Mahkeme 3. keşif kararı verirken davacıların talebi olmamasına karşın 18 bin TL bedel istedi. Keşfe kalabalık bir topluluk katıldı. Patronun talebiyle sendikalar işçileri Akbelen’e yolladı ve büyük bir paradoksu hatırlattı
Yusuf Gürsucu
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ’nin (YK Enerji) iki termik santrale kömür sağlamak için genişletilmek istenen kömür madeni sahasında üçüncü kez bilirkişi keşfi kararı çıktı. İkizköylüler yeniden keşif kararıyla ilgili olarak Muğla 1. İdare Mahkemesi Başkanlığı’na itirazda bulunmuştu. İtiraz kabul edilmedi ve 3. kez bilirkişi heyeti Akbelen’e geldi. İkizköy Çevre Komitesi’nin çağrısıyla, keşif öncesinde Akbelen Ormanı’na gelen yurttaşlar ve köylüler toplanıp eylem yaptı.
‘Akbeleni vermeyeceğiz’
Yaklaşık 7 saat süren keşif sonrası yaşam savunucularının avukatlarından Arif Ali Çangı açııklama yaptı. Çangı, “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın vermiş olduğu maden işletme izninin iptal davasının üçüncü kez keşfini gerçekleştirdik. Aslında her seferinde buradaki ekolojik yaşamı, haklılığımızı göstermeye çalışıyoruz. Bugünkü keşifte uzmanlarımız ile birlikte olayın tüm boyutlarını, bilirkişi heyetine, mahkemeye gösterdik. Akbelen Ormanı’nın korunması için gelen dostlarımızda burada gerçekten buranın sahipsiz olmadığını gösterdiler. 1990’lardan başlayan bir hukuki mücadele olduğunu anlattık. 2005 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vermiş olduğu ihlal kararının uygulanmadığı anlattık. Bundan sonrası artık bilirkişilerin bilimsel dürüstlüklerine, vicdanlarına kalmış bir şey. Akbelen Ormanı’nı vermeyeceğiz. Bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.
Önceki keşifler de neler yaşandı!
Akbelen ormanları için 7 Eylül 2021’deyapılan İlk keşifte 7 kişilik heyette 2 bilirkişi hariç şirket yanlısı bir rapor çıkmıştı. İlk keşif sırasında Murat Yüksel isimli hakimin davacı avukatlara ‘ruh hastası’ diyerek hakaret etmesi, tepkiyle karşılanmış ve reddi hakim talebinde bulunulmasının ardından mahkeme 2. keşif istemek durumda kaldı. 1 Mart 2022’de gerçekleşen ikinci keşfin sonunda bilirkişinin raporunda, “Kömür geri dönülmez zararlar verecek ama gerekli” ifadeleri dikkat çekmişti. Davacılar keşif istemedikleri halde 3. Keşif için 18 bin TL keşif avansını yatırmaları istendi. Gereksiz ve hukuka aykırı şekilde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması ara kararı ile Anayasanın sayın Mahkemenize yüklediği en az giderle, mümkün olan süratle davayı sonuçlandırma görevi görmezden gelinmiştir
İşçilerle karşı karşıya!
Yeniköy – Kemerköy ve Yatağan Termik Santrali çalışanları, kesif sırasında bölgede toplanarak eylem yaptı. Patronun sendikayı arayarak müdahale edin kazanamazsak santraller kapanır tehditleriyle sendikaları aradığı öğrenildi. Türk-İş’e bağlı Tes-İş ve Maden-İş sendikaları patronun emriyle getirebildikleri kadar işçiyi ve ailelerini keşif alanına taşıdı. İşçiler ve yakınları , “Is yoksa barış da yok”, “Zeytin bizim, kömür bizim, santral bizim”, “Babamın işine dokunma” yazılı pankart ve dövizlerle bilirkişi heyetini karşıladı. Bu durum Akbelen ormanlarını ve zeytinleri korumak isteyenlerle işçilerin karşı karşıya gelmesine neden olurken, santral patronlarının ve sendikanın işçileri işsizlikle korkutulup tehdit edildiklerini ortaya koyuyordu.
Doğa ile işçi arasında paradoks!
Kapitalizm endüstriyel üretimlerini gerçekleştirirken doğal yaşama ve üretim sürecinde çalışan işçilere bir değer biçer. İşçiye biçtiği değer onun sırtından ortaya çıkarabileceği azami artı-değerdir. Doğayı ise bir hammadde deposu olarak görüp sınırsızca kullanır. İşçilerin canı pahasına ocaktan çıkardıkları madene fiyat biçilirken patronun elde ettiği kâr işçinin sırtından elde edilmektedir. Çıkarılan madenin değeri ile bu malların üretimi için işçiye ödenen ücret arasındaki fark sermayenin en önemli birikimidir ve bu birikim işçi emeğinin tam karşılığıdır. Sermaye, işçi sömürüsüyle elde ettiği birikimleri yeniden değerlendirmek için yine doğaya geri döner ve yine işçiler ölümüne çalıştırılır ve kapitalist sistem kendisini bu yolla sürekli yeniler. Bu yenileme sürecinde her zaman ama her zaman kaybeden yani kanı emilenler doğa ve işçilerdir.
Paradoks aşılmak zorunda
Bu süreç tam bir paradoksu ortaya çıkarır. Madenlerle doğada geri dönülmez gedikler açılırken yani bir nevi katledilirken, işçi ise bu madenlerde adeta ölüme mahkum edilir. Madende ertesi gün yine çalışabileceği enerjiyi elde edebileceği kadar bir ücretle işçi köleleştirilir. Dünya da en çok işçi ölümleri ise madenlerde gerçekleşmiştir. Kapitalizm işçinin emeğiyle doğayı yağmalarken işçide aynı biçimde sermaye tarafından sömürüye tabi tutulmaktadır. Hiç kimse madende ya da doğayı benzer biçimde sömürüye tabi kılan bir kapitalist işletmede çalışan bir işçiye çalışma diyemez. Dünya da ortaya çıkan ekolojik krizin ilk etkileyeceği sınıf olan işçiler içinden çıkılmaz gibi görünen bir paradoksun içine hapsolmuş haldedir. Kapitalizmin aşırı üretimleri sonucunda ortaya çıkan ekolojik kriz ve işçilerin yaşadığı paradoks aşılmak zorundadır.
Emeğine yabancılaşan işçi!
İşçiler maden ocaklarında grizu ve maden çökmelerinin dışında sinsice onları öldüren birçok hastalığa yakalanır. Türkiye coğrafyasının hemen her yerinde açılan maden ocakları doğal yaşamı katlederken aynı zamanda işçileri de aynı kadere mahkum etmektedir. Yalanla gerçeği ayırt edebilme zorunluluğumuz var. Ancak buna rağmen insanların kapitalizmin seçeneklerine sarılabilmekte olduğunu görebiliyoruz. Ekosisteme, kente, köye, dağa, dereye, ağaca, kuşa, kurda yabancılaştırıldık. Bu yabancılaşmayı yaratan da, bu durumdan çıkarı olan da kapitalizmdir. Kapitalizm ekonomi politikaları ve yalanları ile insanı yurduna yabancılaştırırken, doğanın yağmalanmasında işçileri sınıf düşmanı sendika ağalarının eliyle patronun tarafında saf tutmasını sağlamak ister. YK Enerji‘nin üretimi bir kullanım değeri oluşturmamaktadır. Bu bağlamda işçilerin ‘enerji ihtiyacımız var’ yalanına inanması istenir. Bu süreçte emeğine yabancılaşan işçi, doğaya da yabancılaştırılır.