Mersin’in Akdeniz ilçesi, hem kozmopolit yapısı, hem de ticari hacmi bakımından Türkiye’de ilk 5 büyük ilçe arasında yer alması ile önem kazanıyor. 31 Mart yerel seçimlerinde Nuriye Arslan ve Hoşyar Sarıyıldız ile sahaya inen DEM Parti’nin ise ilçedeki iddiası büyük. Kent uzlaşısının sağlandığı ilçede, eşbaşkan adayları ile Akdeniz’in sorunlarını, seçim iddialarını ve ilçeye dair çözüm projelerini konuştuk
Hicran Urun
31 Mart yerel seçimleri için, “Rabe Dem Hat” sloganı ile sahaya inen Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), yerel seçimlerin en çok konuşulan siyasi partilerinden. Birçok merkezde halk oylaması ile adaylarını belirleyen DEM Parti, bazı merkezlerde de ‘kent uzlaşısı’ ile sahaya indi.
Kent uzlaşısı temelinde belirlenen eşbaşkan adayları arasında yer alan Mersin’in Akdeniz ilçesinde seçimin kazanılacağına kesin gözü ile bakılıyor.
Akdeniz, hem kozmopolit yapısı, hem de ticari hacmi bakımından Türkiye’de ilk 5 büyük ilçe arasında yer alması nedeniyle önemli bir ilçe.
2009-2014 yılları arasında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) adayı Fazıl Türk tarafından yönetilen ilçe, 2014 yılında yapılan yerel seçimlerde bu kez partinin eşbaşkan adayları olarak gösterdiği Fazıl Türk ve Yüksel Mutlu ile yönetime devam etti.
Ancak iktidarın kayyım ataması ile 18 Aralık 2016’da İlçe Kaymakamı Hamdi Bilge Aktaş, kayyım olarak belediye yönetimine atandı.
Mayıs 2019’da yapılan yerel seçimlerde ise belediye yüzde 7’lik oy farkıyla AKP’nin adayı Mustafa Gültak yönetimine geçti.
Kayyımlar ve AKP yönetimi süresince yolsuzluklarla gündem olan belediye, Gültak döneminde, 50 milyon liralık borçlanma yetkisi aldı ve Belediyenin borcu 72 milyon liraya ulaştığında içerisinde camilerin, okulların ve sağlık ocaklarının da olduğu 61 dönümlük 14 adet taşınmaz Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) devredildi.
Sayıştay’ın 2022 yılında yaptığı denetimler sonucunda belediyede tespit ettiği usulsüzlükler hazırlanan 2022 yılı raporuna da “Tapuda kayıtlı taşınmazlar ile muhasebe kayıtlarının uyumlu olmaması”, “Yapılmakta olan yatırımlar hesabının amacı ışında kullanılması” ve “Dernek ve vakıflara taşınmazların tahsis edilmesi” başlıkları altında tek tek yansıdı.
Bu yerel seçimlerde ilçeyi Nuriye Arslan ve Hoşyar Sarıyıldız eşbaşkanlığında geri almayı amaçlayan DEM Parti’nin ilk hedefi ise kayyımların ve AKP yönetiminin ilçede oluşturduğu ‘rant ve yolsuzluk düzenini’ değiştirmek.
Nuriye Arslan, 1978 Muş doğumlu. Küçük yaşlarda ailesi ile birlikte Mersin’e göç etmek zorunda kalan Arslan, 11 yıldır aktif siyasetin içerisinde ve bir dönem Akdeniz belediyesi Meclis üyeliği de yapmış.
1991 yılında Şirnex Cizîr’da doğan Hoşyar Sarıyıldız ise, 1994 yılında Mersin’e göç etmiş bir isim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamlayan Sarıyıldız, 2016’da Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin (ÖHD) Mersin Şube eşbaşkanlığı ve 2022 yılında HDP Mersin İl Eşbaşkanlığı yapmış.
Her iki eşbaşkan adayı ile Akdeniz’in sorunlarını, seçim iddialarını ve ilçeye dair çözüm projelerini konuştuk.
