İHD, ağır sağlık sorunlarına rağmen tahliye edilmeyen hasta tutuklular Devrim Ayık, Selman Esmer ve Muhlise Karagüzel’in tedavilerinin sağlanması için tahliye edilmelerini talep etti
Hasta tutukluların sağlık durumuna dikkat çekmek için bu hafta da İstanbul ,Ankara ve İzmir’de eylemler yapıldı.
İstanbul İHD Şubesi “F Oturumu” eyleminin 583’üncüsünü dernek binası önünde gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde Eskişehir H Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan ağır hasta tutuklu Devrim Ayık’ın sağlık durumuna değinildi. Bu haftaki açıklamayı Komisyon üyesi Meryem Bars yaptı.
‘13 tutuklu yaşamını yitirdi’
Hazırladıkları Marmara Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu’na göre yılın ilk 3 ayında 13 tutuklunun yaşamının yitirdiğini belirten Bars, cezaevlerindeki ölümlerin durdurulması için Adalet Bakanlığı’na yaptıkları başvuruların ise sonuçsuz kaldığına dikkati çekti. Bu nedenle cezaevlerindeki ölümlerin giderek arttığını belirten Bars, “9 yıldır tutuklu bulunan 31 yaşındaki mide kanseri Behçet Kaplan hastalığı giderek ağırlaşıp ve son 4 aydır hiç bir şey yiyemediği halde tahliye edilmedi, 16 Mayıs günü Ahlat T Tipi Cezaevi’nde yaşamını kaybetti. Yine Elazığ 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan Kamil Turanlıoğlu, 16 Mayıs’ta kalp krizi nedeniyle ve 75 yaşındaki 30 yıllık ağır hasta tutuklu Abdülhalim Kırtay ise ölüm döşeğindeyken tahliye edildikten 51 gün sonra 12 Mayıs günü hayatlarını kaybettiler” diye belirtti.
‘Tedavisi tamamlanmadan tutuklandı’
Ayık’ın ileri derecede Crohn hastası olduğunu ve ayrıca ağır görme kusuru nedeniyle yüzde 76 engelli raporu bulunduğunu anımsatan Bars, Ayık’ın tüm hastalıklarına rağmen tahliye edilmediğine işaret etti. Bars, Ayık’ın cezaevi koşullarında hastalığının giderek daha da ağırlaştığını belirterek, “2015 yılında tutuklanan ve hapishane koşullarına bağlı olarak hızla ilerleyen Crohn hastalığı nedeniyle iki kez ameliyat geçiren ve bağırsaklarının bir bölümü çıkarılan Devrim Ayık, hastalığının tedavisi hapishane koşullarında sağlanamadığından, tutuklu bulunduğu Antalya L Tipi Cezaevi’nden 2019 yılı Ekim ayında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış ancak henüz tedavisi devam ederken, 4 Aralık 2019 günü yeniden tutuklanmıştır. Hastalığının daha da ilerlemesi üzerine 17 Mart 2020 tarihinde yeniden tahliye edilmiş ancak tedavisi tamamlanmadan Ocak 2021’de yine tutuklanarak Edirne F Tipi Cezaevi’ne götürülmüştür” dedi.
‘Tedavi ve bakımdan mahrum’
Ayık’ın, ailesi Antalya’da yaşamasından dolayı sevkini Antalya’ya istemesine rağmen cezaevi yönetiminin Ayık’ı Eskişehir H Tipi Cezaevi’ne sevk ettiğini söyleyen Bars, “Nitekim 2 Nisan 2021 tarihinde yapılan kolonoskopiden sonra hastalığın daha da ağırlaştığı, acilen tedavi ve uygun beslenmenin sağlanması gerektiği söylenmiş olmasına rağmen yeterli tedavi ve bakımdan mahrum halde halen hapishanede tutulmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘Oğlum içerdeyken dışarda işlenen suçalardan ceza aldı’
Bars, Ayık’ın annesi Hülya Ayık’ın komisyonlarına yaptığı başvuruda çocuğunun haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulduğunu belirttiğini söyleyerek, ‘‘Devrim uzun zamandır cezaevinde haksız bir şekilde tutulmaktadır. Dosyası başlı başına çelişkilerle dolu bir dosya. Üzerine atılı suçlar Devrim cezaevindeyken işlenmiş suçlardır. 2016’da yaşanan olayları Devrim’in üzerine atmışlar. Halbuki oğlum 2015’den beri içeridedir. Oğlum şu anda da ciddi sağlık sorunları yaşıyor. 1 buçuk 2 aya yakındır iğneleri bitmesine rağmen ağız içi araması uygulaması nedeniyle heyete götürülemiyor. Hapishane idaresi ‘Gitmek istiyorsan gidersin, bu uygulamaları kabul eder gidersin. Gitmek istemiyorsan da kendin bilirsin, ilaçsız kalırsın’ dayatmalarında bulunmakta ve tedavisi bu nedenle yapılmamaktadır” dedi.
