AİHM’in Demirtaş kararını değerlendiren AİHM eski yargıcı Türmen, kararda birçok ilkin olduğunu belirterek, ”AİHM kimi davalarda sadece ihlal yönünde karar verir ve meseleyle ilişkisini keser ama bu davada ne yapılması gerektiğini de söylüyor” dedi. Türmen, Bakanlar Komitesi’nin kararı uygulatmak için her türlü tedbiri alacağını belirtti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluk haline son verilmesine karar verdi. AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, verilen kararı ve ”Karar bizi bağlamaz” diyen Erdoğan’ın tutumunu, Mezopotamya Ajansın’ndan (MA) Yasin Kobulan’a değerlendirdi.
Kararda birçok ilk
Kararın önemine dikkat çeken ve birçok ilki içerisinde barındırdığını ifade eden Türmen, “18’inci maddeden ihlal verirken bunu tutukluğun devamıyla birleştirerek vermesi ilk defa oluyor” dedi. Demirtaş’ın tutukluluğunun devamının aslında 18’inci maddede yazıldığı gibi Türkiye’deki demokrasinin işlemediğini gösterdiğini ifade eden Türmen, siyasi nedenlerle tutukluluğuna karar verildiği ve yargının bağımsız olmadığı gibi sonuçların ortaya çıktığını vurguladı.
18’inci maddenin ihlali
”Burada önemli olan 18’inci maddeden ihlal yönünde karar verilmesi” diyen Türmen, sözlerine şöyle devam etti: ”AİHM aynı zamanda kendi savunduğu demokrasi, hukukun üstünlüğü ilkesini savunuyor. Bu anlamda bir de işin siyasi yanını ele alıyor. Türkiye’deki yargı ve demokrasi ile ilgili siyasi ortamı ele alıyor. Bunlara dayanarak 18’inci maddeden ihlal olduğu yönünde karar veriyor.”
Her zaman kullanılmayan madde
Bir başka önemli olanın da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 46’ncı maddesi ile söylenen olduğunu belirten Türmen, Bu maddenin her zaman kullanılmayan bir madde olduğunu vurguladı. ”AİHM bir ihlali tespit eder ve ondan sonra bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağını, nasıl karar uygulanacağı devlete kalmıştır” sözlerini kullanan Türmen, şunları dile getirdi: ”Bu kararın uygulanıp uygulanmadığını Bakanlar Komitesi denetler. AİHM kimi davalarda sadece ihlal yönünde bir karar verir ve mesele ile ilişkisini keser. Ama bazı önemli davalarda yani bu davada olduğu gibi ihlal kararıyla birlikte ne yapılması gerektiğini de söyler. AİHM, ‘Demirtaş derhal serbest bırakılmalıdır. Bu ihlale en kısa zamanda son verilmesi gerekir’ diyor. Bu çok açık ve bu kararı uygulamak gerekiyor. Sözleşmeye taraf devletler AİHM’in kararlarına uymak zorundadır. AİHM kararları onlar bakımından bağlayıcıdır. Böyle bir yükümlülükleri vardır.”
OHAL eleştirileri etkili oldu
AİHM’in kararında Demirtaş’ın kişisel durumundan öte Türkiye’deki demokrasi, yargının bağımsızlığı ve siyasal atmosferi değerlendirmesinin çok önemli olduğunu belirten Türmen, “Burada Avrupa İnsan Hakları Komiserliği raporları, Venedik Komisyonu raporları gibi noktaların etkili olduğu görülüyor” dedi. Türmen, Türkiye’deki siyasi ortamı yansıtan, Türkiye’deki basın özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını yansıtan bu raporların AİHM’in kararlarında da etkili olmuşa benzediğini kaydetti.
AİHM’in özellikle Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde etkisiz kaldığı için çok fazla eleştirildiğini hatırlatan Türmen, Bu eleştirilerin de etkisinin olduğunu ifade etti. AİHM’in doğru olanı yaptığını belirten Türmen, “AİHM’in bir kuruluş amacı var. Nedir bu kuruluş amacı; Demokrasinin korunması. Bu amaca uygun kararlar çıkarabilmesi lazım ve eğer demokrasi, yargı bağımsızlığı, hukuk devleti geçerli değilse bunu savunabilmesi lazım. İşte bunu yapıyor bu kararda da” diye konuştu.
‘Karar bizi bağlamaz diye bir şey yok’
Erdoğan’ın “Bizi bağlamaz” ifadesine de değinen Türmen, “Bir anlık öfke ile söylemiş diye düşünüyorum. Karar bizi bağlamaz diye bir şey yok. Sözleşme açık ‘Karar bağlar’ diyor üye devletleri. ‘Karşı hamle’den ne kast ediyor anlamadım” dedi.
‘İhlal derhal kaldırılmalı deniyor’
Türkiye’nin 3 ay içerisinde hükmedilen tazminatı ödemek zorunda olduğunu da hatırlatan Türmen, ödenmediği takdirde faiz uygulanacağını söyledi. Karara ilişkin “AİHM Büyük Daire tarafından onaylanmamıştır. Türkiye, Büyük Daire’ye gitmesini isteyebilir. Oradan onaylandığında karar geçerlidir” şeklindeki yorumları da değerlendiren Türmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayır, öyle değil. Burada ihlalin derhal ortadan kaldırılması, devam etmemesi gerektiğini söylüyor. Kaldı ki; Büyük Daire bir temyiz makamı değildir. Büyük Daire, kararın yanlış verilip verilmediğini, yerinde olup olmadığını incelemez. Büyük Daire davayı yeniden görür. O bakımdan Büyük Daire’ye gitmesini beklemeden tahliyenin gerçekleştirilmesi gerekiyor.”
‘Bakanlar Komitesi tedbiri alır’
Kararın uygulanmamasının yeni bir ihlal olacağını sözlerine ekleyen Türmen, bu durumda Türkiye’ye yönelik baskıların artacağını belirterek, şöyle konuştu: “Siyasi ve hukuki baskılar olur. Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi, Bakanlar Komitesi kararı uygulatmak için gerekli tedbirler alır, bu kararın uygulanması için ne yapılması gerekiyorsa o yapılır.”
Türmen, değerlendirmelerini “Türkiye hukuk devleti ise kararı uygulaması gerekir” sözüyle sonlandırdı.