- Akdeniz ilçesi demografisi ve sınıfsal yapısı ile nasıl bir yer, öne çıkan sorunları neler?
Nuriye Arslan: Akdeniz göç almış, kozmopolit bir kent. Alt yapıdan, sokağın temizliğine kadar birçok sorunu da var Akdeniz’in. Çocukların hala okula ulaşımının bile bir sorun olduğu bir bölge. Okullar mahallelere uzak ve bir kısmı depremden hasar görmesi nedeni ile tehlike arz ediyor. Aynı zamanda da Akdeniz Limanı ile Mersin’in kalbi ve dünyaya açılan bir yer ama halkı yoksul. Bu imkândan halk yararlanamıyor. Halkın büyük bir bölümü tarım ve seracılık ile geçimini sağlıyor. Ekonomik anlamda onun da maliyetini karşılayamadığı için ürününü ağaçta bırakıyor, toplayacak işçinin maliyetini karşılayamıyor. Mevcut belediye tarafından da desteklenmiyor.
- Yani hem verimli toprakları var hem de bir liman kenti ancak yoksul…
Hoşyar Sarıyıldız: Akdeniz bugün her kimlikten her inançtan aynı zamanda da her sınıftan insanın olduğu bir yer. Kürtlerin, Arapların, Rumların ve Romanların yaşadığı bir yer. Aynı şekilde sınıfsal boyutu ile de çok çeşitlilik arz eden bir yer. Büyük çoğunluğunu yoksul, işçi, emekçi halk oluşturuyor. Çoğunlukla göç de almış bir yer aynı zamanda. Her türlü imkân elinin yetişebileceği mesafede fakat hiçbirinden de fayda görmeyen bir sosyal tabakadan bahsediyoruz.
Türkiye’nin en geniş hinterlant alanlarından bir tanesi Mersin Limanı Akdeniz sınırları içinde, yine Türkiye’nin narenciye deposu bugün Mersin. Bunun üretim yeri de Mersin’in Akdeniz bölgesi. Bu kadar imkân sahibi olan bir ilçenin ne yazık ki bunu istihdama dönüştüremediğini, gençlerin çok ciddi işsizlik ve gelecek sorunu ile karşı karşıya olduğunu, kültürel ve ekonomik zorluklardan dolayı uyuşturucu ve çeteleşmeye rağbet ettiklerini, buna da sistemin çanak tuttuğunu görüyoruz.
Rantçı yönetimin zararları
- Bu imkânlardan halkın yararlanamamasının en önemli nedeni nedir sizce?
Sarıyıldız: 99’dan bu yana Belediye, HDP ve geleneğinden gelen partiler tarafından yürütülüyordu. 2016’daki kayyım saldırısından sonra belediye ranta peşkeş çekildi. Halka hizmet vermesi gereken alanlardan sermayenin üst kesimleri faydalandı ve kendi çeperindekilerin zenginliğine zenginlik kattığı bir çürümüşlük ile karşı karşıya kaldı halk. Yoksul ile zengin arasındaki makas aralığı açıldı.
2019 yerel seçimleri ile birlikte kayyım tehdidinin sebep olduğu ve ittifakın yerelde tam anlatılmamasından ötürü AKP belediyeciliğine geçen bir Akdeniz gerçekliği ile karşı karşıya kaldık. AKP’li Belediye Başkanı kayyımdan geri kalmayarak yoksul işçi, emekçilerin istihdam alanı bulmasını sağlamak yerine belediyenin yıllardan beridir elde etmiş olduğu kazanımları, taşınmazları hepsini bir daha seçilmeyeceğini bildiği için hiç pahasına satışa çıkardı. Bizlerin emekleri ile üretilen o değer alanları yok edildi. O süreç basına da yansıdı; Meclis çoğunluğu muhalefetteydi, HDP’deydi, satışlar gerçekleşeceği zaman torba teklifin Meclis’e getirileceği sabah aralarında Nuriye başkanın da bulunduğu 5 Meclis üyemizi gözaltına aldılar ve kararı bu şekilde hukuksuz bir yöntemle Meclis’ten geçirdiler. Yani buradaki halkın yoksulluğunun en önemli nedeni tepeden yerele, rantçı yönetim anlayışıdır.
