PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebiyle başlatılan açlık grevlerine destek olmak amacıyla Wan ve Amed’de sürdürülen eylemlerde yer alan aileler, direnmekten başka çareleri olmadığını vurgulayarak, ‘tecride karşı birlik’ çağrısı yaptı
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorunun çözümü için cezaevlerinde devam eden dönüşümlü açlık grevi eylemleri 17’nci gününde sürüyor. Cezaevlerinde açlık grevine giren tutsakların seslerinin kamuoyuna ulaşması ve taleplerinin yerine getirilmesi için Amed, Wan, Mersin ve Adana’da başlatılan Adalet Nöbetleri ise devam ediyor.
Amed’de bulunan demokratik kurumlar ve sivil toplum örgütleri tarafından da ziyaret edilen Adalet Nöbeti’ne katılanlardan biri de 71 yaşındaki Mehmet Kaya. İlk barış annelerinden olan ve yaşamını yitiren eşi Ayşe Kaya’nın mücadelesini sürdüren Mehmet Kaya, “Direnmekten başka çaremiz yok” diyerek, cezaevlerindeki tutsakların taleplerinin yerine getirilmesini istedi.
‘Zulmün eksildiğini hiç görmedim’
Kürtler için her zaman çok acımasız süreçler yaşandığını dile getiren Kaya, Kürtlere yönelik baskıların “derin devlet” eliyle yapıldığı söylemlerine katılmadığını bütün devletlerin derin olduğunu imkân bulduklarında halkları egemenlikleri altına aldıklarının altını çizdi.
Kaya, “Yani insanları kendi egemenliğine dört dörtlük alamadığı zaman biraz yumuşarlar ama alabilirlerse acımasız davranırlar, katliam yaparlar, insanları egemenliklerine alırlar. Sesiz bırakırlar. Kürtlerin tarihi katliamlarla doludur. Eşim Ayşe Kaya’da yıllarca zulme karşı barış annesi olarak mücadele etti. Eşim, barış anneleriyle birlikte köprüde Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için kendini zincirledi. Direndi. Kendini zincire vuran insanlar, ulusal bilinci, sınıfsal bilinci her şeyi biliyor” ifadelerini kullandı.
Halen Kürtler üzerindeki katliamların devam ettiğine dikkati çeken Kaya, “Süreç için bizde bir şey değişmedi. Çünkü dünya kapitalist sistemi Kürtleri insan olarak, toplum ve halk olarak kabul etmiyor. Halen bu böyle devam ediyor. Kapitalist sistem bizi kabul etmediği ve bizi insan yerine koymadığı için hiçbir şey değişmedi. Katliamlar devam ediyor, gençlerimizle savaşıyorlar, güçleri yetmeyince kimyasal, ‘Jahr’ atıyorlar. Gençlerimiz bu nedenle şehit oluyor. Ne değişti? Savaşamıyorlar ama kimyasal atıp öldürüyorlar. Gençlerimiz Kürtlerin hakkını savunduğu için suçlanıyor, cezaevine atılıyor. Onların hukukunda bir tutsağa sen hiçbir yasa dışı bir şey uygulayamazsın ama aç, sefil bırakıyorlar. Gece gardiyanlar dövüyor. Hakaret ediyorlar, çıplak arama var. Onların hiçbir haklarını vermiyorlar. İnsanlar eziyet çekiyor, zulüm görüyor. Ben 71 yaşındayım, zulmün eksildiğini görmedim” dedi.
‘Direnişten başka çaremiz yok’
Adalet Nöbeti’ndeki annelerin direnişini benimsediğini belirten Kaya, “Bir halk eğer direnmezse hiçbir hak sahibi olamaz. Direnen örgütlü insanlar hak sahibidir. Sen güçlü olduğun zaman sistem seni dikkate alıyor, yoksa dikkate almıyor. Karar verenler mücadele eder, karar vermeyenler teslim olurlar. Bizim direnişten başka bir çaremiz yok” diye belirtti.
Açlık grevindeki eylemcilerin eylemlerine sahip çıkılması çağrısında bulunan Kaya, halka seslenerek, şunları söyledi:
“Bilinçli, dürüst inançlı insanlar, bu gençlerin arkasında durmalı. Bu gençler Kürt halkının, Türk halkının ve bütün halkların özgürlüğü için direniyor. Direnmezsen kimse sana bir şey vermez. Direnenler yaşar. Direnmezsen katliam yaparlar, seni yok ederler.”