‘Tedavi haktır engellenemez’
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, de, eylemlerinin 455’inci haftasında İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi önünde hasta tutukluların tahliye edilmesi talebiyle açıklama yaptı. Eylemin 455’inci haftasında, Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan hasta tutuklu Selman Esmer’in durumuna dikkat çekildi.
İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı Sevil Turgut, Selman Esmer’in Şubat ve Mayıs aylarında yazmış olduğu mektuplarla sağlık durumunu aktardığını belirterek, 29 yıldır tutuklu olduğunu ve mesane ile prostat hastalıklarının bulunduğunu söyledi. Esmer’in hastalıklarının ilerlediğini vurgulayan Turgut, şunları aktardı: “7 Eylül 2022 tarihinde durumunun ağırlaşması ile Afyon Devlet Hastanesine acilen kaldırılmıştır. Yapılan tetkiklerde prostatının aşırı büyüdüğü tespit edilmiş, sonda takılarak ileriki günlerde Üroloji bölümüne götürülmek üzere sevkinin yapılarak cezaevine getirilmiştir. 10 gün sonra Üroloji bölümüne götürülmüş, yapılan tetkikler sonucunda ‘ameliyat olması gerektiği’ söylenmiştir. Kabul etmesi üzerine Afyon Araştırma Hastanesi’ne sevki yapılmış, burada da kan ve idrar tahlillerinin yeniden yapılmış, ultrason çekilmiş, ameliyat olması gerektiği söylenmiş, ameliyata uygun olup olmadığının belirlenmesi için anesteziye girmiş ve ameliyat olabileceğine dair evrak imzalamıştır. Bunun üzerine ‘biyopsi yapılması gerektiği’ söylenmiş, yapılan biyopsi sonuçlarında ‘kanser belirtisi olmadığı, prostatın iyi huylu olduğu bu nedenle bir aylık ilaç tedavisi sonrası durumun tekrar değerlendirileceği’ söylenmiş ve bir ay boyunca kendisine verilen ilacı kullanmıştır. Bir aylık ilaç kullanma süresi dolunca 31 Ocak’ta hastaneye gitmiş, sondası çıkartılmış, bir saat gözlem altında tutulmuş, bu süre içinde idrarını yapabilmiş ancak cezaevine geldikten sonra durumu ağırlaşmıştır. Tekrar hastaneye götürülmüş, acil bir biçimde yapılan tahliller sonucunda ‘aşırı enfeksiyon kaptığı’ söylenerek, tekrar sonda takılarak hapishaneye geri gönderilmiştir. Ancak yine ameliyat edilmemiştir.”
‘Ameliyatı tam yapamadık denildi’
Turgut, Esmer’in 6 Mart tarihinde de prostat ameliyatı olmak üzere hastaneye götürüldüğünü ancak ameliyattan sonra sadece bir gün müşahede altında tutulduğunun ve tekrar cezaevine götürüldüğünü aktararak, şöyle anlattı: “Kendisini ameliyat eden ya da bilgi verecek başka bir doktorla görüşme talepleri de tüm ısrarlarına rağmen kabul edilmemiştir. Bağlı bulunduğu sondanın 2 gün sonra çıkarılacağı söylenmiş ve 2 gün sonra sondanın çıkarılması için hastaneye gitmiş, hapishaneye geri götürülmüştür. Sondanın çıkarıldığı gün acılar içinde kalmış, idrarını yapmamış ve böbreklerinin şiştiğini hissetmiştir. O gece acile gitmek zorunda kalmış ve sonra tekrar sonda takılmıştır. Sevki yapılıp hastaneye götürüldüğünde ameliyatı yapan doktor tarafından ‘Biz ameliyatı tam yapamadık, ancak yüzde 60’ını yapabildik. Makine bozulduğundan ameliyatta hedeflediğimiz yüzde 75’i yapamadık’ denilmiştir. Bu durumu ancak ameliyatından bir hafta sonra öğrenebilmiştir. İkinci kez ameliyat olması gerektiğinden tekrar 13 Nisan tarihinde ameliyat edilmiştir. Ameliyat sonrasında takılan sonda çıkarılmış ve yaklaşık 2 haftadır da hala durumu belirsizliğini korumaktadır ve gözlem altındadır.”
