Kürkçüler Cezaevi’nde 5 kişilik odalara bir tabak yemek verildiği, ‘Ağzını aç, dilini göster’ dayatması olduğu kaydedildi. Elazığ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ndeki uygulamaları da bir baba ‘AKP’nin özel politikaları’ diye tanımladı
Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu Harun Kaya, mektup aracılığıyla yaşadıkları hak ihlallerini paylaştı.
Siyasi tutuklulara karşı özel uygulamalar olduğunu ve bunun PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritten bağımsız olmadığı ifade edilen MA’ya gönderilen mektupta, “İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan’a yönelen tecrit, son yıllarda daha da yaygınlaşmıştır” dedi.
Mektupta, aynı cezaevinde bulunan Abdulkadir Baybars adlı tutuklunun bir yılı aşkın bir süredir tek başında tutulduğu bilgisi yer aldı. Mektupta, Baybars’ın kimseyle görüştürülmediğinin ve sosyal etkinliklere katılamadığının belirtildi.
Kaya mektubunda, bulunduğu cezaevinde 60’a yakın siyasi tutuklu olduğunu ve hastane sevkleri olduğu halde tedavi olamadıklarını ve duruşmalara katılamadıklarını dile getirdi. Mektubun devamında, “Ağzını aç, dilini göster” dayatmasıyla psikolojik ve fiziki işkence uygulandığını ancak tutukluların bu dayatmaları kabul etmedikleri dile getirildi. Dayatmaları kabul etmedikleri için tutukluların mahkemeye ve hastaneye götürülmediğinin yer aldığı mektupta, bu durumun sağlık ve yargısal süreçler açısından sorunlar yarattığı ifade edildi.
‘Kafeslerde tutuluyoruz’
Mektubun devamında şu ifadelere yer verildi: “Odalarda, koğuşlarda değil kafeslerde tutuluyoruz. Bu durumun yasal ya da hukuki bir dayanağı yok. Bu kafes tipi yapılar tümüyle psikolojik bir işkence amacı taşınarak oluşturulmuş ve biz siyasi tutsaklar için hazırlanmıştır. Odalar hiçbir suretle değiştirilmiyor. Ailevi yakınlık, görüş vb. gibi gerekçeler var olmasına rağmen cezaevi idaresi taleplerimizi, ‘Örgütsellik’ kalıbı içerisinde değerlendirerek bizleri bu haktan yararlandırmıyor. Bizlere bu minvalde şu söyleniyor: ‘Oda değişim talebinde bulunan kişi kaldığı odadaki bir kimseyle/kimselerle kavgalı olmalı.’ Böylece, bizlerin yoldaşlık bağını bilen idare, oda değişimini ilişkilerimizin bozulması, kavgalı olmamız temennisi üzerine inşa ediyor.”
Cezaevlerinde 12 Eylül rejiminin kurumsallaştırılmak istendiğine vurgu yapılan mektupta, şunlar dile getirildi: “Burada da Esat Oktay Yıldıray tipini andıracak memur ve görevliler türemektedir. Nerede ırkçı, faşist zihniyetli kimseler varsa infaz memuru kılığına sokulmakta ve bizlere sözel ve hatta yer yer fiziki saldırıya yönelmektedirler. Çok yönlü bir saldırı politikası yürütülüyor. Aynı davada yargılandığımız arkadaşlarımızla her türlü teması engelleyen idare, aynı hassasiyeti DAİŞ’lileri bize yakın yerlerde barındırmak suretiyle göstermemektedir. Bizleri DAİŞ’lilerle aynı koridorda, yer yer aynı görüş alanında bir araya getirerek provokasyona zemin sunuluyor.”
Fatura, ekmek ve yemek
Cezaevinin bir rant ve ticarethaneye dönüştürüldüğünü belirtildiği mektupta, ayda 150 TL elektrik faturasının kesildiği dile getirildi. Elektriğe yapılan zamların doğrudan tutuklulara yansıdığına yer verilen mektupta, “Yine yaklaşık 2 ay önce istihkakımız olan kişi başı iki somun ekmek 1 adete düşürüldü. Bu durum mevcut ekonomik duruma bağlı olarak bir fırsat biçiminde görülüp sürekli ve ticari bir uygulamaya dönüştürüldü. Bir süre önce cezaevi kantininden somun ekmek satılmaya başlandığını talep eden hükümlülerin 2 buçuk TL karşılığında satın alabileceğini biçiminde bir duyuru yapıldı.”