Açlık grevlerine destek olmak amacıyla Wan Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER) öncülüğünde 4 Aralık’ta başlatılan Adalet Nöbeti eylemi de sürdürülüyor.
‘Birlik sağlanırsa tecrit kırılır’
Giresun Espiye L Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve açlık grevine giren ikinci grupta yer alan tutsak Metin Uyar’ın annesi Filiz Uyar ise cezaevlerinde yoğun bir tecrit politikası uygulandığını ifade ederek, tecridinin sonlanmasıyla sorunların sona ereceğini vurguladı.
“Barış ve adalet dışında bir talebimiz hiç olmadı” diyen Uyar ülkede adalet olmadığını ve hem kendi çocuğu hem de tüm tutsaklar için direnmeye devam edeceklerinin altını çizfdi. Lakin ülkede adalet yok. Ben sadece oğlum için değil, tüm tutuklular için buradayım. Uyar, “Gelin el ele verelim, özgürlüğü sağlayalım. Bir ve birlik olmadan, omuz omuza vermeden özgürlük sağlanmaz. Ancak birlik sağlanırsa tecrit kırılır” ifadelerini kullandı.
‘Tecridin son bulmasını, halkın refaha ulaşmasını istiyorum’
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 9 yıldır tutuklu bulunan Cafer Kaçan’ın annesi Huriye Kaçan da cezaevlerinde süren baskılar ve tecridin ağırlaştırılması nedeniyle açlık grevlerinin başladığını belirterek, Kürt halkının uygulanan tecrit politikalarına karşı birliğini sağlaması gerektiğinin altını çizdi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 33 aydır haber alınmamasına tepki gösteren Kaçan, “Tüm tutsakların en doğal hakkı olan aile ve avukatların önderlikle de görüşme yapmasını talep ediyoruz. Önderlik üzerindeki tecridin son bulması ve halkın refaha ulaşmasını istiyorum. Halkımız artık bu yaşananlar karşısında sessiz kalmasın ve herkes elini vicdanına koysun. Herkes cezaevlerine destek çıkmalı ve çözüm için harekete geçmelidir” diye konuştu.
‘Barışın anahtarı İmralı’da’
Nöbetteki ailelere destek ziyaretinde bulunan kadınlardan Devlet Çifti, Wan’da yaşayan tüm tutsak aileleri, anneleri ve vicdan sahibi herkesin eylemlere katılım sağlamasını, çözüm için destekte bulunmasını istedi.
Çiftçi, “Bugün burada yüzlerce kişi olmalıydı. Nöbet alanında yer kalmamalıydı. Tüm bu yaşananlara karşı Wan’daki vicdan sahibi annelerin ayakta olması gerekiyordu. Eğer biz anneler bu eyleme sahip çıkmazsak, kimse sahip çıkmaz. En ağır yük annelerin omuzunda ve herkesin bu sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Birlikte mücadele ederek, önderliğimiz özgürleştirmeliyiz. Barışın anahtarı İmralı’da, önderliğimizin elindedir. Önder Öcalan özgürleşirse, barış ve huzur sağlanacaktır. El ele verip bu tecridi kırmamız gerekiyor” dedi.
‘Tutsakların yaptıkları eylemin yanındayız’
Nöbetteki ailelere ziyarette bulunan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Elbak (Başkale) ilçe yöneticisi Şahin Dilara, tecridin bir insanlık suçu olduğunu belirterek, “mutlak” şekilde kaldırılması gerektiğini vurguladı. Dilara, “Barışın yolu İmralı’dan geçer. Sayın Öcalan olmadan barış gerçekleşmez. Kürtler, özgürlük ve barış için Kürtler, bedeli ne olursa olsun mücadelesini sürdürecektir. Cezaevindeki gençlerimizin, ölümle çıkmasını istemiyoruz ve derhal barışın sağlanması gerekiyor. Tüm tutsaklara selamlarımızı iletiyoruz. Yalnız olmadıklarını ve yaptıkları eylemle yanlarında olduklarımızı belirtiyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak: MA