Maraş Elbistan ve Afşin’de 2 termik santral insanları kanser etti. Hükümet 3.’ne toplum korona salgını ile boğuşurken onay verdi. Gazetemize konuşan Av. Özgür Çıkın, ‘Çürümüşlük, kokuşmuşluk had safhada’ dedi
Gülcan Dereli
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Maraş’ın Afşin İlçesi’nde Altunelma köyünde Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan Afşin C Termik Santralı için “ÇED Olumlu” kararı verdi. Bölgede zaten biri 33 diğeri 15 yıldır faaliyette olan 2 adet termik santral mevcut idi ve hava kirliliği bölgeyi yaşanmaz hale getirmişti. Bölge halkı “Çernobil etkisi oluşturacak” dediği proje için binlerce imza ve dilekçe toplamış ve 24 Ekim 2019’da gerçekleştirilen İnceleme Değerlendirme Komitesi Toplantısı’na da katılarak projeye itiraz etmişti. Biz de Yeni Yaşam gazetesi olarak geçtiğimiz Ocak ayında Elbistan ve Afşin’de halk ile görüşüştük ve bölge yaşanan felakete şahitlik ettik. Bir kez daha onaylanan ÇED raporu vesilesiyle konunun aktif takipçisi olan Avukat Özgür Çıkın ile konuştuk.
Elbistan ve Afşin’de sağlıklı insan neredeyse yok. En sağlıklı insan bile astım ve bronşit hastası. Geçtiğimiz aylarda gittiğimiz bölgede 2 gün neredeyse 50’nin üzerinde yurttaş ile yaptığımız görüşmelerde kanserden dolayı yakını ölmeyen olmadığını gördük. Ayrıca bölgede yapılan tespitler santrallerden dolayı on binlerce erken ölümün yaşandığını gösteriyor. Durum bu kadar vahimken, bölgede bu kadar sağlık sorunu varken Maraş İl Sağlık Müdürlüğü bölgede sağlık sorunu yoktur diyerek 3’üncü santrale onay vermişti. Ancak tepkilere rağmen dünya koronavirüs salgınıyla uğraşırken hükümet ÇED raporunu onayladı. Bu onay, bölgede bulunan 4 büyük ırmak ve yeraltı su kaynaklarının sonu anlamını taşıyor. Konunun takipçisi olan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu üyesi avukat Özgür Çıkın, hukuksal sürecin başlatılması için 30 Nisan’ı beklemek zorunda kalacaklarını söylerken sonuna kadar mücadele edeceklerini söyledi.
‘İstatistikler gizleniyor’
Bölgede kanser oranın yüksekliğine dikkat çeken Av. Çıkın, “Yetkililere soruyorsunuz burada kaç kanser hastası var, size cevap veremiyorlar. Bir takım gerçekleri gizlemek adına bunların istatistikleri tutulmuyor. Aynı salgın sürecinde yaşadıklarımız gibi. Siz güveniyor musunuz yani şu kadar vaka var dediklerinde, ben bunun kat kat üstünde vaka olduğunu düşünüyor. Açıkçası benim gibi düşünen bilim insanları da ve çok sayıda insan var. Bu yüzden bu ÇED raporları hazırlanırken, çok somut verilen raporlar yok. Yani bölgede şu kadar kanser hastası var. Türkiye ortalamasının şu kadar üstünde, şu kadar çocuk hastalanmış yok, gizleniyor” dedi.
‘Fırsata çeviriyorlar’
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun Kocaeli Dilovası’nda yaptığı çalışmayı hatırlatan Av. Çıkın, “Onur hoca ‘buradaki ağır metaller anne sütünden çocuklara geçecek şekilde’ dedi. Onur hocayı ders sırasında öğrencilerinin yanında koluna kelepçe vurup götürdüler bu yüzden. Şimdi özellikle üstü kapatılıyor” diye konuştu. Dünya koronavirüs salgını ile mücadele ederken iktidarın yaptığının fırsatçılık olduğunu söyleyen Av. Çıkın, “Geçen gece bir kalktık Ulaştırma Bakanı görevden alınmış gece 2’de. Bir kararname yayınladılar ve görevine son verilmiştir şeklinde, normal markette çalışan bir işçinin iş akdinin feshi gibi bir şey. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınladılar. Yani hep böyle yapıyorlar zaten. Bunu bir alışkanlık haline getirdiler. Çürümüşlük hat safhada. Bunu bile bir fırsata çevirmek istiyorlar. Kendileri lehine, patronların, sermayenin lehine, nasıl fırsata çeviririz. Bu gözle bakıyorlar her şeye. Kanal İstanbul ihalesi yapıldı. Bunu bir fırsat gördüler, nasıl olsa insanlar sokağa çıkamayacak, bundan dolayı toplumsal gösteriler olmayacak” ifadelerini kullandı.
‘Çürümüşlük had safhada’
Yıllardır yapmak isteyip de toplumun tepkisinden çekindikleri için gündeme getiremedikleri projeler olduğunu söyleyen Çıkın, “Bu projeler raftan indi. Hız başladı. Hızlı şekilde. Tanıdığımız insanlarda var çeşitli kurumlarda çalışan, ya diyor ‘biz olumsuz rapor yazdık il müdürü geliyor, raporu alıyor yırtıyor, oturuyor kendisi olumlu rapor yazıyor.’ Yani bu durumu nasıl izah edersin. Çürümüşlük, kokuşmuşluk had safhada. Yandaşlarına, sermayeye, patronlara kaynak aktaran bu tür şeyleri fırsat gören bir anlayış var karşımızda” dedi.
‘İçmeye su bulamayacağız’
Avukat Özgür Çıkın şunlara dikkat çekti: “1984’ten beri faal, diğeri de 2015’den beri faal durumda çalışıyor. Doğaya bunun büyük bir zararı oluyor. Büyük bir bedel oluyor. Her tarafını susuzlaştırıyorsunuz. Yeraltı suları ile çiftçilik yapan insanlar su bulamıyor. Yakın tarihte belki içmek için su bulamayacağız. Ona doğru gidiyoruz.”
‘Ölümcül yatırım’
Kararın verildiği haberini Elbistan’ın Sesi adlı bir sitenin duyurduğunu belirten Ekoloji Birliği Eşsözcüleri Süheyla Doğan ve Coşkun Özbucak yaptıkları yazılı açıklamada, “Covid-19 nedeniyle insanlar nefes alamazken, iklim krizinin geldiği mevcut koşullarında, her yıl binlerce insanın erken ölümüne yol açtığı kanıtlanan yeni termik santraller açmak nasıl bir vicdansızlıktır? Nasıl bir anlayıştır? Nasıl bir kar hırsıdır? Anlayabilmek mümkün değildir” dedi. Santralın yatırım bedelinin yaklaşık 17 milyar 300 milyon TL olduğunun kaydedildiği açıklamada, iktidar Afşin C Termik Santralı Projesi’nden acilen vazgeçmeye çağrıldı.