Yemeklerde miktar ve kalitenin düşürüldüğünü kaydeden Kaya, 5 kişilik odalara bir kişilik yemek verildiğini söyledi. Yemeklerin bayat ve kötü olduğunu da yazan Kaya, “Bulunduğumuz cezaevi kelimenin tam anlamıyla bir fırsatçılık yapmakta, cezaevi bir tüccar mantığıyla idare edilmekte, daha doğru bir ifadeyle tutuklular sömürülmek istenmektedir” dedi.
Mektupta, şöyle denildi: “Bizler bu olaylara karşılık politik tutumumuzu koruyor, geliştiriyoruz. Cezaevinde inşa edilen 12 Eylül rejimi geçmişte olduğu gibi bugün de onurlu ve özgür insanın duvarına çarpacaktır.”
Elazığ: Her geçen gün zayıflıyorlar, aileleri de cezalandırılıyor
Elazığ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklulara da yeteri kadar yemek verilmediğini belirten tutuklu yakını Selahattin Demir, “Teslim olmayanların ölmesini istiyorlar” dedi.
Siyasi gerekçelerle ağırlaştırılmış müebbet ve 54 yıl hapis cezası verilen Celalettin Demir (28), Elazığ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerini babası Selahattin Demir (55) aracılığıyla aktardı.
Oğlunun 2017 yılında tutuklandığını belirten baba Selahattin Demir, tutuklandığı zaman Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulduğunu ama 1 ay geçmeden hemen Elazığ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ne gönderildiğini ifade etti. Tutuklananların siyasi olduğu zaman bilinçli olarak uzak şehirlere gönderildiğinin altını çizen baba Demir, “Bu uygulamalarla tutuklularla birlikte aileleri de cezalandırılıyor. Şırnak’ta cezaevi mi yoktu da oğlumu Elazığ’a gönderdiler? Bunu yaparak aynı zamanda tutuklanan kişiyi yalnızlaştırmayı hedefliyorlar. Aynı zamanda tutukluların iradelerini teslim almak istiyorlar” dedi.
‘Gördüğüm zaman içim parçalandı’
Covid-19 pandemisi süreciyle birlikte cezaevlerinde kapalı ve açık görüşlerin uzun bir süre yasaklandığını belirten Selahattin Demir, yasaklardan sonra ilk olarak Ramazan Bayramı’nda oğlunu görebildiğini belirtti. Oğlunu ilk gördüğü zaman onu zor tanıdığını dile getiren baba Demir, “O kadar zayıflamıştı ki zor ayakta duruyordu. Oğlum gibi bütün arkadaşları da zayıftı. En son 3 gün önce tekrar oğlumu görmeye gittim. Cezaevinde kapalı görüş gerçekleştirdik. Sadece 15 dakika görebildim. Oğlumu ilk gördüğüm zaman içim parçalandı. Her geçen zaman daha fazla zayıflıyor. Oğlum ve diğer arkadaşları hasta oldukları için zayıflamıyorlar. Onların bu kadar zayıflamasının nedeni AKP’nin özel politikalarıdır” diye konuştu.
Çocuğuyla yaptığı görüşmenin ayrıntılarını anlatan Selahattin Demir, “Oğlum ile konuştuğum zaman gün içerisinde verilen yemeklerin çok az olduğunu söyledi. 3 kişilik koğuşta kalıyorlar, sabah kahvaltısı için sadece 1 tane haşlanmış yumurta veriliyor. Öğlen ve akşam yemeklerinde ise sadece çok az miktarda bulgur veya makarna veriyorlar. Çocuklarımız yeteri miktarda ve gerekli besinleri alamadıkları için her geçen gün zayıflıyorlar. Yemeklerin az verilmesi bilinçli bir şey. Siyasi tutukluların bünyelerinin zayıflamasını ve direnmelerini engellemek istiyorlar. Onların iradelerini teslim almak istiyorlar. Teslim olmayanların da ölmesini istiyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Bütün toplumun bir araya gelmesi gerekiyor’
Duyarlılık çağrısı yapan Demir şunları ekledi: “Bu politikalar nedeniyle cezaevlerinden çocuklarımızın tabutları çıkıyor. Bundan dolayı bir an önce buna karşı bir şeyler yapmamız gerekiyor. Çocuklarımızın cenazeleri çıkmadan ne gerekiyorsa yapmamız lazım. Bu zulme karşı sessiz kalmayalım. AKP bilinçli olarak irade sahibi kişilere yönelik bir katliam gerçekleştirmek istiyor. Cezaevlerinden yeni cenazeler çıkmadan vicdan sahibi herkesin artık harekete geçmesi gerekiyor. Bütün toplumun bir araya gelmesi gerekiyor. Gerekirse hepimizin açlık grevine girmesi lazım. Cezaevinden tabutlar çıkacağına bizler tabuta girelim. Bu politikanın ortadan kaldırılması lazım.”
İSTANBUL-ŞIRNAK