“Barış Bildirisi” imzacısı akademisyenlerin üniversitedeki işlerine geri dönmeleriyle ilgili yapılan açıklamada, ‘Geç kalmış adaletin adalet olmayacağını bilmemize rağmen bu sevinci yaşıyoruz’ denildi
2016 yılında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Ankara Üniversitesi’nde görevli “Barış Bildirisi” imzacısı akademisyenler Funda Şenol Cantek, Tezcan Durna, Nail Dertli ve Can Irmak Özinanır ihraç edildi. OHAL Komisyonu’na yaptıkları başvuruları reddedilen 4 akademisyen hakkında Ankara 21’inci İdare Mahkemesi ihlal kararı verdi. Böylece akademisyenlerin üniversitedeki işlerine geri dönmelerinin yolu açıldı.
Öte yandan Anadolu Üniversitesi’nden 686 nolu KHK ile ihraç edilen barış akademisyenleri Zafer Güzey, Gülcan Ergün ve Akademisyen Nihan Aksakallı, Akademisyen Ahsen Deniz Morva’nın işe iade kararını dijital medya hesaplarından duyurulmuştu.
Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Ankara 5 Nolu Şube, akademisyenlerin görevlerine iade edilmelerine ilişkin Mülkiyeliler Birliği Merkezi’nde toplantısı düzenledi.
Toplantıya, çok sayıda akademisyenin yanı sıra CHP Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da katıldı. Toplantıda ilk olarak Mülkiyeliler Birliği Genel Sekreteri İlker Akcasoy konuştu.
Kurum kanaati siyasi sadakattir
Akcasoy, kararla ilgili geç kalmış adaletin adalet olmayacağını bilmemize, hala mahkemelerden ret kararlarının geldiğini görmemize rağmen bu sevinci yaşadıklarını söyledi.
Anayasa Mahkemesi’nin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini “Düşünce ve ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendiren kararını hatırlatarak, imzacı akademisyenler hakkında verilen beraat kararlarına değinen Akcasoy, “OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun ‘kurum kanaati’ gibi hukuken hiçbir geçerliliği olmayan gerekçelerle verdiği ret kararlarının ardında siyasi iktidara sadakat ve itaat olduğunu çok iyi biliyoruz” dedi.
Üniversite yönetimi keyfi yaklaşıyor
Akademisyenlerin ellerinden alınan her bir hak için büyük uğraşlar vermek zorunda bırakıldığını söyleyen Akcasoy, “Hocalarımız, bugün de yargı kararlarının üniversite yönetimleri tarafından uygulanması için aynı çabayı sergilemeye zorlanıyor. Mülkiyeliler Birliği eski Genel Başkanı Dinçer Demirkent’in 30 gün içerisinde göreve başlatılmaması, ilk defa atanacakmış gibi hakkında arşiv soruşturması yapılacağının kendisine iletilmesi bunun en açık örneğidir. Evet, kendisi dün itibariyle göreve başlama yazısını tebellüğ etmiştir. Ancak bunun üniversite yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunmasından sonra apar topar yapılması keyfi ve hukuksuz uygulamaların boyutlarını gözler önüne sermiştir” ifadelerini kullandı.
Telafi mekanizmaları oluşturmalı
Haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen tüm akademisyenlerin görevlerine iade edilmesi gerektiğinin altını çizen Akcasoy, göreve iade edilen akademisyenlerin Ankara Üniversitesi yönetimi tarafından hızla görevlerine başlatılmasını istedi.
Görevlerine dönen tüm akademisyenler için telafi mekanizmaları oluşturulmasını isteyen Akcasoy, “Akademik atama ve yükseltme kriterlerinin yeni bir cezalandırma aracı olması engellenmelidir. Unutulmamalıdır ki bizler, Türkiye’nin en köklü kurumlarına, fakültelerine, bilime ve akademik özgürlüğe ağır darbeler indiren, eleştirel aklı tasfiye etmeyi hedefleyen bu hukuksuzluğun son bulması için tüm gücümüzle mücadele etmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
Bize yapılan unutulmayacak
Son olarak akademisyenlerden Dinçer Demirkent konuştu. Maruz kaldıkları haksızlığından üzerinden 6 yıl geçtiğini anımsatan Demirkent, “Bu 6 yılın nasıl geçtiği bizim için unutulmayacak. Bize ‘imzanızı geri çekin’ diyen akademisyenler, barış imzacısı akademisyenleri üniversiteden atmak için toplu liste veren hukuk müşavirleri, rektörler bunlara ortak olan dekanlar unutulmayacak.”
KAYNAK/MA