Başıbozukluk almış yürümüş. Gıdaların ne adı kaldı, ne tadı.
Sağlığımızı tehdit eden gıda şirketlerini Tarım ve Orman Bakanlığı sadece açıklıyor. Önle(ye)miyor!
Çiftçiliği ortadan kaldıran politikalar hükümetler eliyle- önaçıcılığıyla uygulanıyor. Şirketler, ürettikleri sağlıksız ürünleri allayıp, pullayıp raflara diziyor. Bu gıdalarla, doyuyoruz ama beslenemiyoruz.
Bütün bunları niye anlatıyorum?
Bilindiği üzere, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş tarihi 16 Ekim 1945. Her yıl 16 Ekimlerde, “Dünya Gıda Günü” kutlanır. Bu yıl Dünya Gıda Günü etkinlikleri için İstanbul’daydım. Pek çok etkinliğe katıldım. Çok şey öğrendim. Hafta boyu süren etkinliklerde gıda konusu enine boyuna tartışıldı, değerlendirildi. Etkinlikler boyunca rakamlarla dünya gıda röntgeni çekildi.
Röntgen sonuçları maalesef iç açıcı değil. Bakalım.
Dünyada;
820 milyon insan aç.
1 milyar insan gizli açlık çekiyor.
1.3 milyar ton gıda çöpe gidiyor.
2 milyar insan aşırı kilo/obeziteyle mücadele ediyor.
Dünya’da her yıl yaklaşık 600 milyon kişi kirli yiyecekleri yedikten sonra hastalanıyor, 420 bin kişi bu nedenle yaşamını yitiriyor.
Kötü beslenme sonucu sağlık problemlerine her yıl 2 trilyon dolar para harcanıyor.
Evet. Rakamlar gıda politikalarındaki akıldışılığı gözler önüne seriyor. Neylersin ki zihinler kör. Beyinler şirketlere kiralı.
Sıfır açlık
Diğer yandan BM’in küçük aile çiftçiliği ile “2030 yılına kadar Açlığa Son veya Sıfır Açlık!” kampanyası var. Devam ediyor. BM’in bu çabası boşa çıkabilir. Çünkü bu konuda yükümlülüğü olan siyasiler-hükümetler parmağını oynatmaya üşeniyor(!)
Bu nedenle gıdayı raftan alanlar olmaktan yararlananların (satın alanların) çıkması lazım. Toprağı aç, hayvanı aç, insanı aç bırakılan dünyada, 16 Ekimlerde gıda günü kutlamaları yerine gıda egemenliği için mücadele gerekli.
Çünkü üretimden pazarlamaya gıda zincirin de yalnız dokunduğumuz yerler bize ait.
Gıdayı;
Sadece raftan alan olmaktan çıkmak,
Küçük aile çiftçiliğinin yaşaması için çabaları birleştirmek,
Kentlerde tüketim, kırlarda üretim kooperatifleri kurarak dokunma zamanı şimdi.
Gelin dokunalım ki, gıdalar şifamız olsun