Afşin ile Elbistan’da kurulu bulunan 2 santrale 1 santral daha ekleniyor. Bölgenin tarım arazileri ve su varlıkları giderek azalırken yurttaşlar ise ölümle ve hastalıkla boğuşuyor
Maraş’ın Afşin ilçesinde Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) tarafından 1800 MW’lık Afşin C Termik Santrali için çalışmalara başlandığı duyuruldu. Afşin’in Altınelma ve Tanır köyleri sınırları içerisinde inşa edilmek istenen santral için aynı bölgeden çıkarılan kömür kullanılacak. Bölgede yaklaşık 1.459 milyar ton kömür olduğu belirtildi. Santral için ÇED kapsamında 10 gün içinde halkın görüşlerini ‘Maraş Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri’ne veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bildirebilecekleri ilan edildi.
Filtresiz çalışıyorlar
Afşin ile Elbistan sınırları içinde bulunan ve 1984 yılında kamu tarafından kurulup açılan 1355 MW gücündeki A Termik Santrali, Çelikler Holding’e ait. 2004 yılında açılan 1440 MW gücünde ikinci santral olan B Termik Santrali ise EÜAŞ’a ait bir santral. A Termik Santrali 1994 yılında Avusturyalı ERG-Werbund şirketine Tansu Çiller döneminde devredildi. 2018 yılında ise Çelikler Holding’e devredilen santral 20 yıl süreyle bu şirket tarafından işletilecek. Bacalarında filtre olmadan üretime devam eden santralin bölgede bulunan insanları kanser vb. birçok hastalığa boğarken tarım arazileri ile sular zehirlenmekte, aynı zamanda suları tüketmektedir.
4 santral planlanıyor
Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında, Afşin-Elbistan kömür havzasında 8 bin MW kapasiteli elektrik santrali yapımını içeren hükümetlerarası anlaşma imzalandı. Anlaşmayla havzada B, C, D, E ve G sahaları adı verilen bölgede 5 yeni santrallerin inşa edilmesinin planlanlandığı belirtilmişti. AKP iktidarının tüm enerji üretimlerini özelleştirdiği dönemde EÜAŞ tarafından yapılmak istenen C Santrali’nin de bir müşterisinin olma ihtimali çok yüksek. Kamu eli ile inşa edilip ardından çok düşük fiyatlarla belirli şirketlere devredilmesi sürpriz olmayacak.
Sağlık müdürlüğü onayladı!
Bölge halkı termik santrallerden dolayı başta kanser olmak üzere birçok hastalıkla boğuşurken hasta olmayan bir yurttaş dahi bölgede bulunmuyor. Kayseri Onkoloji Hastanesi’ndeki hastaların yarısının Afşin ya da Elbistanlı olduğu gazetemizde Gülcan Dereli tarafından yapılan bir haberde ortaya konmuştu. Bölgede üçüncü bir termik santral için İl Sağlık Müdürlüğü’nün ‘sağlık sorunu yoktur’ diyerek ÇED sürecini onayladığı haberimizde yer almıştı.
Herkes hasta
Haberde Cuma Binboğa adlı bir yurttaş, “C Santrali için ÇED raporuna onay veren İl Sağlık Müdürlüğü’nün bu kararı vermesi tamamen akıl dışı. Burada hiçbir araştırma yapılmıyor. İl Sağlık Müdürlüğü hiçbir şekilde burayı ne analiz etmiş ne sorgulamış. Zaten görevini yapsa bunlara izin veremez. İstifa eder yine izin vermez. Çünkü sadece kanser hastalığı değil. Şimdi siz Afşin Hastanesi’ne günün hangi saatinde giderseniz gidin hiçbir poliklinikte sıra bulmazsınız. Burada çocuklarını neredeyse tamamı hasta. Kanser bunun görünen tarafı. Birçok cilt hastalığı olsun, akciğer hastalığı, astım, bronşit, tümör, kaç çocuk beynindeki tümörden ameliyat oldu. İnsanların beyninde ve ciğerinde tümör var. Bunların muhakkak bir sebebi var. Ortak kullandığımız bir şey. Hava ve su. Başka bir şey değil bulaşıcı olmadığına göre nedenleri santraller” diye belirtmişti.
Suları tükettiler
A Termik Santrali 36 yıl, B Termik Santrali ise 16 yıl boyunca Ceyhan Nehri ve Ceyhan Havzası’ndan su kullandığını belirten Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu kurucularından İbrahim Yalçın ise “Mevcut 2 santral (Afşin-Elbistan A ve B), bölgede doğrudan, geri dönüşü olmayan bir şekilde yüzbin dönüm birinci sınıf tarım alanını yok etmiştir. 30 bin insanın erken ölümüne neden olmuştur. Doğanın en az 50 bin yılda oluşturduğu su kaynaklarını tahrip etmiş, iklimi değiştirmiştir. Türbin soğutmak için 24 km mesafede borularla doğrudan nehrin kaynağından su alınmıştır. Yıllarca nehrin Pınarbaşı gözünden A Termik Santrali için ortalama saatte 7 bin 200 ton su alınmıştır. Onyıllarca nehrin Pınarbaşı gözünden doğrudan alınan su, yıllar içinde nehrin debisini iyice düşürmüştür yer altı suları ise iyice derinlere kaçmış durumdadır” sözleriyle cehenneme dönen bölgede neler yaşandığını aktarmıştı.
Enerji arz fazlasına rağmen!
Türkiye’de 91 bin MW’a ulaşan enerji kurulu gücü var. Talep edilen güç ise 30-40 bin MW civarında. Bu aradaki fark yani arz fazlasının ortaya çıkmasındaki neden, çevre ülkelere ve özellikle Avrupa’ya enerji satabilme hesabıydı. TEİAŞ’ın enerji üretim kapasitesinin arttırılmasına yönelik gerekçesinde, Türkiye ekonomisinin her yıl yüzde 7.5 oranında büyüyeceği öngörüsü kararlarda yer aldı. Büyüme oranına hiçbir zaman ulaşılamazken yatırımlarda bir yavaşlama görülmedi. Bunun nedeni enerjinin Türkiye halkının ihtiyaçlar için değil, şirketlerin birikim süreçleri ve AB’nin enerji ihtiyacına yani AB enerji pazarına yönelik bir hazırlıktı.
Üretmeyip paralarını alıyorlar
Halkın gelirleri her geçen gün azalırken enerji şirketleri ise büyümeye devam ediyor. 2019 yılında yüzde 30 zam yapılan elektrik fiyatları halkın canını yakarken yeni zamların beklendiği belirtiliyor. Bunun yanında enerji şirketlerine üretmedikleri enerji için her ay 250 milyonlara varan ödeme yapılıyor. 2020 yılında sayısı 45’e çıkarılan, 2019 sonunda sayısı 43 olan enerji şirketlerine Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından ‘kapasite bedeli’ adı altında her ay ödeme yapılmaya devam ediliyor.
EKOLOJİ SERVİSİ