Mehmet Uçar
“Hukuk, duygulardan arındırılmış saf mantıktır.”
Aristoteles
Aristoteles Türk Tipi Hukuk Sistemi’ni görebilecek kadar uzun yaşayabilseydi yukarıda sarf ettiği sözde nasıl büyük yanıldığını ve bir Başsavcı’dan HDP’nin kapatılması için duyumların yeterli olabileceğini öğrenebilirdi. Veya Anadolu’yu yurt edinmiş erenlerden Tapduk Emre’nin adaletin kadının gözleri olmadığı sözünü bu Başsavcı’ya öğretebilirdi…
Romanın başlarında, genç subay Vronski, duygularını açmaya çalıştığı Anna Karenina ile trende konuşur. Sahneyi anlatırken Tolstoy şu cümleyi kullanır: “Vronski, aklının korktuğu, ama kalbinin istediği şeyi söyledi.”
Aklın korkmadığı aşktan şüphe etmek gerekir. Aşk, var olan alışkanlıkları bozar, iktidarı rahatsız eder. Bizler için aşk, barış ve özgürlüğün yarattığı mutlulukta gizli.
Bu mutluluk, iktidarın korkusudur. İktidar onu uzağa koymaya ve ulaşılmaz hale getirmeye çalışır. Mutluluk ancak öbür dünyada mümkündür, diyerek bu dünyayı sermaye zenginlerinin ve sultanların cenneti olarak zihinlere kazır.
Velhasıl iktidar bizlerin mutsuzluğu üzerinden beslenmektedir!
Sırtına çarmıhı değil, acıları ve mutsuzluğu yüklenmiş olarak tepeye çıkan İsa, egemenlerin arzusunun da resmidir. İsterler ki hep öyle olunsun, acılar tevekkül ve dua içinde kabul görsün ve değişecekmiş gibi görünen bu çark değişmeden öylece dönmeye devam etsin.
Çarkın dişlerine alnı terli işçilerin, emekçilerin, faili bellilerin elindeki anahtarı atan siyasi oluşumun adıdır HDP.
Bu haliyle mutsuzluğun yarattığı tedirgin kaderciliğin haline bir reddiyedir.
Unutturulmaya çalışılan temel hak ve özgürlükleri direnişin bağrındaki o dirençle yeniden hafızalara getirendir HDP. O ki tüm zamanların direniş toplamıdır. Yine bu haliyle milyonların gönlünde ahlaki bir tercihtir.
Kulaktan akarak beyni yormaya çalışan iktidarın zehirli taktikleri “bizler” diyenlerin takatlerini kıramaz.
Her HDP üyesinin taşıdığı inanç, açılan sözde davanın yarattığı duygudan daha büyüktür. Bilinmelidir ki bu inanç, iktidarın adalet zulmüne bir eleştiri değil, isyandır.
Boyun eğmek ve zulme direnmemek ise, en büyük inançsızlıktır.
Hem hakikate hem de kendine inançsızlıktır.
Adalet kaygısı taşımayan ve iktidarın diliyle konuşan her hukuk insanı bilmelidir ki zalimlerin aletidir. Buradan onlara hatırlatmak aklımızın zekâtı olsun.
Eşitliği, fikir özgürlüğünü, adaleti temel almayan her söylem, boşluğa konuşmaktır. O boşluk ki iktidarın ta kendisidir.
Halife Ömer, bir gün minberde şöyle sorar: “Sizin halifenizim, ama bir gün yoldan çıkarsam, yetki bende, güç bende, beni nasıl doğrultacaksınız?” Bütün cemaat karşılık verir: “Eğer eğrilirsen, seni kılıçlarımızla doğrulturuz.”
O gün onlar, “Sultan, Allah’ın yeryüzündeki gölgesidir” demediler.
Bugün iktidar adaleti kendi düzen ve çıkarları doğrultusunda kullanırken her şeye muhtaç halkı “Allah ile aldatmaktan” geri durmuyor. Halife Ömer’i ağzından düşürmeyenler şimdilerde ceplerinde bol sıfırlı banka kartları ile dolaşıp acıyan gözlerle sadaka dağıtıyor.
Tarihsel olan, kurallardır. Daimi olan ise ilke ve ölçülerdir. İlke ve ölçüler özgürlük, adalet, eşitlik gibi sosyal esaslara temas eder.
Anadolu’daki isyancı geleneğin ilahi dilini Baba İshak, Şeyh Bedrettin, Pir Sultan bu denklem üzerine kurarken iktidarın payına “modern faşizmin” gölgesinde kendine hayran şehzadelik düştü. Bu pay kendisi dışındaki her şeye kibirle ve tepeden bakar. Soğuktur. Buna karşın, sosyalizmin aydınlanma anlayışı daha canlı ve hayattan beslenen taze bir nefestir.
Bu topraklarda o nefesin en güçlü temsilcisi HDP ve seçmenidir. Tüm “zorlukları” aşacak güç ve kararlıktadır. Davadan bir murad umanlar şunu hatırlasın: “Atımızı alan yolumuzu almadı ya”
Son söz niyetine;
Kutuplaşmanın aracı olan ezberlere karşı HDP ortak yaşamın bayrağını açarak yeni uyanışların parçası olmaya devam edecek.
Bu uğurda kendi yolunu yine kendisi açacak.
Bilinen ve istenen hakikati bugün açığa çıkarmak ve insanlığın ortak düşü haline getirmek arzusu, bu bunaltı ve sıkıntı dünyasında bir umut olarak korunmaya devam edilecek.
Şimdilerde bu umudu daha da büyütmek için, içinde olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı ile 15 Ocak Pazar günü Kartal Meydanı’nda olacak.
Bir kez daha yoksulluğa, savaşa, baskılara dur diyecek.
Bizler de orada olacağız. Sizler de gelin. Sarayın oyunlarını “Birlikte Değiştirelim”.
Bu arzu imkânsız, Kartal uzak değil.