Doğu Akdeniz’de deniz ekosistemini yok edebilecek olan petrol ve doğalgaz üzerinden doğal yaşamı yağma savaşı yaşanıyor. Zarar görecek ekosistem ise kapitalist ülkeleri hiç ilgilendirmiyor.
Yusuf Gürsucu/İstanbul
Türkiye, ABD, Rusya, Kıbrıs, İsrail, Fransa, İtalya gibi ülkeler Doğu Akdeniz’de olduğu iddia edilen petrol ve doğalgazı çıkarma savaşına tutuşurken, bu ülkelerin Akdeniz ekosistemine verilecek zararı gündemlerine dahi almadıkları görülüyor. Deniz içine yapılan sondajlarla çekilen hidrokarbonların bulunduğu denizlere bu yolla ciddi zararlar verildiği ve olası büyük bir sorun karşısında Meksika Körfezi’nde yaşananlara benzer durumların oluşabileceği biliniyor.
Gerginlik savaşlara gebe
Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz çıkarma çalışmaları devletler arasında siyasi gerilimlere neden oluyor. Kapitalist yağmanın nasıl gerçekleştiğini açıkça ortaya koyan bu gelişmelerin sonuçları her açıdan sorun yaratması bekleniyor. Bölgeyi abluka altına alan ülkeler, Akdeniz’i enerji üretim merkezlerinden biri haline getirmek ve bu yolla sermaye kesimlerine yeni bir birikim yolu açmak istemeleri ükeler arasında gerilimlere yol açarken, bu yağma dalaşının ülkeler arasında savaşlara yol açabileceği belirtiliyor.
Petrol hedefi gizleniyor
2011’de keşfedildiği belirtilen Afrodit sahası Doğu Akdeniz’de doğalgaz üretimi yapılacak alanların başında geliyor. Güney Kıbrıs, Afrodit sahasında 2024 itibariyle doğalgaz üretimine başlanacağını ve ilk aşamada günde yaklaşık 22 milyon 656 bin metreküp gaz üretileceğini ve bu gazın Mısır üzerinden boru hattıyla Avrupa’ya gönderileceği açıklamalarda yer alıyor. Öne çıkan tartışmalarda doğalgaz gündemde yer tutarken petrol üretimi pek dillendirilmiyor. Meksika Körfezi ve diğer birçok bölgede yaşanan sızıntılar nedeniyle doğalgaz üretimi yapılacağı ve bu üretimin çevreye zararı olmayan, temiz bir yakıt olduğu iddia ediliyor. Ancak doğalgazın kömür ve petrol gibi fosit bir yakıt olduğu, ekosisteme zararının kömür ve petrolle bir farkının olmadığı bilinen bir gerçek.
Akdeniz için ciddi tehdit
Akdeniz bölgesinin küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisi olduğu unutturulmak isteniyor. Akdeniz’de yaklaşık 350 endemik deniz canlı türü olduğu ve yüzde 28’lik endemizm (yerel, yalnızca o yere ait olan tür) oranıyla küresel biyolojik çeşitlilik içinde en sıcak noktalardan biri olduğu raporlarda yer alıyor. Yarı kapalı bir deniz olan Akdeniz’de suyun yenilenme süresi 80 yıl ve bu durum bölgenin yağma kuşatması altına sokularak yok edileceğine işaret ediyor. 2010 yılında yaşananların bir benzerinin tekrarlanmasıı halinde Akdeniz ekosistemi, tamamen yok olma tehlikesi altına sokuluyor.
Meksika ne ilk ne de son
Meksika Körfezi’nde yaşananlar ne ilk ne de son olacak. 24 mart 1989’da Alaska yakınlarında sahile oturan petrol yüklü tanker taşıdığı 36 bin ton ham petrol bin 700 km boyunca sahile yayılmış, yaklaşık 400 bin kuşun ölümüne yol açmıştı. Ayrıca Santa Barbara Kanalı’nda 28 Ocak 1969’da Union Oil’in Dos Cuadras Petrol Kuyusu’nda meydana gelen bir patlamada yaşanan sızıntı 10 gün boyunca sürmüş ve Santa Barbara kıyısı 80 bin ila 100 bin varil petrolle kaplanmıştı. İklim zirvelerinde tartışılan küresel ısınmanın nedeni olarak görülen karbon yakıtlardan vazgeçmek adına kararlar alan, ancak uymayan kapitalist dünya ekosistemi yok etmeye adeta ant içmiş biçimde kirli üretimlerine devam ederken, benzer sorunların Akdeniz havzasında yaşanması işten bile değil.
Meksika’da ne olmuştu?
20 Nisan 2010 tarihinde British Petroleum’a (BP) ait bir açık deniz petrol platformunda meydana gelen patlama ve sonrasındaki petrol sızıntısı bölge ekosisteminin katline yol açtı. Yaşanan patlamada platformda çalışan işçilerin tamamı hayatını kaybederken, onbinlerce varil ham petrol Meksika Körfezi’ne yayıldı. BP’nin, okyanus yüzeyinin bin 500 metre derinliğindeki Deepwater Horizon petrol üretimlerinde her gün Körfez sularına 5 bin-6 bin varil ham petrol sızdı. Bu sızıntı denizde yaşayan tüm canlıların yaşamını yitirmesine veya bölgeyi terk etmesine yol açarken kıyı şeridi de aynı sonuçlarla karşı karşıya kaldı.
Felaketin boyutu
Petrol sızıntısının 130 mil (200 km) uzunluk ve 70 mil (110 km) genişlikten daha geniş bir alana ulaştığı, Louisiana, Alabama, Mississippi ve Florida açıklarını etkiledi. Aylarca süren petrol sızıntısıyla her gün 210 bin galon petrol denize karılmaya devam etti. Sürekli akmakta olan ham petrol, Körfez’deki yüzlerce canlı türünü yok etti. Soyu tükenme tehlikesi altındaki türler olan balinalar, deniz kaplumbağaları ve göçmen kuşların yaşam alanalrı yok oldu. Bölge su kuşlarının yüzde 70’ten fazlası için yaşamsal olan bir kışlama ve dinlenme noktasıydı.