Erdoğan’ın AİHM’in Demirtaş kararına karşı söylemlerini değerlendiren Turgut Kazan ve Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın ‘kararının uygulanmamasının ağır sonuçları olacağı’ uyarısında bulundu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, 22 Aralık’ta Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın derhal tahliye edilmesi yönünde karar verdi.
Kararı değerlendiren İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan, AİHM kararlarını tanımamakla “Türkiye Cumhuriyetini hukuk devleti saymıyoruz, dolayısıyla tanımıyoruz” anlamına geldiğini belirtti.
Kararın “siyasi” olduğunu söyleyen AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “AİHM, bizim mahkemelerimizin yerine geçecek şekilde karar veremez. Sadece burada verilen kararlar mahkemelerimizce değerlendirilir” diyerek kararı tanımadıklarını açıkladı. Kazan, Erdoğan’ın bu sözlerle Anayasal suç işlediğini söyledi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da karara ilişkin “Hiçbir anlamı yok” derken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise “Tanımıyoruz, takmıyoruz” şeklinde açıklamalarda bulundu.
AİHM’in Demirtaş kararını ve bunun uygulanmamasını değerlendiren İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan, Türkiye’nin Avrupa Komisyonu’ndan çıkarılabileceğini söyledi.
‘İnandırıcılık sorunu’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Karar bizi bağlamaz” söylemlerine atıf yapan Kazan, bu sözün ardından kararla ilgili değerlendirmelerin fazla bir anlamının kalmadığını söyledi. Erdoğan’ın bu sözü ile “Biz Türkiye Cumhuriyeti’ni hukuk devleti saymıyoruz, dolayısıyla da hukuk mukuk tanımıyoruz. Hukuk tanımayınca AİHM kararını da tanımamış oluyoruz” dediğini belirten Kazan, “Siz AİHM kararını tanımıyorsanız o değerleri tanımıyorsanız, Avrupa Birliği (AB) sürecine heyecanla bakamazsınız, AB sürecine girmek için sıcak mesajlar veremezsiniz. O tür mesajlar verip ama oradan gelen kararları uygulamazsanız hiç inandırıcı olamazsınız. Takmıyorum. AİHM kararlarının kanunlardan bile üstün olduğunu eğer bizim kanunumuz o sözleşme ile çatışıyorsa sözleşmenin esas alınacağını yazan sizsiniz. Erdoğan milletvekili yemininde ant içerken ‘Anayasa’ya sadık kalacağım’ diye ant içiyor. Bu nedenle anayasal suç işleniyor” dedi.
‘Uygulanmazsa AK’den çıkarılır’
AİHM’in Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ayrı ayrı maddelerine ve ek protokole ayrı ayrı vurgu yaparak bir ihlal kararı verdiğini belirten Kazan, Türkiye’nin buna uymak zorunda olduğunu dile getirdi.
Avrupa Konseyi’nin karar organı Bakanlar Komitesi’nin AİHM kararını uygulatmakla görevli olduğunu belirten Kazan, “Ama bu mahkeme gibi süratle hareket etmeyecektir. İkna etmeye çalışacaktır. Ama ikna sürecinden bir sonuç alamazsa Türkiye’yi kurucusu olduğu Avrupa Komisyonu kurucu üyeliğini askıya alır. Eğer hala kararı uygulamazlarsa çıkarır. Karar müthiş bir karardır. Keşke bu kararı hukukçular değerlendirse. Bu hukukçular kararı ve yaşanacakları Erdoğan’a açıklasalar” şeklinde konuştu.
‘Ağır sonuçları olur’ uyarısı
Kararı değerlendiren Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, AİHM’in kararıyla Avrupa Konseyi’ne üye olan ve sözleşmeye taraf olan Türkiye’nin “ifade özgürlüğü”, “seçme ve seçilme hakkı” ve en önemlisi “hakkın kötüye kullanılması” gibi birçok ihlalin gün yüzüne çıktığını söyledi. Aydın, iktidar ve ona bağlı olan yargının bu karara karşı “ipe un sermek” gibi inatçı bir tavır takındığını belirtti.
İktidar yargıyı yönlendiriyor
İktidarın karar sonrası hukuksuz tutumunu değiştirmediği takdirde Türkiye’nin ağır sonuçlarla karşı karşıya kalacağını vurgulayan Aydın, bunun kısa ve uzun vadede yaptırımlarının olacağını söyledi. İktidarın yargıyı yönlendirmesi ile Türkiye’de Anayasa’da yer alan “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler” başlıklı 138’inci maddesinin tümüyle rafa kaldırıldığını kaydeden Aydın, “İktidar, siyasi ikbali uğruna tüm yasal düzenlemeleri ve mevzuatları çiğnenmekte, yerle bir etmektedir. Bu kararla ülkedeki hiçbir yurttaşın hukuki olarak can güvenliğinin olmadığını gösteriyor. AİHM’in bu kararı, bizim yıllardır yaptığımız ‘yargının vesayet altında olması’ eleştirisinin gerekçesidir. Yani iktidar ve yargının beraber senkronize bir şekilde çalıştığının göstergesidir” ifadelerini kullandı.
HABER MERKEZİ