Termik santrallerin hayatı zehirlediği Elbistan ve Afşin’e gittik. Tablo korkunç; Kanserde patlama var
Gülcan Dereli
Bundan yaklaşık 3 yıl önce Antalya Finike’de Büyüknohutçu çiftinin yaşamını yitirmesi vesilesiyle tanıştığım ekoloji mücadelesi yürüten Maraş Elbistanlı Göknur Yumuşak’ın bana memleketinde termik santarellerden dolayı bebeklerin kanser hastası olarak dünyaya geldiğini söylediği günden bu yana o bebeklerin verilerine ulaşmanın yolunu, yöntemini düşünüyorum ancak İstanbul’daki yaşamın akışı buna pek müsaade etmedi. Sonunda koşulları oluşturduk ve Elbistan ve Afşin’e gidebildim. Tabi sadece Elbistan değil Afşin’de de sağlıklı çocuk neredeyse yok. Bu ilçelerde çocuklar sağlıksız olarak dünyaya geliyor. En sağlıklı çocuk astım ve bronşit hastası. Yaptığımız görüşmeler de bu bilgiyi doğrular nitelikte. 2 gün neredeyse 50’nin üzerinde yurttaş ile görüştüm; kanserden dolayı yakını ölmeyen yok.
‘Çocuğum kan kanseri’
Çocuğu lösemi hastası olan Binboğa ailesinin evine misafir oluyorum. Tabi süreci kendisinden dinlemek istiyorum. Anne Çile Binboğa, çok zor şartlarda yaşadıklarını söylüyor. Sözü ona bırakıyorum. Kendisi neler yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Metehan 5 yıldır tedavi görüyor. Çok zor günler geçirdik. Çocuğum kan kanseri, lösemi hastası. Tedavi süreci süresinde Kayseri’de kaldık. Metehan’ın kardeşi Zeynep orada hastanede doğdu. Baya sıkıntı çektik. 3 yıl orada oturduk. Sık tedavi süreci başladı. Kemoterapilerini aldı. İlaçlarını aldı. Baya ağır ilaçlar kullandı. Metehan da baya sıkıntı çekti. Şükür iyi şimdilik, 6 ayda bir gidiyoruz artık. Uzadı günlerimiz. Metehan 4 yaşından bu yana tedavi görüyor. Şubat’ın sonunda 5 sene bitecek. Yeme sıkıntısı var. Hastalığından dolayı iştahı yok. Bizim desteklerimizle yiyor.”
Teşhis konulamadı
Teşhis için doktor doktor dolaştıklarını söyleyen anne Binboğa sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bel ağrımasıyla hastaneye gittik. Doktorlar bilmedi. Özel hastanelere gittik. Oralarda da bilen olmadı. 3 hafta üst üste gittik. Bu oğlanın bacakları tutmuyor, öyle taşıyorduk yani ağrıları vardı. Bilemediler. Filme gönderdiler çatlak var demişlerdi. Öyle ağırlaşınca bir doktor bize siz bunu üniversite hastanesine götürün dedi. Böyle deyince biz gecenin bir yarısı apar topar Kayseri’ye gittik. Üniversiteye, orada zaten bir iki gün için de teşhis konuldu. O gündür bugündür işte çekiyoruz.”
‘Termik santral istemiyoruz’
Sağlık sorunlarının temel nedeninin bölgedeki termik santraller olduğunu söyleyen anne Binboğa, “Sağlımızı termik santraller bozdu. Burada durmadan uykumuz geliyor. Halsizlik var. Yaşamımızı çok etkiliyor. Metehan’ın da yaşamını çok etkiledi. Burada termik santral istemiyoruz yani. Filtre mi takarlar, kapatırlar mı bilmem ama biz istemiyoruz” diyor.
Hastalık almış başını gitmiş
Çile Binboğa’nın eşi Cuma Binboğa da bölgedeki kanser oranının yüksek olmasının sorumlusunun termik santraller olduğunu söylüyor. Baba Binboğa şöyle başlıyor konuşmasına: “Altun Elma kasabasında oturuyorduk. Orada doğduk büyüdük. Geçimimizi daha çok şehir dışında çalışarak sağlıyorduk. Burada iş imkanı hiç yok. Burada daha önce tarım ve hayvancılık yapılıyordu. Zamanla bu santrallerin etkisi ile o da yok oldu. Tarım ve hayvancılığı termik santral bitirdi. Şu anda genel olarak herkes şehir dışında inşaatlarda. Ya da mevsimlik işçi olarak çalışmakta. Ben şehir dışında çalışıyordum. Geldiğimde çocuk halsizdi iştahsızdı. Doktorlara götürdük. Lösemi olduğunu söylediler.”
