Belgenin özelliği çok açık: HDP bütün partilere, kurum ve kuruluşlara, kendi programlarından, ilkelerinden ve inançlarından hiçbir taviz vermeden imzalayabilecekleri bir belge sunmuştur
HDP’nin beklenen tutum belgesi açıklandı. Belgeden mucizevi formüller bekleyenler beklentilerine cevap bulamadılar. Sansasyon beklentisi boşa çıktı.
Belgenin ciddiyetini de zaten işte bu özelliği ortaya koydu. Üzerinde tepinilecek, istenen yana çekilebilecek, spekülasyon bataklığında boğulacak tek bir satır, yanlış yere atılmış tek bir virgül ve nokta yok.
Belgenin özelliği çok açık: HDP bütün partilere, kurum ve kuruluşlara, kendi programlarından, ilkelerinden ve inançlarından hiçbir taviz vermeden imzalayabilecekleri bir belge sunmuştur. HDP de kendi programını koruyarak, onunla çelişkiye düşmeden, bütün demokrasi yanlısı güçlerin üzerinde birleşebilecekleri ilkeleri dile getirmeyi başarmıştır.
Ağır bir yıkıma uğrayan Türkiye’de demokrasinin ilk adımı “konuşmaktır”, diyalogtur. Ancak amaca uygun konuşmak için bir “gündem” olmalıdır. Aksi durumda diyalog kakafoniye dönüşür, neticede sesler yükselir, kimse kimseyi anlamaz olur.
HDP’nin belgesi böyle bir “gündem” niteliği taşıyor.
Ama yalnız “gündem başlıklarından” ibaret bir belgeyle karşı karşıya değiliz. HDP belli ki, bütün demokratik güçlerin ne dediğini, ne önerdiğini, neye karşı, neyden yana olduğunu titizlikle araştırmış. Belge demokrasi ittifakında buluşabilecek herkesi içeren bir metin özelliğine o nedenle sahip olmuştur.
Ben bu metni okurken, kendimi sırasıyla CHP, İyi Parti, Deva, Gelecek ve Saadet Partisi yöneticilerinin ve daha da çok tabanlarının yerine koydum, belgeye onların programları, politik çizgileri, gelenekleri, inançları açısından baktım ve bu belgenin neresine itirazım olur diye düşündüm ve hiçbir itirazım olmadığını gördüm.
Hatta ağır insanlık ve savaş suçlarına bulaşmış AKP’nin dar unsurları dışında, bu partinin ilk kuruluş dönemine sahip çıkanların da belgeye tek bir itirazda bulunabileceğini sanmıyorum.
Bu açıdan bakıldığında HDP’nin tutum belgesi günümüzün en acil meselelerini çözmek için atılacak ilk adımı başarıyla göstermiştir. Bu belge temelinde tüm demokrasi güçleri, kadınlar, gençler, emekçiler müzakereye başlayabilirler. Belgenin her başlığındaki tüm paragrafları yüksek sesle dile getirirler, sonra her başlığa dair kendi somut önerileriyle tartışmayı, müzakereyi, diyalogu ilerletebilirler.
HDP belgesi bir “parti programı” değil. Tüm demokrasi güçlerinin birbirinden farklı programlarını hayata geçirebilmek için hepsinin aynı anda atacağı ilk adımların belgesi. Bu belgedeki yaklaşım ve önerilerde birleşenler, istisnasız bu ilk adımları attıklarında kendi ana ya da stratejik hedeflerine, program amaçlarına aynı anda yaklaştıklarını göreceklerdir.
AB üyeliği mi istiyorsunuz? Çok uzağındasınız. Ama HDP belgesi temelinde atacağınız adımlarla “geçiş sürecinden” sonra AB hedefine yaklaşmış olacaksınız. Sosyalizmi benimsiyorsunuz ve liberallerle birlikte HDP belgesi temelinde attığınız ilk adımla siz de sosyalizme yaklaşmış olacaksınız. Özgürlükçü Müslümanlar için de öyle. Laiklerle atılan ilk adım onları İslam dünyasına yaklaştıracak. Ve elbette Kürt halkının öncüleri “kadın özgürlükçü, ekolojik ve komünal toplum” idealine onların tümüyle birlikte yaklaşmış olacak.
Kimin ipi göğüsleyeceği, ipi kimin kimlerle birlikte göğüsleyeceği, “geçiş sürecinin” derinliğine ve yaygınlığına bağlı olarak belirlenecek.
Bürokratik yöntemlerle çatılmış “ittifaklar” HDP’nin anlayışına uzak. Bu partinin ittifak anlayışı sosyolojik ve ahlaki karakter taşıyor. O nedenle mevcut “organize işler” yerine “toplumsal işlerle” uğraşıyor. Ortaya konan belge “gizli kapaklı ve güvenilmez” kulisler yerine şeffaf bir diyalogun imkanını yaratmıştır.
O halde konuşabiliriz: Belgenin hangi sözcüğüne itirazınız var? Var mı? Benim yok. Sizin?
HDP ittifak meselesini şeffaf bir ilke meselesi haline getirdi. Böylece “HDP PKK’nin uzantısıdır, CHP uzantıyla ittifak yapmaktadır, İyi Parti de uzantıyla ittifak yapan CHP’yle ittifak halindedir, hepsi PKK ile ittifak yapmaktadır” diye konuşan Erdoğan’ı susturmuş, Millet İttifakı’nı da “Kürdün oyuna değil, yazdığına bakın” diyerek okur yazar haline getirmiştir.
Bu belgeyle HDP, biricik Türkiye partisi olduğunu kanıtlamıştır.