15 Temmuz darbe vodvilinin baş aktörlerinden eski Genel Kurmay Başkanı, şimdiki Savunma Bakanı Akar’ın şu demecini lütfen dikkatle okuyun, ben okudum ve acayip bir “dil” kullanıldığını gördüm. Namuslu halkımız bu “dili” bilmez. O nedenle isterseniz, uzun yıllar bunların kullandığı “dili” öğrenmekle uğraşmış bir arkadaşınız olarak sizler için tercüme edeyim.
Hemen şunu söylemeliyim: Türk yetkililer ABD’yle ve diğerleriyle yaptıkları görüşmelerden sonra verdikleri demeçte, kimle görüşmüşler ise, onlarla “anlaştıkları” hususları asla söyleyemiyorlar. Çünkü anlaşmış değiller. Bunun yerine muhataplarına “ne anlattıklarını” bir de bize anlatıyorlar. Oysa bu anlattıklarını zaten sabahtan akşama kadar Türk medyasında konuşup duruyorlar.
Üslup şu: “Biz onlara şunları anlattık”. İyi de “onlar ne dedi?” Bunun yanıtı yok. Zaten olamaz da. Kepaze oldukları o zaman ortaya çıkar. Haydi gelin Akar’ın demecine bakalım: “Suriye’den çekilme kararının uygulanması konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Çekilme sırasında herhangi bir şekilde otorite boşluğu bırakılmaması hususunu da muhataplarımıza hatırlattık.” “Muhataplar ne demiş?” Yok. “Hatırlattık” diyor. Sonra: “PKK/PYD/YPG, DEAŞ ve FETÖ başta olmak üzere, tüm terör örgütlerine karşı birlikte mücadele etme kararlılığımızı bir kez daha teyit ettik.”
Aşkolsun.
Bir de “FETÖ” işi. Ne demiş?
“FETÖ elebaşının ve örgütün diğer üyelerinin iadesi konusunu da gündeme getirdik. Önümüzdeki günlerde bunu da yakından takip etmeye devam edeceğiz.” Amerikalılar ne dedi?
Yine yok.
“Çekilme kararının uygulanması konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Çekilme sırasında herhangi bir şekilde otorite boşluğu bırakılmaması hususunu da muhataplarımıza hatırlattık. Başlangıçtan itibaren üzerinde durduğumuz Münbiç meselesi vardı, bunu da gündeme getirdik. Kendilerine YPG’li teröristlerin bir an önce Münbiç’i boşaltması, sahip olduğu ağır silahların toplanması ve yönetimin Münbiçlilere verilmesi konularını hatırlattık.” Amerikalıların “bunadığı” kanısında. “Hatırlatmış.” Bu konuda Amerikan tarafıyla ilgili şöyle bir bilgi vermiş: “Münbiç Yol Haritası’nın gerçekleşmesi, buradaki gecikmenin önlenmesi ve bunun bir an önce sonuçlandırılması konusunu muhataplarımız da kabul etti ve bu konuda çalışacaklarını da ifade ettiler.”
Nedir bu? İktidar açısından “ahmakça” bir oyalanmaya muhatap olmaktır.
Zaten ABD bu konuda Türkiye ile bir mutabakat sağlamış, ancak bu mutabakat Minbic sınırlarında Türk askerlerinin “devriye” adına “volta” atmasını aşmamıştı. Amerikalılar Akar’a “aynen devam edeceğiz” demiş, o da bunu “Türkçe”ye böyle çevirmiş. En önemli konu, “güvenli bölge”. Bu konuda TC-ABD arasında nasıl bir görüş birliği gerçekleşmiş? Okuyalım: “Bu konuda hem onların görüşlerini dinledik hem de kendi görüşlerimizi ifade ettik. Burada bir güvenli bölge oluşturulmasının, özellikle PKK/YPG’li teröristlerin bu güvenli bölgeden çıkarılmasının, burada kontrolün Türkiye tarafından sağlanmasının, oluşacak güven ortamı içinde hala Türkiye’de misafir ettiğimiz Kürt, Arap, Asuri, Keldanilerin de bulunduğu Suriyelilerin bir an önce topraklarına, evlerine dönmelerinin sağlanmasının gerektiğinin altını çizdik.” “Altını çizmiş.” Çiz bakalım. ABD’liler neyin altını çizmiş. Yok. Ve en büyük kriz konusu S.400’ler. Akar şöyle demiş: “Söz konusu görüşmede varılan bazı mutabakat noktalarının olumlu yansımalarını burada memnuniyetle müşahade ettik. Stratejik ortağımız olan ABD’li muhataplarımızın bizim güvenlik endişelerimizi paylaştığını da gerçekten yakından görme fırsatı bulduk.”
Ne anladınız?
Amerikalılar Türk devletinin “güvenlik endişeleri” nedeniyle S.400’leri almasına “evet” mi demiş? Okuyalım: “F-35, S-400 ve Patriot konusunda da karşılıklı bilgi, görüş alışverişinde bulunduk. Bu konular üzerinde çalışmaya devam edeceğimiz, iki ülke arasında bu konudaki problemlerin çözülmesi için elimizden gelen gayreti göstereceğimiz konusunda da mutabık kaldık. Görüş alışverişine devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde bu konularda bazı gelişmeler olması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.” Demek ki bu konuda “mutabakat” yok. Ama “elden gelen gayreti göstereceğimiz konusunda mutabakat” var. Komik. Amerikalı Akar’ın sırtını okşamış, “güvenlik endişeni anlıyorum, ama bunu S.400’le yaparsan, asıl o zaman endişelenmen gerekir” demiş. Çok açık. Bu demeçte yalnızca gerçek olan şu: Amerikalılar Akar’ı gerçekten çok debdebeli bir törenle karşılamışlar.
Neden acaba? Acayip bir yazar var. Zentürk. Dünkü yazısında diyor ki, “Erdoğan’a karşı NATO darbesi hazırlanıyor.”
Ne dersiniz? Pentagon Akar’ı bu gezide “kafaya aldı mı?”