Halka sorarak iş yapacağız
- Peki, DEM Parti olarak siz Akdeniz’de nasıl bir belediyecilik anlayışı ile hareket edeceksiniz ve çözüm önerileriniz neler?
Arslan: DEM Parti’nin aslında yerel yönetim politikası çok zengin bir politika. 2016’da kayyımların atanması ile birlikte ilk hedef kadın kazanımları olmuştu. İştar Kadın Merkezimiz ve bunun bünyesinde hukuki destekten tutalım psikolojik ve bilinçlendirme desteklerine kadar birçok alanımız vardı. Belediyeyi aldığımızda bizim de ilk hedefimiz gasp edilen kadın kazanımlarımızı tekrar hayata geçirmek olacak.
Birçok projemiz var ve bütün projelerimizi hayata geçirmeden önce halkla bir araya gelerek birlikte çözeceğiz. Halk meclislerinde halkın kararı ile projelerimizi hayata geçireceğiz. Sıkıntıları birlikte tespit edeceğiz. Sadece şekilsel olarak değil, belediyenin bütün kararları halkın kararı olacak. Kooperatifleşmeyi destekleyeceğiz, istihdam alanları yaratacağız. Özellikle kadın ve gençler üzerine projeler üreteceğiz, ekonomi bu kesimler için büyük bir sorun ve bu sorunu çözecek projeler hayata geçireceğiz. Buradaki bütün sorunları kentin dinamikleri ile ortaklaşarak çözeceğiz, İktidarın aksine belirli bir kesim ile ilgili proje üretirken onlar adına karar vermek yerine önce o kesime soracağız. Arap halkının oturduğu bir mahalle ile ilgili bir proje üretirken o halka soracağız, her kesimin her rengin fikrini alarak projelerimizi hayata geçireceğiz.
Eşit hizmet sunacağız
Sarıyıldız: Her kesimin kendini o belediye yönetiminde görmesi en önemlisi. Meclis üye listelerimizi oluştururken de bu zenginlik dikkate alınarak oluşturuldu. Başta cinsiyet eşitsizliğine karşı olmak üzere toplumda yaşayan dezavantajlı kesimlerin kendini ifade edebilecekleri bir demokratik yerel yönetimler anlayışı ile hareket edeceğiz. X partili benim belediyemden içeri giremez diyenlerin aksine biz belediyeyi kazandığımız andan itibaren partili rozetimizi bir yere bırakıp bütün kesimlerin eşit hizmet aldığı, herkese kucak açan, ayrımcı politikalardan uzak duran bir yönetim anlayışı ile ilerleyeceğiz. Yönetime başlarken de kendi aramızda konuşuyoruz; ilk icraatımız belediye başkanlık odasının kapısını menteşesi ile birlikte sökmek olacak. İnsanlar aracısız, randevusuz, dilekçesiz sorunlarını aktarabilsinler. Daha da önemlisi şeffaf bir yönetim anlayışı ile hareket edeceğiz. Bu anlamda demokratik, katılımcı bir yerel yönetim politikası izleyeceğiz.
Halk DEM’i iyi tanıyor
- Az önce 2019’da ittifakı anlatamadığınızdan söz ettiniz, bu seçimde atmosfer nasıl Akdeniz’de?
Sarıyıldız: Mersin Belediyesi ve Akdeniz Belediyesi açısından halk, kent uzlaşısı yapıldığının bilincinde. Biz de yine her gittiğimiz yerde kent uzlaşısını ve izlediğimiz politikayı halka anlatıyoruz. Bizim partimiz dışında olup bize ulaşan kesimler de 2019’da yaşanan talihsizliğin bir daha yaşanmaması noktasında azami hassasiyet gösterilmesi konusunda büyük hassasiyet ve özveri var. CHP’li seçmen de 2019’daki tutucu tavırlarının onlara da kaybettirdiğini söylüyor. Bunun da ötesinde bu dönem AKP’li seçmenin de bize oy vereceğini düşünüyoruz çünkü hali hazırdaki belediye başkanının kendi seçmeni tarafından bile büyük bir tepki ile karşılaştığının farkındayız.
