güçleri tarafından vuruldu. Ey insan hakları örgütleri, Gazze’dekiler, Batı Şeria’dakiler insan değil mi? Filistin’deki çocukların okuma, yaşama, sokakta oynama hakkı yok mu? Ey uluslararası basın kuruluşları, İsrail’in canlı yayında katlettiği, ofislerini bastığı gazeteciler, sizin meslektaşınız değil mi? İsrail yönetimi, temel insan haklarını hiçe sayarak, bir millete, bir halka karşı etnik temizlik, apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını adım adım işgal etmektedir. Özgürlüğü, bağımsızlığı, en temel hakları gasbedilen Filistinliler ise son derece haklı bir biçimde, bu işgale, bu etnik temizlik faaliyetlerine karşı meşru direniş haklarını kullanmaktadır.”
Erdoğan 28 Eylül’de şu açıklamayı yapmıştı: “İsrail’in, 7 Ekim’den bu yana sürdürdüğü soykırım, işgal ve istila politikasının yeni hedefinde Lübnan ve Lübnan halkı vardır.
İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda son bir hafta içerisinde aralarında çocukların da olduğu çok sayıda Lübnanlı katledilmiştir. Vicdan sahibi hiç kimse böyle bir katliamı kabul edemez, mazur ve meşru göremez. İsrail’in, Gazze ve Ramallah’ta uyguladığı cinnet siyasetini Lübnan’a ve diğer bölge ülkelerine yayma girişimlerine artık “dur” denilmelidir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere görevi küresel barış, istikrar ve güvenliği temin olan tüm yapıları, tüm insan hakları kuruluşlarını süratle harekete geçmeye çağırıyoruz.”
Türkiye Dışişleri 1 Ekim 2024 günü şu açıklamayı yapmıştı: “İsrail askerlerinin Lübnan topraklarından çekilmesi gerekmektedir. Bu tehlikeli işgal girişimi sonucunda yeni bir göç dalgasının ortaya çıkması ve tüm dünyada aşırıcıların zemin kazanması kuvvetle muhtemeldir. BM Güvenlik Konseyi, uluslararası hukukun gereğini yapmalı ve Lübnan’ın işgaline yönelik bu saldırıya karşı gereken önlemleri almalıdır. İsrail tarafından işlenen her suç, aynı zamanda uluslararası hukuka ve BM Şartı’na indirilen bir darbedir. Diğer taraftan, bölgede sükunetin tesisi için atılması gereken başlıca adım Gazze’de acil ve kalıcı ateşkesin sağlanmasıdır. Gazze’ye barış getirilmesi, tüm insanlığın sorumluluğudur.”
Dışişleri Bakanlığı 24 Eylül’de de İsrail’in Gazze’deki saldırıları için “Soykırım ve tüm bölgeyi ateşe atma çabalarını sürdüren Netanyahu ve hükümeti, işledikleri suçların hesabını uluslararası mahkemelerde mutlaka vereceklerdir” açıklaması yapmıştı.
Dışişleri Bakanlığı 15 Kasım 2023’te de “Meşruiyetlerini insanlık vicdanında çoktan yitirmiş olan İsrailli yetkililer, tüm dünyanın gözü önünde hastaneleri bombalayarak, kadınları ve çocukları öldürerek işledikleri suçları örtbas edemeyecekler ve dikkatleri başka yöne çekemeyeceklerdir. Dünya kamuoyunda derin infial uyandıran bu insanlık suçlarının azmettiricileri ve failleri er ya da geç yargılanacaklardır” demişti.
ADANA