Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan 2019 yılı programında, sermaye çıkarlarından başka bir hedefin yer almadığı görüldü. Adaletli paylaşım vurgusu açıklamada yer alırken, paylaşımda emekçi halk yer almıyor
Yusuf Gürsucu – İstanbul
Cumhurbaşkanlığı 2019 Yıllık Programı açıklandı. Büyümede ‘adaletli paylaşım’ ve enflasyonla mücadelenin planlandığı belirtilen programda, TL’nin değer kaybına karşı tedbirlere vurgu yapıldı. Açıklamada, nitelikli insan gücüne ilişkin projelerin olduğu ve gelecek yıl elektrikte kapasitenin yüzde 5 artacağı, konut piyasalarını canlandıracak hamlelerin yapılacağı belirttildi. Gayrimenkul değerleme sistemi değişirken, arazi bankacılığı sisteminin kurulacağına yapılan vurgu ise dikkat çekti.
Sopayla dövize müdahale
Yapılan açıklamada, döviz kurlarındaki artışa yönelik tedbirler olarak, bugüne kadar ne yapılıyorsa onu yapacaklarını yani döviz satım ihaleleri yapılabilecekleri yer alıyor. Aynı zamanda spekülatif davranışlar gözlenmesi durumunda piyasaya doğrudan müdahale edilebileceğini belirtilirken, ekonominin sopayla hizaya getirilebileceği hayal ediliyor. Kısa vadede fiyat istikrarının yeniden tesis edilmesi, orta vadede sürdürülebilir büyüme ve adaletli paylaşıma yönelik ekonomik değişimin gerçekleştirilmesini amaçladıklarının belirtildiği açıklamada, ihracatı artırmak amacıyla kamu-özel işbirliği modeli geliştirileceğine yönelik sözün dışında herhangi bir hedef gösterilmiyor.
Katma değer artışı
Katma değerin tarım sektöründe yüzde 1,5, sanayi sektöründe yüzde 1,6, hizmetler sektöründe yüzde 2,6 oranında artacağı tahmin edildiğini belirtilen açıklamada, hizmet sektörüne özel önem verecekleri görülürken, tarımda yüzde 1,5 katma değer artış vurgusu ise tarımın özel sektör eline teslim edilme sürecinin hızlanacağına işaret ediyor. Tarım üretimlerinin hızla düştüğü ve temel gıda ürünlerinin dahi ithalata bağlandığı bu koşullarda, bu artıştan söz ediliyor olması manidar bir durum. Katma değer vurgusunun ‘sermaye birikimi’ anlamında kullandıkları biliniyor. Bu birikimin sağlanma yollarının ise sadece ve sadece emek ve doğa sömürüsü ile ortaya çıktığı ise bir gerçek.
Arazi bankacılığı!
Arazi bankacılığı, farklı ülkelerde tarım arazileri piyasasını oluşturmak amacıyla uygulanıyor. Arazi bankacılığı ile sözleşmeli tarımsal üretim arazi kiralamaları, arazi satışları gibi yöntemlerle tarımsal üretimlerin sermaye lehine büyütülmesi amaçlanırken küçük çiftçiliğin ise tamamen bitirilmesi hedefleniyor. Arazi bankacılığı, kamuya ait ve halkın elinden toplulaştırma ile alınan arazilerin şirketlere tahsisi ile bu şirketlerin desteklenmesi temel hedef olduğu dünya örneklerinden biliyor.
Adaletli paylaşım!
Erdoğan’ın ‘Adaletli paylaşım’la neyi hedeflediği net ortaya konmamasına karşın bu hedef içinde emekçi kesimlere yönelik hiçbir hedefin olmadığı açıklamalara bakınca anlaşılabiliyordu. İnsana dair tek vurgusu, insan gücüne ilişkin projeler hayata geçirilecek vurgusu oldu. Adaletli paylaşımın sermaye içinde sömürüden pay alma noktasında bir ‘adalete’ vurgu yapıldığı açıklamalardan anlaşılabiliyor. Personel giderleri için, Ocak ve Temmuz’da yüzde 4 ve yüzde 5 olarak zam uygulanacağı belirtilirken, 2019 yılı ilk 6 aylık dönemde enflasyonun maaş artışının üzerinde olması durumunda, enflasyon farkı ödeneceği ifade ediliyor. Döviz kurundaki değişim nedeniyle yüzde 50 yoksullaşan halkın Erdoğan’ın ‘adaletli paylaşım’ anlayışında yer tutmadığı görülüyor.
Kamuda esnek çalışma
Açıklamada, kamuda yetenek ölçümü, tekrar yerleştirme ve norm kadro çalışmaları ile çalışma saatlerini ve süresinin yöneticillerin belirleyeceği esnek çalışma uygulamasına geçileceği belirtiliyor. Ayrıca çalışanları yarış atına çevirecek ve birbirine düşman edecek olan ödül ve performans uygulaması başlatılacak. Dar gelirliler, engelliler, yaşlılar, kadınlar içinse vaat edilen tek şey bu kesimler için rapor hazırlanacak olması.
Kıdem tazminatı oyunu
İşçi ve işverenin mutabakatıyla bireysel hesaba dayalı kıdem tazminatı reformu yapılarak işçilerin tazminat hakları bankalara bağlanıp işverene ucuz kredi olarak işletilecek. Bu yolla kıdem tazminatı almayan tek bir çalışanın kalmayacağı ve bir gün çalışanın da kıdem almasını sağlanacağı belirtilirken, bu uygulamanın işçinin cebine bir katkısı ise sadece kağıt üzerinde yer alacak.
Enerji artışı!
2019’da enerji üretimindeki artıştan söz etmesi ise anlaşılmaktan uzaktı. Arz fazlası bir üretimin varlığından söz eden bakanların bu vurgusu ve en az yüzde 50 kapasite fazlalığının olması bu açıklamanın amacını anlaşılmaz kılıyor. Arz fazlası nedeniyle bir yıldır enerji şirketlerinde üretmedikleri elektriğin ücreti kapasite bedeli adı altında ödenirken, enerji üretiminin ne amaçla büyütüldüğü inatla ortaya konmuyor.