Şırnak Barosu’nun kentteki ağaç kıyımına karşı Greenpeace yaptığı çağrıya, ‘Konu maalesef uzmanlık alanlarımızın dışında’ cevabının ardından Mezopotamya Ekoloji Hareketi ise Tema Vakfı’na başvurdu. Türkiye’deki kurak arazilerin ormanlaştırılması ve var olan ormanları koruma-güçlendirme ile sorumlu olan Tema Vakfı bu çağrıya cevap vermedi
Selman Çiçek / DİYARBAKIR
Şırnak’ta korucular tarafından “güvenlik” gerekçesi ile Cudi, Gabar ve Besta bölgelerinde sürdürülen ağaç kıyımı devam ediyor. Şu ana kadar Şırnak’ta ormanlık alanların yüzde sekizi kesilirken kalan bölümlerde ise tüm tepkilere rağmen ağaç kesimi sürüyor. Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonu, bir süre önce bu ekolojik yıkıma karşı harekete geçmeleri için Greenpeace, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) ve Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) gibi kuruluşlara başvurdu. Mezopotamya Ekoloji Hareketi ise duyarlılık göstermesi için TEMA Vakfı’na mail üzeri bir çağrı metni gönderdi.
Greenpeace’den ‘alan dışı’ yanıtı
Baronun başvurusuna yazılı cevap veren Greenpeace, “teşekkür etmekle” yetinerek Greenpeace’in herhangi bir siyasi parti ya da şirketten destek almadan sadece bireysel desteklerle çalışmalarını sürdürdüğüne işaret ederek “Kurum olarak her türlü çevre problemine karşı olsak da konu maalesef yukarıdaki uzmanlık alanlarımızın dışında” şeklinde cevap verdi.
TEMA kayıtsız kaldı
Mezopotamya Ekoloji Hareketi ise Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA Vakfı) aynı minvalde mail gönderdi. “Doğa için umut yeşertiyoruz” şiarı ile hareket eden ve düzenli olarak ağaçlandırma kampanyası yürüten vakıf, Şırnak’ın ormanlarındaki ağaç kıyımına cevap bile vermedi. Türkiye’deki ormanları güçlendirmek için her yıl düzenli olarak televizyonlarda özel kampanyalar yaparak duyarlılık oluşturan TEMA Vakfı’nın bölgedeki ağaçların kesilmesine karşı da üç maymunu oynaması dikkat çekti.
Sessizliği ayrımcılıktır
Mezopotamya Ekoloji Hareketi aktivisti Nejdet Sezgin, bölgedeki ağaç kıyımları ve doğa talanına ilişkin TEMA’nın sessiz kalmasını ayrımcılık olarak değerlendirdi. Sezgin, Türkiye’de ormanların korunması için her türlü çalışmayı yapan TEMA Vakfı’nın olay Kürt coğrafyasında ormanlara dönük bir kıyım olduğunda sessizliğe büründüğünü söyledi. “Ülke genelinde her sene daha da azalan ormanların iklim krizini daha da derinleştirdiğini belirten Sezgin, ‘Bugün burada kesilen bir ağaç yarın başka bir yerde bir nehrin kurumasına sebep oluyor. Doğa bir bütündür ve yapılan her müdahale tüm yeryüzünü etkiliyor” dedi.
Savaş pratiklerinin bir sonucu
Sezgin, orman yangınlarıyla orman varlığına dönük yok etmelerin yanında, son 2 yıldır başta Şırnak olmak üzere kolluk kuvvetleri gözetiminde ağaç kıyımının gerçekleştirildiğine dikkati çekerek, “Ağaç kesmenin suç olduğu kanun çerçevelerinde mevcutken kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen bu kıyımın Kürdistan’da var olan savaş pratiklerinin bir sonucu olduğu apaçık ortadadır. Bu konuda TEMA Vakfı’na duyarlılık çağrısı yaptık. Ama şu ana kadar olumlu ya da olumsuz hiçbir dönüş olmadı. Herhangi bir cevap vermemeleri bile olayın Kürt topraklarında yaşandığı için sessizlikleri ile onay verme anlamına geliyor” şeklinde konuştu.
Şırnak’ta orman katliamı ve çinko madenciliği!