Arslan: Rüzgâr bizden yana esiyor Akdeniz’de. Siyasi partilerin yarıştığı bir ortam değil Akdeniz, tüm devletin gücünü arkasına alarak bize karşı yürüyen bir anlayış var. Ama şunu sahada gördük, daha önce AKP’ye oy veren yurttaşlardan duyduk; biz geçen dönem onlara verdik ama iktidarda, gücü var belki sorunlarımızı çözer inancı ile destekledik, ne yazık ki öyle bir şey görmedik. Akdeniz halkı şunu çok net gördü; mevcut belediye başkanı rantçı, müteahhit anlayışı ile bir yönetim yürütüyor. DEM Parti’nin yerel yönetim politikasının da demokratik, şeffaf ve bütün halkları kapsayan bir yerel yönetim anlayışı olduğunu herkes net bir şekilde gördü. Bu açıdan da halkın bizi destekleyeceğine inanıyoruz.
Şantajla oy alamazlar artık
- Erdoğan’ın ‘oy yoksa hizmet de yok’ tehditleri bu dönem tutmayacak o zaman?
Arslan: Önce aç bırakıp sonra ekmeğin ucunu gösteren bir anlayışla toplum yönetiliyor maalesef. Bu toplumda da bir kaygı yaratıyor çünkü ülke 22 yıldır onların elinde ama toplum şunun da bilincinde, bir güç birliği yapılırsa bu anlayışın gidebileceğini görüyor. Tıkanmış durumda artık bu tekçi ve rantçı iktidar, topluma vaat edecekleri bir şeyleri olmayınca tehdit ediyor.
Sarıyıldız: Hatay halkının yarasını sarmak varken, siz oy vermediniz bu yüzden bu acıları hak ettiniz diyen anlayışın küçük bir versiyonu burada Akdeniz’de yaşatıldı. Özelikle Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgede buralar ‘terör yuvası’ diyen ve bu yüzden yapılan hizmet ‘teröre yapılacaktır’ düşüncesiyle tek bir hizmet etmeyen bir zihniyetten bahsediyoruz. Biz bunun ne bir halka, ne bir inanca sığmadığını düşünüyoruz. Hiç kimseye sen bize oy verdin, sen şucusun sen bucusun demeden hizmet vereceğiz. Aksi durumda karşıtımıza benzeriz. İşte tam da bu noktada biz demokratik bir belediyecilik anlayışı ile çalışacağız.
Ayrıca, hali hazırdaki belediye başkanı toplumda herhangi bir rıza üretmediğini bildiği için hiçbir hizmet alanı üretmeyip var olan, belediye binalarını ve taşınmazları sattığı için toplumda bir karşılığının olmadığını tam tersi bir tepkiyle karşılaşacağının farkında. Bunu absorbe edebilmek için bayrak siyaseti yürüten ve toplumu kutuplaştıran ve bu kutuplaştırma siyasetinden medet uman bir noktada. Yerel seçime değil de savaşa gidiyormuş gibi, sanki ülkede bir kurtuluş savaşı varmış gibi bir söylem geliştirmekte. Biz tam da bu yaklaşımın kirlenmişliği, çürümüşlüğü bayrakla örtmeye çalışan bu zihniyetin karşısına bu ülkenin kurucu unsurlarından olduğumuzu ve ancak demokratik bir cumhuriyetle kurtuluşumuzun sağlanacağını söylüyoruz. Bunun da yerel ayağı olarak Akdeniz’de hiçbir kesimi öncellemeyen herkese eşit mesafede yaklaşan bir belediyecilik anlayışı ile hareket edeceğimizi bir kez daha söylemek istiyorum.