Seçimden önceki son yazımın başlığı ‘Cumhur kaybedecek’ti. Ve Cumhur kaybetti. Bütün laf kalabalığına rağmen bu net bir yenilgidir. Eğer daha güçlü bir muhalefet olsaydı, aradaki oransal fark daha büyük olurdu ve AKP daha çok kentte kaybederdi. Artık Türkiye’de AKP dönemi sona ermiştir. Bir süre daha Erdoğan’ın Saray’da oturması durumu değiştirmez.
Bu yenilginin nedenini Cumhurbaşkanı’nın bizzat kendi ağzından duyduk. Erdoğan seçmenlere ‘Bir mermi kaç kuruş biliyor musunuz’ diye soruyordu? Bunun adı ‘mermi siyaseti’dir.
Mermi siyaseti ekonomiyi krize sürüklemiş, küresel piyasalardaki en küçük bir sarsıntı, Türkiye ekonomisinde bir fırtınaya dönüşmüştür, döviz başını alıp gitmiş, fiyatların yanına yaklaşılmaz olunmuştur. Elbette ekonomik krizin başka nedenleri de var. Ancak ana neden baskı ve savaş politikalarıdır. Diğer sorunları doğuran, diğer sorunların anası da savaş politikasıdır.
Savaş politikaları sürdürüldüğünde; -Ülkeyi bölmektedir
-Kaynaklar ölmeye ve öldürülmeye harcanmaktadır;
– ‘Savunma Sanayine’ ayrılan kaynaklar ne tüketime ne de üretime bir katkı yapmamaktadır;
-Kişi hak ve özgürlüklerin sınırlı olduğu bir ülkeye yabancı yatırımcı gelmemektedir;
Bu yaklaşım ekonomik krize yol açmış, ekonomik ve demokratik kriz AKP’nin büyükşehirleri kaybetmesinin yolunu açmıştır.
HDP’nin stratejisi
HDP yukarıda sıraladığımız gerçekleri göz önünde bulundurarak stratejisini oluşturdu. Ortaya çıkan sonuç bu stratejinin hem doğru hem de başarılı olduğunu gösterdi. Ankara, İstanbul, Antalya, Hatay, Mersin ve Adana’nın içinde bulunduğu 6 büyükşehir belediyesinin kazanılmasında HDP oyları belirleyici oldu ve AKP’nin kaybetmesini sağladı. Bu sadece bir partinin daha fazla belediye alması ile sınırlı bir olay değil. Demokrasi güçlerinin önü açılmış, siyaset yapacak bir alan oluşmuştur.
Kayyum siyaseti
Kayyum siyaseti de kaybetti. 95 Kürt belediyesine kayyum atamak sadece Kürt illerinde değil, bütün Türkiye’de etkisini gösterdi. Bu durum sadece Kürtler için değil, bütün Türkiye için anti demokratik bir uygulamaydı. Kürtlere baskı uygulayan, Türklere demokrasi hediye edemezdi. Edemedi zaten. Bu pratikte görüldü.
Bu seçim AKP politikalarının kabul görmediğini açık biçimde gösterdi. Evet, kayyum atanan bazı belediyeleri HDP geri alamadı. Seçmen sayısının düşük olduğu bu merkezlerde AKP özel bir politika izledi. Mesela Çukurca’ya yerli halktan daha çok asker ve polis kaydırıldığı seçim öncesi belliydi. Şırnak milletvekilli Hasan Özgüneş seçime günlere kala yaptığı basın toplantısında, Şırnak’a kaydırılan asker ve polislere dair açıklamalarda bulunuyor, korucuların verdikleri oyun fotoğrafını çekip belgelemeleri için baskı yapıldığını belirtiyordu. Ve birçok noktada HDP seçmeninin sandığa gitmesi engelleniyordu. Uzun süredir devam eden özel çalışmalardı ve bazı noktalarda sonuç verdi. Ama Diyarbakır’da yüzde 63’ü geçen oy oranı, Cizre’de yüzde 76’yı geçen oran, kayyum siyasetinin tutmadığını gösterdi. Yoksa Erdoğan’ın söylediği gibi Kürtler beka söylemine destek verdiği için bu sonuçlar alınmamıştır.
Cumhur kaybetmeye devam edecek. Cumhurbaşkanı’nın balkon konuşmasını dinledikten sonra, artık şunu söyleyebiliriz.
Cumhur kaybetmeye devam edecek. Çünkü balkon konuşmasında Erdoğan, savaş ve baskı politikalarına devam edeceklerinin sinyalini verdi. Bugüne kadar sonuç vermemiş bir politikanın, bundan sonra sonuç vermesi beklenemez. İstanbul’u, Ankara’yı kaybeden bir AKP artık devam edemez.
Sonuç olarak Türkiye’de AKP dönemi sona ermiştir. Elbette bugünden yarına Erdoğan istifa edip köşesine çekilmeyecektir. Belki de kendisinin söylediği gibi, daha 4.5 yıl Saray’da oturacaktır. Kaybettiklerini tekrar kazanmak için planlar yapacaktır. Ama ne olursa olsun artık Erdoğan başka bir seçimi kazanamayacaktır.