“Dil, Kültür ve Kimlik” konulu panelde konuşan yazar Dilaver Zeraq, Kürtçeye yönelik asimilasyon politikalarına dikkati çekerek “Bizim dil günlerinden birilerinden dil ile ilgili talepte bulunmamızdan önce kendimizden taleplerimiz olmalı” dedi
Adıyaman’da tek Kürtçe eğitim veren Ferat Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği (Ferat Der) 21 Şubat Dünya Anadil Günü etkinlikleri kapsamında “Dil, Kültür ve Kimlik” konulu panel düzenledi. Adıyaman Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Şubeler Platformu Konferans Salonu’nda yapılan panele Kürt yazarlar Sîdar Jîr, Mehmet Öncü ve Dilaver Zeraq konuşmacı olarak katıldı. Panelin yapıldığı salona Kürtçe, “21 Şubat Dünya Anadil Günü kutlu olsun” yazılı pankart asıldı, panele kentte bulunan birçok sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti temsilcisi dinleyici olarak katıldı.
Panelin açılış konuşmasında konuşan Ferat Der Eşbaşkanı Kazım Turhan, 21 Şubat Dünya Anadil Günü’nün bütün halklara kutlu olmasını dileyerek “En çok dilini yaşatmak için mücadele eden Kürt halkına kutlu olsun. Dilimiz onurumuzdur, dilimiz bizim varlığımızdır. Dilimize sahip çıkmamız lazım. Bugün varız diye biliyorsak bu dilimiz sayesindedir. Dilimizi unutursak biz yok oluruz. Dil bu denli önemlidir” dedi.
Zeraq: Ruh bize ait değil
Arından söz alan Kürt yazar Dilaver Zeraq, Kürtçeye dönük asimilasyon politikalarına dikkati çekti. Bölge illerinde asimilasyon politikalarının 1960’lı yıllara kadar amacına ulaşmadığını ifade eden Zeraq, “Yatılı bölge okulları kuruldu. Bu yıllardan sonra asimilasyon politikaları değiştirildi. 1960‘lı yıllara kadar zor kullanılarak bu politikalar sürdürülüyordu ancak bu tarihten itibaren ‘kabul ettirme, razı eme’ üzerine bu politikalar şekillendi. Çocukları şuan yaşamlarının Türkçeleşmesinden razı bir duruma getirildi. Bölge illerinde asimilasyon oranı yüzde 80’lere kadar çıktı. Bizim dil günlerinden birilerinden dil ile ilgili talepte bulunmamızdan önce kendimizden taleplerimiz olmalı. Dilimizi baskılayanlar, asimile edenlerden bir şey talep etmeden önce biz aynanın karşısına geçip kendimize bakmamız lazım. Biz aynaya baktığımızda kendimizi görüyor muyuz? Yüzümüz bizim yüzümüz, sesimiz bizim sesimiz ancak ruh bize ait değil. Dil ruhtur, ruh değişmez. Herkesin ruhunu kazanması lazım” ifadelerini kullandı.
‘Bütün hegemon güçler önce dili hedef almıştır’
Kürt yazar Sîdar Jîr ise anadilin insanların genetiğinde var olduğunu ifade ederek “İnsanları bir birinden ayıran onlarca özellik var. Bazı özellikler sonradan kazanılıyor bazıları genetik. Siyasi sınırlar insanların nerede yaşadığı ya da hangi mesleği yaptığı sonradan kazanılan özelliklerdir. Bütün insanlı bir birinden ayıran renkleri, dilleri, kültürleri bir şekilde genetikleri ile bağlantılı oluyor. Ancak en öne çıkan burada dil oluyor. Bütün hegemon güçler dünyanın her yerinde bir yeri sömürdüklerinde oranın değerli madenlerinden önce bile dilleri unutturmak için çabalamışlardır. Artık birçok millet kendi dilinde değil onu sömürenlerin dilinde konuşuyor” diye konuştu.
‘Her geçen gün Kürtçe konuşma oranları geriye gidiyor’
Son olarak söz alan Kürt yazar Mehmet Öncü, şunları söyledi: “Türkiye’de Kürtçe konuşanlara dair elimizde resmi bir veri yok. Söylendiğine kadar 20 milyona yakın Kürtçe’nin kurmancî ve 6 milyon kirmanckî lehçelerinden konuşan insan var. Toplamda Türkiye’de 26 milyon Kürtçe konuşan insandan bahsediliyor ve bu insanlar Kürt. Ancak her geçen gün Kürtçe konuşma oranları geriye gidiyor, asimilasyon politikaları ile her geçen gün biraz daha yok oluyoruz. Bu bizim için çok büyük bir tehlike. Kürtlerin elinde kalan en büyük değerliden biri dilleridir. Eğer bu dili konuşmayı bırakırsak dünya halklarından bize selam verecek kimse kalmaz. Asimilasyon Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından önce başladı ve kurulması ile büyüyerek planlı bir şekilde devam etti. Günümüzde sistematik bir asimilasyon politikası yürütülüyor. Bunun önünü almamız gerekir, alamazsak dilimiz yok olmaya doğru gider.”
Kaynak: MA