‘Tahliyesi yapılmalıdır’
Esmer’in vücudunda sondadan kaynaklı yaraların bulunduğunu belirten Turgut, “Selman Esmer’in tedavileri tam ve eksiksiz olarak yapılmalıdır. Ağır hastalıklarından kaynaklı olarak da ailesinin yanında daha sağlıklı koşullarda tedavisinin yapılabilmesi için tahliyesi sağlanmalıdır” talebinde bulundu.
‘Susma, suça ortak olma, ölüyorlar’
İHD İzmir Şubesi ise eylemlerinin 275’nci haftasında Konak eski Sümerbank önünde bir araya gelerek, Menemen R Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan ağır hasta tutuklu Muhlise Karagüzel’in durumuna dikkat çekti. Eyleme sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcileri katıldı. Açıklamada, “Susma, suça ortak olma, ölüyorlar. Ağır hasta mahpuslar ölüyor susma” yazılı pankartları açtı.
‘İhtiyaçları karşılanmıyor’
İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin, Karagüzel’in birçok kez tutuklandığını belirterek, 3 kez kalp krizi geçirdiğini, kalp, diyabet, hipertansiyon, astım, bel ve boyun fıtığı hastalıklarının bulunduğunu aktardı. İncin, Karagüzel’in kan şekerinin yükselmesi nedeniyle günde 4 kez insülin iğnesi yapıldığını aktararak, “Şeker yüksekliği gözlerine ve böbreklerine zarar vermiş olduğu için şiddetli ağrılar çekmektedir. Hastalıkları nedeniyle diyet beslenmesi gerekmesine rağmen bu ihtiyacı karşılanmamakta, bu durum sağlık sorunlarını artırmaktadır” dedi.
‘Karagüzel’in tedavisi yapılmıyor’
İncin, Karagüzel’in bulunduğu ortamın hijyenik olmaması nedeniyle gözlerini kaybetme riski olduğunu ve bu nedenle ameliyat olmak istemediğini belirtti. Karagüzel’in sağlık durumuna ilişkin kızının İHD’ye verdiği son bilgileri paylaşan İncin, şöyle devam etti: “Annesinin hastaneye götürülmesi bilerek geciktirilmekte, bu durum sağlığını ve yaşamını tehdit etmektedir. Nitekim üçüncü kalp krizini geçirmeden 20 gün önce göğüs ağrıları başladığı halde önce revire götürülmüş, ‘hastaneye gitmesi gerekir’ denmesine rağmen koğuşuna geri getirilmiş, daha sonra Kayseri Bünyan Devlet Hastanesi’ne götürülüp, oradan da Kayseri Şehir Hastanesi’ne sevk edilmiş, ancak ‘randevu yok, yoğunluk var’ denilerek geri hapishaneye getirilmiş ve 20 gün sonra ve ancak kalp krizi geçirdikten sonra Kayseri Şehir Hastanesine kaldırılmıştır. Kayseri ATK’da kendisine yüzde 90 ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verilmesine rağmen İstanbul ATK’dan ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verilmiştir. Göz ve ayaklarında şişmeler oluşmuştur. Rehabilitasyon tipi hapishanede olmasına rağmen hala bir tedavi veya kontrol yapılmamıştır.”
İncin, cezaevi koşullarında gerekli tedavi ve bakımı sağlanamayan, her an yeni kalp krizi veya şeker koması riski ile yaşayan Muhlise Karagüzel’in serbest bırakılarak tedavisinin dışarıda sürdürülmesi, sağlık ve yaşam hakkının korunması bakımından zorunluluk olduğunu vurguladı.
HABER MERKEZİ