Afşin olmazsa kapanır
Çocuğun lösemi olduğunu öğrendikten sonra konuyla daha çok alakadar olduğunu dile getiren Binboğa, “Doğal olarak buradaki hastalarla oturup kalkmaya başladık. Bölgede yaşayan birçok insanla karşılaştık. Çocuk hasta olmasaydı haberimiz olmayacaktı. Biz Kayseri’ye (Erciyes Üniversitesi) Onkoloji’ye gittiğimizde başka şehirlerden bir tane hasta geldiğini görüyorduk. Kayseri çocuk onkoloji kadrosu da iyi. O yüzden oraya gelen giden çok. Mesela Sakarya’dan, Urfa’dan, Tokat’tan bir tane ise Afşin’den 10 tane geliyor. 15-20 tane Elbistan’dan geliyor. Orada görev yapanlar Afşin ve Elbistan olmazsa bu bölüm kapanır dedi. Zaten dedi hastaların yaklaşık yüzde 50’si, yüzde 60’ı Afşin- Elbistan’dan geliyor dedi. Biz dedi sizin orayı şehir gibi görüyoruz dedi. Herkes burada dedi. Burası kapanmıyorsa Afşin-Elbistan’ın sayesinde kapanmıyor dedi. Hastalık almış başını gitmiş, bizim haberimiz yok. Başına gelmeden haberin olmuyor. Gündeme getiren ve araştıran yok.”
Çok çocuk öldü
Yaşadıkları süreçten dolayı daha fazla bu mücadeleye destek vermeye çalıştığını söyleyen Binboğa yaptığı bazı araştırmaları da bizimle paylaştı: “Ben oradayken birebir tanıklıklarım oldu. Çok çocuk öldü. Özlem, Teyfik, Çetin, Gülben, çok çok. Sayısını bile hatırlamıyorum. Bu ölümlerin kesinlikle termik santralden olduğunu düşünüyorum. Çünkü o dönem 96 binde bir çocuk Türkiye ortalamasına göre; Ben Kayseri’de tedavi sırasında Afşin-Elbistanlı 20 çocuk görmüştüm. Benim göremediğim Malatya’da, Ankara’da yurt dışında başka merkezlerde de tedavi görenler var. Sadece Kayseri’de değil. 96 binde bir olan ortalamada o yıl 20 hasta gördüm.”
Kanser görünen yüzü
Bölgede üçüncü bir termik santral için İl Sağlık Müdürlüğü’nün ‘sağlık sorunu yoktur’ diyerek ÇED raporuna onay verdiği bilgisini paylaşıyorum kendisiyle; bu duruma tepki gösteren Binboğa sözlerine şöyle devam ediyor: “C santrali için ÇED raporuna onay veren İl Sağlık Müdürlüğü’nün kararı vermesi tamamen akıldışı. Burada hiçbir araştırma yapılmıyor. İl sağlık müdürlüğü hiçbir şekilde burayı ne analiz etmiş ne sorgulamış. Zaten görevini yapsa bunlara izin veremez. İstifa eder yine izin vermez. Çünkü sadece kanser hastalığı değil. Şimdi siz Afşin hastanesine günün hangi saatinde giderseniz gidin hiçbir poliklinikte sıra bulmazsınız. İnsanların bağışıklık sistemi düşmüş. Normal cilt hastalığı bile 100-120 kişi günlük muayene sayısı. Her doktorun önünde 100-150 hasta var. Çocukları saymıyorum. Çocuklar için zaten 4-5 gün sonra sıra buluyoruz. Çocukların durumu ayrı bir skandal. Facia yani. Burada çocuklarını neredeyse tamamı hasta. Kanser bunun görünen tarafı. Birçok cilt hastalığı olsun, akciğer hastalığı, aslım, bronşit, tümör, kaç çocuk beynindeki tümörden ameliyat oldu. İnsanların beyninde ve ciğerinde tümör var. Bunların muhakkak bir sebebi var. Ortak kullandığımız bir şey. Hava, su. Başka bir şey değil bulaşıcı olmadığına göre nedenleri bunlar.”
