Havalar var mutlu eder. Güneşli hava gönlümüzü şenlendirir. Hafif meltemin kadifemsi okşayışı mest eder. Keyif verir. Güneşle bulutun saklambaç oynadığı oyunun seyrine doyum olmaz.
Zaman ayarlı hava
Hava vardır, güldürür. Hava vardır, hüzne adını verir, acının kütüğüne resmini çizdirir. Çünkü hava dediğin zaman ayarlıdır. İhtiyaç anında doğru havanın kendini göstermesi yüzleri güldürür. Zamansız gelen hava felaketin diğer adı olur. İşte sevgili okur, bazı havalar vardır beni öldürür, bazıları güldürür. Bazı havalar var ki ocaklarda baca tütmesini sonlandırır. Malum kurak günler köylerin havasını karartmakta, moraller karamsar hava üflemekte. Havaların kurak, mevsim ısısının iki katı seyri yoksul kentlilerin yüreğinde bayram havası estirmekte.
Bir yanımız yaprak döker, bir yanımız bahar bahçe vesselam.
Ah ah vah vah!
Evet, Türkiye’yi yine kuraklık kâbusu sarıp sarmaladı. Yağışlar mevsim normallerinin en dibinde, sıcaklık ise mevsim normallerinin çok üstünde. Köylülerin kuraklık nedenli kaygısının yanında Ağrı tepecik kalır. Uzmanlara göre kuraklığa bağlı tarımsal üretimin zarar görmesi büyük olasılık. Bu minvalde çiftçi cenahındaki duygu, “ya yağmurlar; baharda firar eder, gelmezse, nice olur halimiz!” doruk noktasında. Kuraklıkla ilgili konuşulanlar, düşünülenler üç aşağı beş yukarı bunlar. Ama kuraklığın yerine şiddetli yağışlar olsaydı, kentlerdeki can kayıplarını, konut tahribatlarını konuşuyor, onunla ilgili ah ah vah vah çaresizliğini yaşıyor olacaktık.
Peki, çaresiz miyiz?
Çaresiz değiliz elbette. Ancak politikacıların ve sermayenin el eleliğiyle çözümsüzlüğün çare politikası olarak pişirilip önümüze sürülmesi asıl neden. Eğer deprem olduğunda depremi konuşmaya başlar, önceden önlem almazsak, ekolojik tahribatları durdur(a)mazsak, küresel iklim değişikliğinin nedenlerini ortadan kaldırma politikalarını belirleyip uygulamazsak, felaketlerin ah ah, vah vahcısı olmaktan öteye geçemeyiz. Farkında olmadan felaketlerin şakşakçısı olur çıkarız. İklimsel felaketlerin önlemenin yolu farkın fevkine varmaktan geçiyor. O zaman havalar bizi öldürmez, yaşatır!