Kürt sanatçı Ahmet Kaya, Magazin Gazetecileri Derneği ödül töreninde yaptığı bir konuşmada Kürtçe bir şarkı çıkaracağını belirttikten sonrası ırkçı saldırılar ve açılan davalar nedeniyle yurt dışında sürgünde yaşamak zorunda kaldı. Sürgünde hayatını kaybeden Kaya’nın vefatının üzerinden 23 yıl geçti
Ahmet Kaya, 10 Şubat 1999 yılında, Magazin Gazetecileri Derneği ödül töreninde sahnedeyken “Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayınlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayınlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum” dediği için orada bulunan birçok sanatçı tarafından linç edildi. Sarf ettiği sözler sonrası hakkında birçok dava açılan Kaya, 16 Haziran 1999 tarihinde Fransa’ya sürgüne gitmek zorunda kaldı. 2000 yılında ise Fransa’ya tamamen yerleşti.
‘Kürdüz ölene kadar’
2000 yılında Fransa’da yaklaşık bir milyon kişinin katıldığı büyük bir konser veren Kaya ‘Kürdüz ölene kadar’ şarkısını ilk kez burada seslendirdi.
Memleket hasreti ağır gelen Kaya, sürgünde olduğu Fransa’nın başkenti Paris’te “Hoşça kalın Gözüm” isimli albümünün hazırlıklarını sürdürdüğü dönemde evinde bir gece yarısı geçirdiği kalp krizi sonucu 16 Kasım 2000’de hayata gözlerini yumdu.
Cenaze merasimi Paris Kürt Enstitüsü’nde yapılan Kaya, 17 Kasım 2000’de 30 binin üzerinde kişinin katıldığı törenle kendisi gibi sürgünde yaşamını yitiren yönetmen Yılmaz Güney’in defnedildiği Paris’in Père Lachaise Mezarlığı’na defnedildi.
Ahmet Kaya’nın yaşamı
28 Ekim 1957 tarihinde Semsûr’dan Meleti’ye (Malatya) iş için göç etmiş Kürt bir baba ile Türk annenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelen Ahmet Kaya, çocukluğunun büyük bir bölümünü babasının çalıştığı fabrikadaki küçük bir evde geçirdi.
Altı yaşında babasının hediye ettiği bağlama ile müzik dünyasına adım atan Ahmet Kaya, 9 yaşında şarkı söylemeye başladı ve ilk şarkılarını İşçi Bayramı’nda işçiler için seslendirdi.
Ahmet Kaya’nın ailesi 70’li yıllardaki kötü yaşam koşulları ve Kürtlere yönelik baskılar nedeniyle İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı. Şarkıcılık kariyeri başlamadan önce ailesine destek olmak için bir süre taksi şoförlüğü ve otobüs şoförlüğü işlerinde çalıştı.
Çocukluğundan beri asi bir ruha sahip olan Kaya, 16 yaşında afiş ve pankart bastığı için tutuklandı.
Kaya’nın asi ruhu gençlik yıllarında arkadaşlarıyla beraber söylediği ve ölümünden sonra ardından bıraktığı şarkılarda kendini gösterdi.
Ahmet Kaya, ilk sahne deneyiminin ardından ünlü şarkıcı Ruhi Su’nun yanına Boğaziçi Üniversitesi’ne giderek Ruhi Su’dan kendisini dinlemesini ister. Ruhi Su, isteğini kabul ettikten sonra Ahmet Kaya şarkıyı seslendirirken şarkıyı yarıda kesip bağlamayı Kaya’nın elinden alır ve kızarak “Öyle at teper gibi bağlama çalınmaz, kavga edilmez bağlamayla, bağlama ile meşk edilir” der. Ancak Ahmet Kaya tarzında ısrar eder.
Ahmet Kaya’nın 1985 yılında çıkardığı ‘Ağlama Bebeğim’ albümü kısa bir süre sonra yasaklanır.
‘Ben ülkemin özleminden üşüyorum’
Magazin Gazetecileri Derneği ödül töreninde yaptığı bir konuşmada Kürtçe bir albüm çıkaracağını belirttikten sonra ırkçı saldırılar ve açılan davalardan sonra yurt dışında yaşamak zorunda kalan Kaya, yaptığı bir röportajda, “Avrupa’da, yaz da olsa, kış da olsa fark etmez, ben çok üşüyorum. Sorun kalorifer sorunu değil, yorgansızlık değil. Ben ülkemin özleminden üşüyorum” der.
2000 yılında Fransa’da yaklaşık bir milyon kişinin katıldığı büyük bir konser veren Kaya ‘Kürdüz ölene kadar’ şarkısını ilk kez burada seslendirir.
Memleket hasreti ağır gelen Kaya, sürgünde olduğu Fransa’nın başkenti Paris’te “Hoşça kalın Gözüm” isimli albüm hazırlıklarını sürdürdüğü dönemde evinde bir gece yarısı geçirdiği kalp krizi sonucu 16 Kasım 2000’de hayata gözlerini yumdu. Cenaze merasimi Paris Kürt Enstitüsü’nde yapılan Kaya, 17 Kasım 2000’de 30 binin üzerinde kişinin katıldığı törenle kendisi gibi sürgünde yaşamını yitiren yönetmen Yılmaz Güney’in defnedildiği Paris’in Père Lachaise Mezarlığı’na defnedildi.
Mezarı tahrip edildi
Ahmet Kaya’nın Paris’te bulunan mezarı, 21’inci ölüm yıldönümünde kimliği belirsiz kişiler tarafından tahrip edilmişti.
Kaynak: RojNews