‘Burada yaşamak istiyoruz’
“Biz yetkilerden bu bölgenin araştırılmasını, bu bölgede hastalıkların sebebinin santralden olduğunun ortaya çıkarılmasını neyse çıkarılmasını istiyoruz. Sağlıklı yaşamak istiyoruz. Bölgemizden başka gidecek yerimiz yok bizim. Ben bireysel gitsem, kardeşim var, amcam var. Biz burada doğduk büyüdük. Bir yere gitmek istemiyoruz. Araştırılsın. Bugün benim başıma geldi. Yarın başkasının başına gelecek. Bu insanların kaderi değil yani. Tamamen buradaki yapılan ihmallerin sonucu. Araştırılsın, yanlış biliyorsak düzeltilsin. Densin ki bu böyle değil böyle densin. Tedbir alınacaksa alınsın. Biz yetkililerden duyarlı olunmasını istiyoruz.”
Hasta kaynıyor
“Burada bir hastaneye çık. Bir de bura gibi aynı nüfuslu bir ilçenin hastanesine çıkın aradaki farkı görün. Aydın Nazilli’de amcamla hastaneye gittik. Hastane boş, yaşıyorsunuz siz dedim. Kimse yok hastanede 80 bin oranın nüfusu. Ben bir kere araştırmıştım. 80 bin nüfuslu ilçelerle bizim ilçe arasında hastalık 12 buçuk kat fazla. Sene kaç bilmiyorum ama 338 bin kişi buradaki poliklinikte muayene olmuş. Orada 32 bin, 33 bin.”
Herkes iyi olsun istiyorum
Lösemi hastası olan Metehan Binboğa, 9 yaşında 3’e gidiyor, arkadaşlarının kendisi gibi hasta olmasından endişe ediyor ve şöyle konuşuyor: “Ben normal arkadaşlarım gibi dışarı çıkamadım hep hastanede kaldım. 5 yıldır hastayım. 6 ay kemoterapi gördüm. Çok zorluk çektim. Şimdi iyiyim, okula gitmek bana iyi geldi. Arkadaşlarımla bir arada olmaktan mutluyum. Birlikte dışarı çıkıyoruz. Oyunlar oynuyoruz. Biraz iyileştiğimden beri daha rahat hareket ediyorum. Bir daha kötüleşmek istemiyorum. Termik santralleri istemiyoruz. Kapatsınlar. Başka çocukların benim gibi hasta olmasından korkuyorum. Kimse hasta olmasın. Herkes iyi olsun istiyorum.”
‘Bir evin tek kızıydı’
Lösemiden çocuğunu kaybeden Zeynep Sönmez yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Çocuğumun 13 yaşında kanser olduğunu öğrendim. Ağrıları vardı. Hastanelere götürdük bilmediler. Anne kollarım ağrıyor, şuralarım ağrıyor diyordu. Hemşire bir arkadaşım enfeksiyon doktorlarına göster Zeynep abla dedi. Ona götürdüm o da bilemedi. Kayseri daha iyi dediler. Oraya götürdük. Lösemi çıktı. Zor geçirdik. Özlem 70 gün yattı. Sonra iyiye gitti. 2 sene iyiye gitti geri tekrarladı. Evimi barkımı aldım göçtüm Kayseri’ye bir tek o iyi olsun diye. Bir buçuk yıl sonra vefat etti. İki kere nakil oldu yine de kaybettim çocuğumu. Özlem tedavi olurken, oradaki insanlar en çok hasta sizin oradan geliyorlar diyorlardı. Maraş’tan Elbistan’dan Afşin’den geliyorlardı. Karşılaşıyorduk. Benim çocuğum kafasına çok taktı. Okuyamayacağım diye üzülüyordu. İki sene eve öğretmen geldi. Arkadaşları okula gidiyor kendi gidemiyor diye çok üzüldü. Hastalık da çok zordu. Giyinmeyi seviyordu. Çok güzeldi. Bir evin tek kızıydı. 4 oğlanın bir kız kardeşiydi. Gitti. Termik santral istemiyoruz. Yapılmasın artık. Dumandan etkilenen çok.”
Bölgede kanser hastasının çok olduğunu dile getiren Sönmez, eşinin kardeşinin de kanserden dolayı kaybettiklerini söyledi.
Yarın: Toprak radyosyonlu. Afşin ve Elbistan kül yutuyor…