Katliam davalarının peş peşe zaman aşımı gerekçesiyle kapatıldığı bu süreçte af ve bağışlama meselesi tartışmak daha da önem kazanıyor. Feryal Saygılıgil, ‘Affetmenin Politikası’ isimli kitapta bu meseleyi tartışan 15 yazıyı derlemiş
Hüseyin Kalkan
Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli yakılarak 33 aydın ve sanatçı ile iki otel görevlisinin katledilmesiyle ilgili dava 14 Eylül’de ‘zaman aşımı’ gerekçesiyle düşürüldü. Karardan bir hafta önce R. Tayyip Erdoğan, Sivas Katliamı Davası sanıklarından Hayrettin Gül’ün cezasını ‘sürekli hastalık’ gerekçesiyle affetti. Madımak Oteli’nde katledilen halk ozanı Hasret Gültekin’in eşi Yeter Gültekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katliam sanığı Hayrettin Gül’ün cezasını affetmesine üzerine “Affetmek ancak gerçek sorumlular yargılandığında ve adalet sağlandığında mümkün olabilir” diyordu. Yine önemli fail meçhul davalarda olan Musa Anter davası zaman aşımına uğradı. Vartinis Davası zaman aşımı tehlikesi altında görülüyor. Bazı insanlar AİHM kararlarına rağmen cezaevinde tutulmaya devam edilirken, bazı insanlar her türlü yol ve yöntem kullanılarak serbest bırakılıyor. Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi Feryal Saygılıgil’in ‘Affetmenin Politikası’ isimli yeni kitabı işte bu meseleleri tartışıyor.
Kitabın oluşumu
Kitapta 15 yazar Affetmenin, bağışlamanın imkanı ya da imkansızlığını tartışıyor. Affetme siyasi ve felsefi boyutları ile ele alıyor. Saygılıgil, kitabını oluşum süreci ile ilgili şunları söylüyor: “Elinizdeki kitabın yazarları metinlerinde affetmenin, bağışlamanın imkânı ya da imkânsızlığını tartışıyorlar. Affetmeyi, bağışlamayı, özür dilemeyi, helalleşmeyi, siyasal bağışlamayı, bağışlamanın kederini, politik af ve politik özür dilemeyi, genel af ve özel affı, onarıcı adaleti, hukuki af düzenlemelerini, politik bir enstrüman olarak affı, modern siyasetle af ilişkisini, yas tutmayı, geçmişle yüzleşmeyi, yaralarımızı, yaşamı savunmayı, oyunbozanlığı, sükûtu, uzlaşmayı, direniş imkânlarını, umudun ve hıncın birlikteliğini çeşitli veçheleriyle, kavramsal ya da öznel olarak, tarihsel süreçler içinde masaya yatırıyorlar.”
Politik çerçeve
Kitap için yazanlar meselenin farklı boyutlarını tartışıyorlar. Umarım bu kitaptaki yazılar başka tartışmaların kapısını aralayabilir ve gerçekten son derece önemli olan bu konu hak ettiği kadar etraflı tartışılır. Saygılıgil, “Kitabın küçük de olsa birbirimizi duyabileceğimiz ve konuşabileceğimiz bir pencere açabilmesi ümidiyle…” diyerek kitabın hedefini açıklarken, bu tartışmanın hangi bağlamlarda cereyan ettiğini şöyle anlatıyor: “Affetme, bağışlama, özür dileme kavramları üzerine düşünürken ve metnin politik çerçevesini çizerken ağırlıklı olarak Derrida, Ricoeur, Arendt, Améry, Jankélévitch, Butler, Ahmed, Nichanian gibi düşünürlerle birlikte tartışmak gerekiyor. Yazarlarımızın birçoğu da bu düşünürler çerçevesinde “affetmek”i ele alırken bir fikir, kişisel bir tavır olarak affetmek ile zaman zaman alınması zorunlu olan siyasal tutumlar arasındaki gerilim ve çakışmasızlık da söz konusu elbette. Bu nedenle yazılar felsefe, ilahiyat, psikoloji, hukuk, siyaset felsefesi ile bugünün siyasal sorunları ve Türkiye’nin yakın tarihiyle iç içe geçen af meselesi arasında gidip gelmekte.” (s. 17)
Kürtler affeder mi?