Öte yandan, Şırnak’ta ağaç katliamları kesintisiz sürerken bu katliamın nedenlerinden birisi de bölgenin maden işgaline bağlanmak istenmesi. Siirt’te 2020 yılı Ocak ayında temeli atılan, 2021 yılı Mayıs ayında inşaatı başlayan ve 2021 Aralık sonunda AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan tarafından açılışı yapılan ‘Çinko İzabe Tesisi’ başta Hakkari olmak üzere Şırnak ve Van’a uzanan bölgede çinko madenlerinden çıkarılacak olan cevheri siyanür dahil birçok zehirli kimyasalla işleyecek. 50 bin ton külçe çinko üretimi yapılacak tesiste ayrıca yılda 132 bin ton ‘sülfürik asit’ üretiminin yapılacağı tesis inşaatı ise geçtiğimiz mart ayında başlamış ve tamamlanmış durumda.
Katar ortaklı Lineer Metal!
Lineer Metal Sanayi ve Ticaret A.Ş., 2019 yılında Katar ortaklığı ile başlatılan fabrika inşaatı maden sahalarının genişlemesiyle büyümeyi hedefliyor. Türkiye’nin başlıca oksitli çinko maden bölgelerinden birisi olduğu iddia edilen Hakkari’den Şırnak’a kadar olan bölgede maden ocaklarından sağlanacak çinko minerallerinin zenginleştirme ve işleme amacıyla Siirt’e getirilerek entegre tesiste işlenip çinko külçeye dönüştürülmesi hedefleniyor. Ayrıca tesisin su ihtiyacı için oluşturulacak 300 bin metrekarelik göletin, bölgenin ekolojisine önemli katkı sağlayacağı ve güzellik katacağı yalanlarının ardına saklanan gerçek ise bölgedeki su kaynaklarının bu fabrikaya bağlanarak zehirli atık sularının bölgeye miras bırakılacağı gerçeğini gösteriyor.
Hakkari’den Şırnak’a 110 km!
Hakkari’de ‘Türkiye Kurşun, Çinko Çalışma Grubu’ Valilik ve Bakanlıkların desteğiyle 2019’dan bu yana ‘çalıştaylar’ düzenliyor. ‘Türkiye Kurşun, Çinko Çalışma Grubu’nun Başkanı Prof. Dr. Öztürk geçen yıl yapılan çalıştayda, Hakkari bölgesinin Türkiye’de kurşun ve çinko üretiminde ayrı bir yeri olduğunu söyleyerek, “Hakkari’den Şırnak’a kadar yaklaşık 110 kilometre atlaya atlaya devam eden yataklar görüyoruz” ifadeleri Şırnak’ta süren ağaç katliamının arka planında yer alan önemli bir yağma sürecinin bir parçası olan bir işleve sahip.
‘Pırıl pırıl atmosfer’
2019 yılında daha tesis ortada yokken konuşan Prof. Öztürk, “Bu bölgedeki cevherleri biz uluslararası camiada tanıttık. Burayı 15 yıldır araştırıyoruz. Çok özel bir bölge burası. Yüksek dağlarda pırıl pırıl atmosferde keşfedilmeyi bekleyen bir coğrafya var. Zap Suyu kenarında buradaki şirketin kurduğu laboratuvar var. Kurşun ve çinkonun ölçümlerini yapıyorlar. Bu, burası için bir hayaldir aslında. Buradaki madenlerin ve madenciliğin son durumu ile ilgili tespitlerimizi raporlayacağız” sözleri bölgeye dair uzun yıllardır yerli, yabancı sermaye tarafından abluka altına alındığını gösteriyor.
Potansiyel takipçisi DAKA
Prof. Öztürk’ün işaret ettiği Fizibilite Raporu 2020 yılı Mart ayında açıklandı. DAKA (Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı) Fizibilite raporundan bilgiler aktararak, “Hakkari-Şırnak bölgesi, Türkiye’nin en büyük çinko-kurşun provensi (aynı türden birden fazla yatak) ve 100 milyon ton düzeyinde kurşun-çinko potansiyeli içermektedir. Bölgedeki yataklardan üretilecek cevher yılda 1 milyon tona kadar çıkabilecek ve bu en az 2 fabrikayı besleyebilecektir” diye belirtiyordu.