Çözüm sürecinde Kürt toplumunu ‘Helalleşme’ çağrısın nasıl karşıladığını öğrenmek için Kurdistan’da 7 kentte ve İstanbul’da devlet şiddetini uğramış ve yakınlarını kaybetmiş bir grup insanla görüşerek bir araştırma yürütmüş olan Nesrin Uçarlar’ın yazısı affetme ve adalet konusunda sunduğu perspektif açısından önemli. Uçarlar, araştırmasının sonucunu şöyle özetliyor: “(…) geçmişle yüzleşme bakımından bahse konu olması gerekenin bağışlama değil politik af olduğunu teyit ediyordu. Kendisi tarafından bağışlanmaları durumunda cezadan muaf olacakları düşüncesiyle failleri bağışlamayacağını söyleyen Nasima Hanım, barış sağlanması ve Abdullah Öcalan’ın özgür kalması halinde herkese hakkını helâl edeceğini dile getirirken, failleri bağışlamayacağını tekrar vurguluyordu. Failleri şahsen ve kalben bağışlamayacağını ancak barış ve politik eşitlik için bağışlamayı kabul edeceğini söyleyen Gülsima Hanım ise helâlleşme sorumuzu dolaylı olarak yanıtlıyordu: ‘Hakkımızı verse, özgürlük olsa. Başkanımız da masaya gelse, insan her şeyden vazgeçer… Evet, o zaman bağışlanır. Sadece benim için değil. Bunu yaşayan çok insanımız var…’ Failleri asla bağışlamayacağını söyleyen Hasan Bey, fikrini ancak barış sağlanması, politik çağrı yapılması ve kolektif irade oluşması durumunda değiştireceğini ekliyordu: ‘Barış olacağı zaman, deseler barış için… Şehidi olan Kürtler, halkımız böyle bir karar aldıkları zaman, biz de onların elini tutarız. Ama ben tek başıma affetmem. Başkan İmralı’dan dese ‘bu insanları affedin’, vallahi biz affederiz. Vallahi demeseler, ben affetmiyorum. Ortak bir karar ortaya gelmeyene kadar onların affı yoktur.”
Uçarlar, görüşme sonucuna dair söyledikleri adalet için atılması gerekli olan adımlarını ne olması gerektiğini de ortaya koyuyor. “Görüştüğümüz kişilerin büyük bir kısmı, ‘bağışlama’ sorumuzu politik af ve cezasızlık şeklinde okuyor; Öcalan’ın helâlleşme çağrısı ve daha da önemlisi ‘barış müjdesi’ bağlamında cevaplıyordu. Eşitlik, özgürlük ve ‘asil bir barış’ karşılığında politik affı, yani cezasızlığı kabul edebileceklerini ancak failleri bağışlamayacaklarını veya faillere haklarını helâl etmeyeceklerini ifade ediyorlardı.” (s. 84-85)
Katkıda bulunan isimler
4 Ekim’de okurla buluşan kitaba katkıda bulunan yazarlar şunlar: Ali Çakmak, Cansu Muratoğlu, Fatmagül Berktay, Feryal Saygılıgil, Hatice Çoban Keneş, Hülya Dinçer, Işıl Çoklar Okutkan, İlkay Özküralpli, Kayuş Çalıkman Gavrilof, Nesrin Uçarlar, Nimet Altıntaş, Sare Öztürk, Sevilay Çelenk, Sibel Kır, Umut Tümay Aslan ve Tanıl Bora.
Kitabın Künyesi:
Affetmenin Politikası
Derleyen: Feryal Saygılıgi
Yayınevi: Dipnot Yayınları
Editör: Feryal Saygılıgil
Kapak Tasarımı: Duysal Tuncer
Düzelti: Ümit Özger
Sayfa: 383